"Uzak dur ondan ," diye bağırdı. Bradley kapının önünde duruyordu.
"Sonunda," diye mırıldandım.
Michael bir saniye için Bradley'ye baktı, sonra tekrar bana dönerek gülümsedi. "Hiç sanmıyorum."
Elini alnıma dokundurdu, her şey karardı.
Gözlerimi açtığımda lanet bir odada yerde yatıyordum. Doğrularak, oturdum. Burası da neresiydi? Lanet olsun. Bu durumdan gerçekten çok sıkılmıştım. İsteyen beynimle oynuyor, isteyen beni bir yerlere ışınlıyordu. Lanet olsun.
Odanın köşesinde kıpırdanan bir şey gördüm. Lanet loş ışıkta hiçbir şey belli olmuyordu.
"Michael, oradakinin sen olduğunu biliyorum."
Michael karanlıktan çıkarak bana doğru iki adım attı. "Görmeyeli zekileşmişsin."
"Neden beni buraya getirdin? Tanrı aşkına, üzgünüm tamam mı? Sana bir zarar gelmedi değil mi? Şeytan sana hiçbir şey yapmadı. Seni ona götürdüğüm için çok üzgünüm, şimdi beni rahat bırak."
"Üzgün olman, artık cennette olamayacağım gerçeğini değiştirmez," diye bağırdı.
Bana doğru biraz daha yaklaşıp arkasını döndü, sırtında iki tane büyük omzundan aşağıya kadar uzanan yarık vardı ve kanıyordu. "Ne yaptığını gördün mü?" diye bağırdı tekrar yüzünü bana dönerek. "Bunların hepsi, senin yüzünden."
"Tanrı aşkına, ben ne yaptım?" diye bağırdım ayağa kalkarak.
Michael biraz daha yaklaşıp aramızda ki mesafeyi kapattı. Artık tam önümde duruyordu. "Senin yüzünden kovuldum Edith, bu yaptığın cezasız kalmayacak."
"Öyle mi?" diye bağırdım yüzüne biraz daha yaklaşarak. "Eğer bana işkence edeceksen, buna alıştım kardeşlerin sayesinde, beni etkilemez yani anlıyor musun? Bana zarar veremezsin lanet olası."
Michael gülmeye başladı. "Ne işkencesinden bahsediyorsun?" Sırıtışını daha da genişleterek vücudunu bana yasladı. "Bu işkence sayılmaz."
Geriye doğru adım atamazdım, çünkü duvara yapışmıştım. İçimden lanetler savururken Michael, bedenini, bedenime bastırıyordu. Kollarını iki yanıma koyarak kaçmamı engellemişti.
Gerçekten harika! Lanet hayatımda bir bu eksikti. Şeytanlaşmış bir melek tarafından köşeye sıkıştırılmıştım.
"Michael," diye fısıldadım. "Sen iyi birisin. Saçma şeyler yapmaktan vazgeç."
"Belki de artık iyi biri olmayı istemiyorumdur." Mavi gözleri nefret doluydu ve bu bakışları gerçekten hiç hoşuma gitmemişti. "Sadece benim olmanı istiyorumdur."
Gözlerimi büyüterek ona baktım. Gerçekten şu an gözlerinde ki öfke ile farklı bir şey yapmasını düşünürken, o, onun olmamı istiyordu. Gerçi bu daha da harikaydı! Lanet olsun. Hayatımda normal şeyler istiyorum, sadece normal. Doğaüstü varlıklar değil. Doğaüstü varlıkları seven birilerini falan kaçırsalar da, beni rahat bıraksalardı gerçekten çok iyi olurdu.
"Bunun anlamını biliyor musun?" diye sordu Michael. Cevap vermemi beklercesine bakıyordu.
"Birlikte olmaktan falan mı bahsediyorsun?"
Michael başını iki yana sallamıştı. Gözlerinde ki öfkenin az da olsa dindiğini hissettim. "Bunun anlamı, sadece o değil. Bana ait olmanı istiyorum. Sadece bana. Senin için cennetten kovuldum, bana bunu borçlusun."
"Neden benim yüzümden kovulasın ki?" diye sordum ona anlamsız anlamsız bakarak.
"Çünkü beni ele verdiğin gün, sen koşarak lanet yerden çıktığında, Gabriel'i öldürdüm. Senin yüzünden kendi öz kardeşimi öldürdüm anlıyor musun? Çünkü sana her şeyi anlatmaya geliyordu, sen de onu kabul edecektin. Bunu biliyordum."