- BRADLEY’NİN ANLATIMINDAN -
“Edith?” Artık cevap vermiyordu. Ne yapacağımı bilemez halde onu sarsmaya devam ettim. “Edith? Dayanabilirsin, biliyorum sen güçlüsün. Gerçeğe odaklan Edith!”
Hala bağırıyordum, cevap veremeyeceğini biliyordum. Raphael bir şekilde onun ruhunu hapsetmiş olmalıydı. Şimdi ne yapacağım? Lanet olsun!
“Ona ne yaptın?” Gabriel üzerime doğru yürüyordu.
“Gab, dinle..” Daha bir şey diyemeden, burnuma bir yumruk attı. “Dinle, ben bir şey yapmadım.” Canım acımamıştı ama kanın tadı ağzıma gelmişti.
Gabriel beni duymazdan gelerek, Edith’in yanına çöktü ve elini tuttu. “Edith,” diye fısıldadı.
Bir süre sakinleşmesini bekledikten sonra, “Raphael,” dedim.
Gabriel tekrar ayağa kalktı, “Bu nasıl oldu? Ruhu yok.”
“Bilmiyorum, Raphael, onu bir şekilde bulmuş olmalı.”
Tekrar üzerime doğru yürüyerek, “Nasıl bulabilir lanet olası? Bulması imkansız. Eğer bu işlerde senin parmağın varsa seni öldüreceğim.”
“Gabriel, bu işte bir parmağım yok, lanet olsun. Ona bir zarar gelmesine asla izin vermem.”
“Lanet olsun,” diye tekrar bağırdı. “Ben olmadığım zaman ona göz kulak olmak için burdasın, ama sen her zaman ki gibi her işi batırıyorsun.”
“Gab, yapabileceğim bir şey yoktu. Raphael benden çok daha güçlü, elimden geleni yaptım. Sakin ol ve biraz mantıklı düşün, Raphael yerimizi bilmiyordu, Edith’i zihninden çökertmeye çalışmış, hazırlıksız yakalandığı için başarılı oldu. Bizim bunu önceden düşünmemiz gerekirdi. Lanet olsun.”
Gabriel ne yapacağını bilmez halde ayakta dolanmaya başladı. Mavi gözleri dolmuş halde Edith’in yanına yeniden çöktü. “Bebeğim, dayan ben buradayım ve seni kurtaracağım.”
Gabriel tekrar ayağa kalktı, “Şimdi ne bok yiyeceğiz?”
- EDİTH’İN ANLATIMINDAN -
“Neredeyiz?” diye sordum. “Bradley nerede? Beni buraya nasıl getirdin?”
Raphael siyah gözlerini bana dikti. “Şu an onları düşünecek durumda olacağını sanmıyorum.”
“Benden ne istiyorsun?”
“Gabriel’e acı çektirmek. Bize yaptığı gibi.”
“Sen ruh hastasısın.”
Adam ilk defa gülümsedi. Sedyeye doğru eğilerek, “Evet öyleyim, tabii ruhum olsaydı,” diye bağırdı.
Neredeyse ağlayacaktım, bir ruh hastası melek tarafından kaçırılmıştım, buraya nasıl geldiğimi bile bilmiyordum. Lanet olsun!
Adam bir saniye için kayboldu, nereye gittiğini görmek için başımı çevirdim. Daha sonra bir masayla birlikte geri geldi, üzerinde kesici aletler vardı. Lanet olsun, gerçekten doğranmak için güzel bir gün!
Adam ufak neşter gibi bir şeyi aldı, yüzüme doğru uzattı. “Bunun ne olduğunu biliyor musun? Çok küçük ama çok delicidir.”
“Git kendini becer,” diye bağırdım.
“Aslında neden senin peşinden koştuklarını anlıyorum,” Düşünür gibi bir ifadeyle başını sallıyordu. “Korkusuzsun, güçlüsün. Bunun sebebi belki de Lucifer’ın kızı olmandır. Dünyaya gelmek ile çok büyük bir hata yaptın, güzelim. Yerini belli etmek ile daha büyük bir hata.”