19. Bölüm

246 17 6
                                    

Jason, Michael’ın ne dediğini anlamıyormuş gibi bakıyordu. Michael tekrar bana bakarak gülümsedi, beni ona vermesi de ne anlama geliyordu? Lanet olsun. Gerçekten de bir bu eksikti.

Jason ciddi bir ifade takındı, gerçekten çok sinirlendiğini fark etmiştim. “Böyle bir şey olmayacak Michael, bunu aklından çıkar, yoksa sonuçları ikimiz içinde iyi olmayacak.”

Michael ifadesini hiç bozmadan konuşmaya devam etti, “Bunun için o kadar emin olma Gabriel, ve şu an senden güçlü olduğu da unutmamalısın. Ayrıca Edith’e gelince, onu senden daha iyi koruyabilirim. Bunu biliyorsun.”

Jason bir kahkaha attı. “Bu tamamen saçmalık, böyle bir şey asla olmayacak. Michael, anlıyor musun? Olmayacak. Bunu kafana sok.”

“Ah, kardeşim,” diye mırıldandı Michael. “Hala anlamıyor musun? Sen sana verilen görevde başarısız oldun, kimliğini açığa çıkararak ihanet ettin ve kovuldun. Bunu Edith için yaptın. Bu yüzden güçlerini geri aldığında Edith artık yanında olamaz. Bu bize tekrar ihanet etmemen için.” Michael işaret parmağını alnına dokundurarak, “Ah, evet, Edith’i senin yerine Lucy’den koruman için söz verebilirim, güvende olacağına söz verebilirim. Sadece bana güvenmelisin.”

“Hayır Michael,” diye mırıldandı Jason bana özlem dolu gözlerle bakarak. “Hayır. Ben ondan ayrı kalamam.”

Michael bıkkın bir ifadeyle, Raphael’in kıpırdanmasına aldırmadan konuşmaya devam etti. “Kalmak zorundasın kardeşim. Aramıza tekrar dönmelisin. Sana ihtiyacımız var.”

Kalbime bir ağrı girmişti. Onsuz yaşamayı düşünemezdim. Onunda beni bırakıp gitmeyeceğini biliyordum, yapmazdı. Yapamazdı. Beni öylece bırakıp gidemezdi. Gözlerim dolmuştu, neredeyse ağlayacaktım. Jason’a gitmemesi için yalvaran gözlerle bakıyordum.

Bu zamana kadar hiç konuşmayan Bradley, kıpırdanmaya başladı. “Eğer Gabriel, cennete tekrar dönmezse ne olacak? Bu lanet teklifi kabul etmezse?” Meraklı gözlerle Michael’ı süzüyordu.

Michael, “Ah, Zachriel konuşmayı öğrenmişsin,” dedi gülümseyerek. “Gabriel’in bu güzel teklifi kaçıracağını düşünmüyorum. Kaçırırsa ki onun akılsızlığı olur, onu tekrar bize ihanet etmiş sayarım. Ve her iki sonuçta da Edith’i kaybedecek.”

Michael’ı çağırmanın kötü bir fikir olduğunu biliyordum. Şimdi Jason’ı köşeye sıkıştırmıştı ve bizi ayırmaya çalışıyordu. Büyük ihtimalle de bunu başaracağını anladım. Ya kötü yoldan halledeceklerdi, ya da Jason tekrar cennete dönecekti. İki ihtimalde de onu bir daha göremeyeceğimi biliyordum. Bu düşünce midemin bulanmasına yol açmıştı. Tanrım, onu gerçekten çok seviyordum. Biz… Biz ayrılamazdık. Ben onu düşünerek lanet ruhumun bedenime geri dönmesini sağlamıştım. Şimdi onsuz yaşamak adil değildi. Hem de hiç adil değildi. Gözümden bir damla yaş süzüldü.

Raphael boğuk sesiyle, “Bu lanet konuşmayı ne kadar devam ettireceksiniz?” diye sordu.

Michael, “Kes sesini,” diye bağırdı.

Jason, gözlerini benden hiç ayırmamıştı. Mavi gözleri çok hüzünlü görünüyordu. Onun yapacak bir şeyi olmadığını biliyordum. Artık benim yanımda kalamazdı. Gitmek zorundaydı.

Jason bana doğru yürümeye başladı. Oturduğum koltuğa ulaştığında, diz çöktü ve ellerimden tuttu. “Sakın ağlama meleğim, kalbim hep seninle olacak.”

“Jason,” diye mırıldandım. Yanağına dokundum. “Beni hiç bırakmayacaktın. Her zaman benim Jason’ım olacaktın. Şimdi sana bu kadar ihtiyacım varken…” Gözyaşlarım şiddetlenmişti. Artık ağlamaktan doğru düzgün konuşamıyordum. Zaten ne diyeceğimi bilmiyordum. Sadece… Sadece onun gitmemesini istiyordum.

THE DEVIL INSIDEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin