JASON(GABRIEL) ANLATIMIYLA;
Duraksamıştım. Öylece, Edith'in bana gözüktüğü yere bakıyordum. Oradan çıkamamıştı. Ona yardım etmek zorundaydım. Lanet olsun.
Belial'ın olduğu odaya geri dönerek yakasına yapıştım. "Hemen bana yardım edeceksin sürtük."
Onu yumruklamaya başlamıştım. Belial, her yumruğum ile kahkahalar ile gülüyordu.
Hâlâ suratına yumruk atmaktan vazgeçmemiştim. Belial, bir süre sonra gülmeyi kesmişti. Bu sefer küfürler ederek bağırıyordu.
Zachriel'in beni geri çekmesiyle kendime geldim. "Ne yapıyorsun Gabriel? Tanrı aşkına, biraz sakin ol."
Belial'ın suratından kanlar akıyordu. Bana korkuyla baktıktan sonra başını önüne eğdi.
"Edith, bana göründü," diye açıkladım. Elime bulaşmış kanı pantolonuma silerken.
"Nasıl yani?"
"Onu oradan çıkarmalıyım. Ve bu hemen olacak anlıyor musun?" Zachriel'e öfkeyle bakıyordum. Zachriel ellerini havaya kaldırarak geri çekildi. Konuşmaya devam ettim. "Bilmiyorum, bana ulaşmanın bir yolunu bulmuş olmalı."
Boel köşedeki sandalyelerden birine oturmuş, sessizce beni izliyordu. Odada bir ileri bir geri yürümeye devam ettim. Aklımı sıyırmak üzereydim. Edith'i oradan çıkarmalıydım. Lanet olsun.
Belial, "Eğer sana söylersem beni öldürecek," diye fısıldadı. Başı hâlâ eğik duruyordu.
Zachriel, "Lucifer'mı?" diye sordu anlamsızca bakarak.
Belial, başını hafifçe kaldırıp, Zachriel'e bakarak, "O kendine Lucifer demiyor," dedi.
Ona doğru yürüdüm ve çenesinden tutarak kendime bakmaya zorladım. "Onun kendine ne dediği umurumda değil anlıyor musun?" diye bağırdım. "Eğer söylemezsen o seni öldürmeden önce, ben seni öldüreceğim."
Zachriel, "Doğru söylüyor," diye mırıldandı.
"Oraya seni sokamam Gabriel," dedi Belial yalvaran bir sesle. "Ama onu sana getirebilirim."
"Sana nasıl güveneceğim?"
"Yapacağım," dedi Belial. "Ama bunu kimse öğrenmemeli."
Baş Melek kılıcımı çıkardım ve ona doğru tuttum. Belial'ın kılıcı görünce gözleri büyümüştü. Daha fazla korkmuşa benziyordu. Kılıcımın en güzel yanı, onu her istediğim anda elimde belirivermesiydi.
"Eğer bana yalan söylüyorsan, seni bulurum."
Belial, hafifçe başını salladı.
"Duyamadım," diye bağırdım. "Ne demek istediğimi anladın mı?"
"Anladım."
Zachriel'e dönerek, "Zincirleri çöz," dedim. Zachriel hemen yaklaşarak zincirleri çözmeye başlamıştı.
Boel, "Bunun iyi bir fikir olduğunu düşünmüyorum Gabriel," dedi endişeli gözlerle bana bakarak. "Belial, Karanlık Melekler'den biri. Ona güvenemeyiz."
"Ne yapmamızı istiyorsun Boel?" diye bağırdım. "Burada oturup güzelliğini mi seyredelim? Elimizden gelen her şeyi denemek zorundayız."
Boel başını sallayarak tekrar yerine tünedi.
Belial, yavaşça ayağa kalkarak, "Edith nerede?" diye sordu. Kolundan tuttum ve onu Edith'in olduğu odaya sürükledim.
Zachriel ve Boel peşimizden gelmişti. Belial, Edith'in yanına diz çöktü ve elinden tuttu. Gözlerini kapatarak bir şeyler mırıldanmaya başladı.