Lucretia

65.3K 1.2K 125
                                    

Ben Lucretia...

Ölüm meleklerinin peşine düştüğü lanetli kız, Şeytanlar içinse kanı bir ödül,Cadıları hiç saymıyorum bile...

Avcılara geçecek olursak onlar için olağan üstü bir yemden farksız değildim.

Ben  aslında orta sınıf bir ailenin küçük kızlarıydım. Başıma bu lanet olayı gelene kadar cok güzel bir hayatım vardı. Annem babam Sam ve güzel köpeğimiz lilo nede mutluyduk öyle aklımı bu zamana getirmek için elimde ki kapağı siyah deriyle citlenmiş büyü ve cadılık adlı kitaptan bir metin daha okumaya çalıştım.

''İki tür cadı ismi vardır;

Birincisi kendi gerçek kimliğimizi gizlemek için bizim seçtiğimiz ve kendimizi tanıttığımız isimler

İkincisi ise ruhumuzla uyumlu bir enerji tınısına sahip olan ve ruhsal kimliğimizi içeren büyüsel isim. Bu ikinci ismi biz seçmeyiz. Ritüellerde geliştikçe, ruhsal bağlantılarımız güçlendikçe zaman içinde bu ismi öğreniriz. Öğrenme şekli rüya veya vizyon yoluyla olabileceği gibi tanrı ve tanrıçalarda bu ismimizi bize söyleyebilir. Bu ismi öğrenmek için kalıplaşmış veya kesin bir ritüel yoktur. Doğru zaman ve doğru farkındalık seviyesine geldiğinizde ruhunuza hitap eden büyüsel isminizi veya isimlerinizi öğrenirsiniz. Bu isimleri sadece majikal çalışmalarınızda kendi ruhsal enerjinizi yansıtmak için kullanırsınız. Büyüsel ismi hiç kimseye söylememeniz önemlidir! ''

Ah işte tam burada durun büyü yaparken büyüsel ismin çok önemlidir. O olmadan üçüncü dereceden büyüleri yapamazsınız. Bir ve ikinci dereceyle sınırlı kalırsınız. 

Benim büyüsel ismime gelince benim dışımda herkesin bildiği bir efsaneye dönüşmüştü.

'Lucretia!'

Ah o mu onun kanı düşmüş melekleri göğe yükseltiyormuş. Şeytanlarınsa güçlerine güç katıyor onların sınırlarını yok edebiliyormuş. Evet evet cadıların ölümsüz olduğunu duydum. Sorma karanlıktakileri aydınlığa çıkartabiliyormuş.

'Şu-şu şeytanlarımı kan içen iblisler' kekeleyen kıza korkutucu bakışlar atarak'Evet' diye fısıldadı hemen önümde ki kız.

'Yeter! ' diye bağırdı Profesör Altair. 'Siz iki aydınlık eğer dersimi daha fazla sabote ederseniz sizi müdür Kaspar'a göndereceğim' İki öğrenci de sessizliğe bürünmüşlerdi. 

'Profesör Altair' diye seslendi profesörün gözde öğrencisi ikisi de kızıl büyücülerdendi. Belki bu yüzden öğrencisini daha çok seviyordu. Aynı büyü grubunda olmak onu sahiplenmesine neden oluyordu.

'Ne vardı Ken?'

Ken zaten belirgin olan kaslarını gerinerek daha da belirginleştirirken 'Şu kız Lucretia onun hakkında ki efsaneler doğru mu?'

Profesör atmaca bakışlarını Ken'den demin azarladığı aydınlık cadılarına çevirdi. 'Lucretia o lanetli ortadan yok olmadan önce kara ormanda kızıl bir ağaca mührünü bıraktı. Varlığından şüphe yok lanetinden de lakin onun sağlayacağı o zenginlikler ve güzel mucizeler işte onlara inanmıyorum.'

'Kara ormanda bir kızıl ağaç mı?' diye şaşkınlıkla inledi Ken. Evet kara ormanda her ağaç kömür karasıdır. Her tarafta iğrençlıkler zift çamur vardır orası bataklık ve lanetlilerin barındığı yerdir. Kolay kolay hiçbir karanlık öğrencisi bile oraya gitmez. Orada karanlıktan ve siyahtan başka hiçbirşey yaşayamaz ki gelgör ki bir kızıl ağaç, bu işte duyduğum yeni birşeydi. Kızıl bir ağaç varlığını sürdürebilmişmiydi orada.

'Kızıl ağacın bulunduğuna inanmıyorum profesör bence bu bir efsaneden ibaret' dedi öğrencilerden biri. Profesörün ciddi suratı şeytansı bir gülümsemeyle aydınlandı.

'Emin ol yavrum öyle bir şey var onu bizzat ben gördüm!' 

Ve işte öğrentmenlerimizin birinin daha bu efsanenin peşinde olduğu anlaşılmıştı.

Ne gün ama ders'in bittiğini ilan eden çan sesiyle sınıfları boşaltmaya başladık. Ken'le profesör Altair bir köşede konuşmaya devam ediyorlardı.

'Ama nasıl olur efendim' dedi Ken gözlerini irileştirerek.  Profesör eliyle Ken'e sesini kısmasını işaret ederken yanıtladı. 'O Lucretia kırmızı ağaca mührünü bıraktığından beri hiçbir karanlık o ağaca yaklaşmadı. Karanlık ormanın böcekleri bile etrafından dolaşıp yollarına devam ediyor ben bir leş yiyiciden o ağaca tırmanarak kurtuldum. Hayvanlar o ağaca yaklaşmıyor. Çekiniyorlar... Bir şey onları engelliyor bunun da o mühür olduğuna eminim.'

'Mühür?' diyen yalan yanlış fısıldamasını duydum Ken'in 'Büyü yaptığında ortaya çıkan işaret en son o ağacın yanında görülmüştü.Başka işaret...' konuşmanın devamını dinleyemeden sınıftan çıkmak zorunda kaldım. Simya dersine geç kalmak istemiyordum.

 Benim adım Dabria bana kısaca Dep  derler... Sıradan bir ak cadıyım  arkadaş seçiminde rezalet ve oldukça sakar olan ben büyüler konusunda da pek yetenekli sayılmam. Büyüsel isme gelince ben bilmiyorum bu yüzden bir ve ikinci sınıf büyüler yapabiliyorum ve siz de benim kim olduğumu bilmiyorsunuz 'Şşşşh...'

Dip not: Bu hikayeyi beğenirseniz ikinci fantastik kitabım KUTSANMIŞ EVLİLİKLER'i öneririm :) MlsSmy

LucretiaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin