20.bölüm/Savaş Başlangıcı....

9.2K 569 18
                                    

/////////Lucretia'nın ağızından/////////

Onun kollarındaydım, Gardeel'in biricik aşkımın.... Bunun gerçek  olmama olasılığı beni o kadar korkuluyordu ki ne peşimizde Azledicilerin olduğu ne de Gardeel'in aşkının bitmiş olabileceği gerçeği umrumdaydı...

Bir ara benden için 'Aptal kız' dediğini duyar gibi oldum...

Rüzgar bana oyun oynuyor olmalıydı. Gardeel bana aşk kokan kelimelerden başka birşey kullanmazdı.

Bunun üzerinde düşünmeyi reddetti kalbim beynimde şuan buyuk sessizlik hakimdi.. onu bir yerlerde kaybettiğime emindim. Ne sacmaliyordum ki suan hic birseyden emin değildim .. Sanirim ben demiştim demek için uygun anı bekliyordu. Zaten şimdi ki pozisyonda bunu gerektiriyordu.

Nefesim onun tenine degerken bütün hucrelerim özlemini çektiği kokuyla doluyor bende tek hücreli canlılar gibi Gardeelden  oluşuyordum....

Gardeelin hafif iniltisini duydum. Tam ben bu durumu kendime yorumlayacakken kucağında sarsılınca ters gittiğini düşündüğüm şeyi görebilmek adına kafamı yasladığım kaslı göğüsünden istemeye istemeye kaldırdım...

Sol simsiyah kuzgun karası kanadı üzerinde kanlar ölümü müjdelercesine sızarken gerıye dogru kırılmış olduğunu farkettim...sanki onun acısını hissetmis gibi aciyla inledim ...

Lanet Azlediciler meleğimi vurmuşlardı...

Öfkem bedenime elektrik akımı gibi yayılırken daha önce hiç bu kadar sinirlenmediğimi fark ettim.

tamam tamam...

California'da ki kumarhanede surtugun biri erkeğime Gardeel'ime sırnaştığında da bunun gibi bir öfkeyle kıza saldırdığımı hatırlıyorum ama bu başkaydı ... her kanat çırpışında beni kurtarmak adına çektiği acıyı bende çekiyordum...

Öfke patlaması etrafını saran mor elektrik akimlari ve siyah dumanlarla gösterdi kendini.

Gardeelin bu sefer aci dolu haykırışı olmuştu Azledicilere öfkemi yönlendiren..

Azlediciler onlara savurduğum öfkemin oluşturduğu devasa çemberin içinde sıkışıp kalırken kendimi Gardeelle birlikte küçük bakimsiz bir kulübede buldum...

Buraya bir anda nasıl geldiğimizi bilmiyorum... Kulübenin yıkılacak kadar kötü görünmesi de korkutmamıştı beni...

Gardeel'in gözlerinde ki düş kırıklığı oldu beni kendi kendime kurduğum bu toz pembe rüyadan uyandıran..

Neden böyle bakıyordu bu gözler bana incinmiş onu kandırmışşım gibi...

'Bak...' dedi inilltiyle karışık bir sesle.. 'sana olan aşkım burası gibi... Bedeninin değeri benim için bu kadar'

....

Gardeel'in krılan kanadı meğer aldığı yaraların en hafifiymiş...

Benim yanan canimsa daha başlangıcıymış...

o söylediği cümleden sonra hic birşey soyleyememiş eski taş sömüneyi yakmakla uğraşmıştım... Ahh Gardeel ah... Benim gibi bir kötünün düştüğü hale bak bir melek için DNA na uymayan şeyler yapıyordum.

Ufak bir inilti daha gelince Gardeel'e doğru baktım.. Işık kılıcı hem kanadını yaramamıştı hem de sağlam kanadının olduğu tarafta ki omuzu feci bir haldeydi. Gözlerimi kaçırmak zorunda kaldım.

Şimdi siz bana kalk yardım et diyorsunuz belki ama ben kan görmeye hala dayanamıyorum..

Sen nasıl kötüsün demeyin bu da ben Dep'ken olan şeylerden di.

LucretiaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin