Dap turuncuya çalan saçlarını tepesinden yalan yalnış bir topuz yaptığında tüm gün boyunca Daved'i güldüren tek olay olmuştu.
'Dap!' dedi Daved sinsi bir sırıtışla
Dap onun yüzündeki ifadeden habersiz bulaşıkları yıkıyordu.
'hımm?'
Daved yavaşça Dap'in arkasından sokulup tepeden baktı.
'senin boyunun bu kadar kısa olduğunu fark etmemiştim' dedi sataşarak. Üzerinde siyah bir gömlek ve aynı renkte bir kot pantolonu vardı. kulaklarında ki delikleri sayarsak toplamda on bir küpe takıyordu. Dap ondan tam zıt bir moda anlayışına sahipti. O da hiçbir modaya ayak uyduramama anlayışı. Klasik badinin üzerine sportif balon etek giymişti.Renkler konusunda uyumu yakalayabilmesi biraz olsun berbat moda anlayışını gizliyordu neyse ki.
Elindeki tabagı durularken 'o senin boyunun normalden uzun olmasından kaynaklanıyor Daved bir doksan yedi boyunda insan kolay kolay bulunmuyor' diye yanıtladı Dap onu.
Daved yavaşça elini kızın saçlarına götürüp elinde sakladığı şeyi bıraktı tekrar yerine döndü.
' hayır...' sırıtmasını büyüterek ' Benim anlamadığım bu boyunla nasıl kuşa ev olacaksın.'
Dap gözlerini devirerek hızla Daved'e doğru dönerken ' ne kuş..' kırılma sesiyle lafı yarım kaldı. topuz yaptığı saçlarının arasında bıldırcın yumurtası yere düşerek kırılmıştı.
'Tanrım, Daved!'
Daved tutruğu kahkahasını patlatırken ' kuş yuvası gibi yapmışsın samana benzeyen rengiyle o saçlarını. Kuş yanılmasında ne yapsın Dap'
Kendini savunma şekli daha da çileden çıkarırken onu sinirle ayağını yere vurdu.
'iyice cocuklaştın boyundan posundan utan be adam!'
Bağırtısı evde yankılanmış Daved'i kulaklarını kapama isteğiyle doldurmuştu.Arkasından gelen kapının sertçe vurulma sesiyle ikiside yerinden sıçradı. Bir kaç saniye süregelen sessizlikten sonra 'birini mi bekliyordun?' diye sordu Daved.
Onu kafasını olumsuz şekilde sallayarak yanıtladı Dap.
Kısa bir süre sonra evin icinde kocaman yağız bir siyah at vardı.
Peccattum kapıya doğru ilerleyip Dap'i bekledi.
'insan degil'
Gelen misafir her kimse evin icinde bir atın olduğunu yadırgamayacak biriydi. Tanrı şahit ki Peccattum en cok at haliyle güclüydü.
Dap'i koruyacaktı canı pahasına.
Dap sakince gözlerini yumdu.
'Kimsin?'
Cevap gelmeden kapı tekrar çaldı ve bir yığılma sesinden sonra Dap hızla kapıyı açtı.
Gelen beyaz saçlarıyla gözleri yaşlı bir halde kapının önünde yığılmış Obelia'ydı.
'yaranlanmış' diye haykırıp öne atıldı. Peccattum insan formuna dönerken o coktan arkadaşını yerden kaldırmaya çalışıyordu.
Peccattum çırılçıplak halde Obelia'yı kucaklayıp küçük apartman dairesinin oturma odasına götürdü.
Sevimli bir evleri vardı. Ve tüm bu normal hayatları , kurdukları sevimli düzen bu kız yüzünden tehlikeye girmişti.
'Onu hastaneye bırakalım gerisini kendi halledecektir' dedi Daved hiçbir duygu kırıntısı olmayan gözlerle.
' Saclama onu kim bu hale getirdiyse yarım bıraktığı işi bitirmeye gelecektir' dedi Dap endişeyle.
'işte bu yüzden ondan en insani şekilde kurtulalım diyorum ya' dedi Daved. Odadaki açık mavi gömleği üzerine giyinirken.
Obelia'nın üstü başı toz toprak içindeydi. Karnının sağ tarafında kan vardı. Elbisesinin beli ve eteğinin bir kısmı kendi kanıyla kapanmıştı. Görmeyeli oldukça zayıflamış bir o kadarda solgunlaşmıştı.
'onu böyle bırakamayız' dedi Dap. Onu dinlemeden odasına doğru giden Daved 'bende bu yüzden diyorum' diye bağırdı. Onun varlığı tüm huzur ve güvenliklerini tehlikeye düşürüyordu.
David bunun olmasını asla istemiyordu. Lucretia'yı tekrar tehlikenin içine sürüklemek...
Bu hayatta yapmak isteyeceği yada daha doğrusu yapmayı asla istemeyeceği bir şeydi.
'Daved ilk yardım kutusunu getir çabuk ol!' diye bağırdı Dap onun söylediklerini hiçe sayarak.
' o benim arkadaşım ve arkadaşımı bu halde bırakamam.' ellerini kanayan yere bastırırken. Daved üzerini giyinmiş elinde ilk yardım kutusuyla içeri girdi.
'Dap bazen çok şapşal olduğunun farkında mısın?' diye sormadan edemedi.
Dap ilk yardim kutusundaki makasla elibisenin kanlı kismini keserken kafasıyla onaylayarak onu yanıtladı.
'biliyorum'
Kanama oldukça fazlaydı. Büyüyle verilmiş bir hasardı. Bunlarla tedavi edemezdi. Elini yaranın üzerine koyup gözlerini yumduğunda 'hayır' diye bağırdı peccattum. 'büyü olmaz'
'o zaman ölecek!' diye karşılık verdi Dap ona.'büyü yaparsan bile yeterli olmayacak Dap artık aydınlık cadıdan bile güçsüzsün' dedi peccattum. Dap bir süre durup küçük sevimli odaya göz gezdirdi. Beş yıl rüya gibi bir hayat geçirmişti. Fakat bu rüya'yı ona veren Obellia olmuştu. Onu yarı yolda bırakmak istemiyordu.
' onu ölüme terk edemem' dedi Dap üzgün gözlerini peccattum'a dikti.
'Hastaneye görürsek iyileşmesi imkansız bunu sende biliyorsun.'
Peccattum yaraya bir kaç saniye baktı.
'onun ölmesi benim için bir farklılık yaratmaz' diye yanıtladı. Sesi duygudan yoksun ve gözlerinde ki ifade bir o kadar soğuktu.
'hayır' dedi Dap onun bu kimseyi umursamaz hallerini geride bırakarak 'Ona Kalan gücümü vereceğim'Peccattum sinirle yumruğunu duvara vurdu.
'Tamamen insan olacaksın!' Öfkeliydi. Dap gülümsedi. 'Kalan küçük büyünün beni uzun yıllar yaşatmasını istediğini biliyorum Daved ancak çok yorgunum bu yaşadığımın son hayat olmasını istiyorum' dedi.
Gözleri acıyarak baktı Obellia'ya 'ayrıca o benim için en büyük bedel ödeyen'
Peccattum ağızının içinde konuştu.
'Seni öldürmek istemiş olsa da'
***
Evet arkadaşlar yavaş yavaş Kahin'in nereden geldiğini ve Lucretia'ya olan bağlığını nedenlerini öğrenmeye başladığınızı düşünüyorum bölüm son'unu daha anlaşılır kılmak için verdiğim nadide çabayı umarım görmezden gelmez yorumlarınızla bana yardımcı olursunuz. Kafanıza takılan hikayede anlaşılır bulmadığınız yerlere değinirseniz onları açıklama getireceğim bölümler yazabirim
MlsSmyÖngt
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lucretia
Fantasy'Sen Asla iyi olamazsın Lucretia. Sen kötü olarak var oldun. Dehşet acı kaos ve kan bunlar seni güçlendirir iyilik, işte onun olduğu yerde sen yok olmaya mahkumsun. Seni İyiliğin ve saflığın varlığını sürdürebilmesi için yarattık. Tıpkı siyahın olma...