'Anılardı aslında bizlere en çok acı veren...'
İstanbul'dan çıkana kadar geçtiğimiz her yeri sanki ezberliyor gibi bakıyordum. Durduramadığım daha doğrusu durduramadığımız tek şey gözyaşlarımızdı. Babam da dahi hepimiz İstanbul'dan çıkana kadar ağlamıştık. Hani yolculuğa çıktığınız zaman özellikle de böyle ayrılıklar olan yolculuklarda geride bıraktıklarınızı düşünmemek adına beyninizin size oynadığı bir oyun vardır. UYKU... İstanbul'dan çıktıktan bir zaman sonra hepimiz uyumuştuk. Haliyle bizim de yaptığımız tek şey düşünmemek adına uyumaktı. Gerçi başka seçenekte yok zaten! Ara sıra verdiğimiz molalar sonunda gözümü Amasya-gümüşhacıköy sınırlarında açtım. Babam merkezden geçerken karanlık olmasına rağmen gözlerimi etrafta gezdirdim.ciddi anlamda çok küçük bir yer ama yaa! Babam levhaları takip ederek bir evin önünde durdurdu arabayı. Evin alt katında bir dükkan olduğu belliydi çünkü tabela da 'gizemcan tekstil' yazıyordu. Evet bizi alıştığımız şehirden koparan tekstil! Babam arabadan inmeden önce arkasına dönüp "ustalık yaptığım teksil burası üst katta sahibinin evi bir de kızları var adı gizemcan geleceğimizden haberleri var bizi bekliyorlar bir girelim sonra yorgunuz diyip kalkarız." Dedi. Onaylar mahiyette mırıltılar çıkardıktan sonra arabadan indik. Apartmandan girip yukarı çıktık babam gözlerini üzerimizde gezdirirken ' sıcak davranın' bakışları atıyordu bir nevi. Kapıyı tıklattıktan sonra geri çekildi hafif, önde gözlükleriyle kılıçdaroğlu'na benzeyen orta boylu bir adam, arkada hafif kilolu kısa saçlı güleryüzlü bir kadın onun arkasında da alnının sol tarafından sağına doğru perçemi olan saçlarını at kuyruğu yapmış siyah saçlı orta boylu normal kilolu bir kız oda gülerek bize doğru bakıyor. Öndeki adını bilmediğim adam bizlere bakıp "hoşgeldiniz içeri geçin " dedi babamla tokalaşan adam bizle de bir el sıkışma faslını geçerek odaya doğru yürürken bizde bayanlarla kucaklaştık. Hepimiz oturma odasına geçip oturduktan sonra adının emine olduğunu öğrendiğim kadın bizi mutfağa doğru götürdü erkeklere de yiyecek bir şeyler hazırladıktan sonra yanımıza geldi. Çay faslı derken gisem ablanın anadolu da okuduğunu ayrıca tanıdığı irem adında bir kızın bu sene benimle aynı lisede okuyacağını söyledi saolsun akabinde kıza mesaj atarak da beni söyledi en azından tanıdık biri yanımda olur düşüncesiyle. Bu güzel karsılamalarından sonra teşekkür ederek kalktık. Aşağıya inip arabaya bindikten sonra çalıştırdı babam geldiğimiz yönden geri dönerek çıktık hacıköy sokaklarına yeni evimiz istikametinde.
Ara sokaklardan giren babam küçük bir ojuku geçtikten sonra iki katlı bir evin önünde durdurdu arabayı. Hepimiz yavaş yavaş inerken bina da dolaştırdım gözlerimi bu sefer. Dışının boyaları hafif çıkmaya yüz tutmuş öyle çok da iyi olmayan bir binaydı işte. Giriş kapısının yanındaki duvarda bir pencere vardı ki bu da giriş kattaki evin göstergesiydi. Babam bize dönüp "evin üst katında ev sahibi oturuyor alt katı da bizim, şimdilik idare edelim de annenle sizin okul işlerinizi halledip ev bakarız fazla durmadan da çıkarız." Dedi. Haleyle onaylar mahiyette başımızı sallamakla yetindik.
Arabanın arkasına geçen babam bagajı açtı. Bizde hemen haleyle yanına gidip yardım etmeye koyulduk. "Yatmak için birkaç birşey alalım da yarın sabah yerleştiririz geri kalanını " dedi babam. Yorgan,yastık birkaç da kıyafet aldıktan sonra babam arabanın kapılarını kilitledi. Beş altı basamak merviden çıktıktan sonra elindeki anahtarla beyaz eski kapıyı açtı babam.Ezbere bildiği evde ilerleyen babamı takip ederek bir odaya girdik babam ışığı yaktı hemen. Etrafa baktığımda yerde bir battaniye olduğunu, iki tane tek kişilik birer tane de üç ve iki kişilik kahverengi ağırlıklı desenli yeni değil ama çok da eski olmayan kanepeler olduğunu gördüm. Dışarıda ki gördüğüm pencerenin önünde de şişme yatak vardı. Bizim ailecek tatile gittiğimizde iki odalı cadırımızda kullandığımız o şişme yatak!
Babam ellerindekileri koyarken bizde koyduk. Bize dönüp "koltukları idarelik ikinci el satan bir yerden aldım ama çok rahatlar.şişme yatakta annenle biz yatarız,sizde koltukları birleştirip öyle yatarsınız" dedi. Çok üstelemeden haleyle koltukları birleştirdik. O sırada babam da anneme çok bir şey yaptırmadan havası hafif inmiş şişme yatağı şişirip battaniye ve yastıkları koydu. Bizde haleyle yatağı hazırlayıp üzerimizi değiştirmek için yan odaya geçtik. Işığı yaktığımda etrafa baktım şöyle bir. Çok büyük olmayan bir de balkonu olan duvarları beyaz bir odaydı. Pencerelerde perde olmadığını gördüğümde- e haliyle olmayacak- ışığı tekrar kapatıp yan odadaki gelen ışıkla üzerimize eşofman giyinip tekrar odaya geçtik. Annemle babam yerlerine yerleşmiş olduğunu görüp ışığı kapatıp haleyle hazırladığımız koltuklara gömüldük. Babam mutlu oldugunu düşündüğüm bir sesle " Allah rahatlık versin yarın erken kalkarız okula gideriz " dedi. Ahh be babamm keşke Bizde senin kadar mutlu olabilsek! Haaa sahi? Ben dün gece evimde yatmıştım dimi? Yaa işte dün gece nerde yatarken şimdi nerde yatıyorum! Sessizce bir damla aktı yan yattığım yastığa doğru. Bu arada unutmadan MERHABA gümüşhacıköy...~~Merhaba öncelikle ^-^ biraz kısa oldu ama sıkmak istemedim çünkü yarın uyandığımda okul var üniformaları alması var alışveriş var yani anlayacağınız biraz macera var yavaş yavaş şu duygusal halimden de çıkmayı düşünüyorum. Okuyan, kütüphanelerine kitabımı ekleyen herkese çok teşekkürler. ^-^😘💕💕💕
En kısa zamanda tekrar görüşmek dileğiyle 💓

ŞİMDİ OKUDUĞUN
#HİSSİZ VEDA#
Подростковая литератураVedalar canını sıkmasın, Yine buluşabilmek için Bir 'hoşçakal' gereklidir. Richard Back Sahi? Hangisi daha zor? Gitmek mi? Kalmak mı?... ### Her yazarın kalemini dokundurduğu kağıtta bir parç...