Bizler, bizim için yazılmış kaderin başrolleriydik. Rabbim veriyorsa sebepsiz vermez. Yaşadığımız her şeyde çok özel,çok güzel nedenler ve ardından gelen sonuçlar oluyor. Yaşadığınız her şeyde o güzellikleri görebilmeniz umuduyla keyifli okumalar ^-^
&&&
Şehirleri yaşanır kılan insanlardı,beni buraya yani İstanbul'a bağlayan nedenlerden biri de sevdiğim insanların oluşuydu. Yaşanmışlıklarımdı... yaşayacaklarımdı... Hale ile bir hafta daha İstanbul da kalmış sevdiklerim ile güzel vakitler geçirmiştik. Şimdi İstanbul da son dakikalarımdı. Ablam,eniştem ve birkaç kişi bizi otobüse bindirmek için yanımızdaydı. Etrafıma bakıp duruyordum. Bunu neden yaptığımı bilmiyorum ama bizi biz yapan şeylerden biri de anılarımızdı. Sanırım her kareyi kafama kazımak adına inatla bildiğim yerlere bakıyordum. Otobüsün gelmesiyle de ablamla duygu yüklü bir vedanın ardından bize ayrılan koltuklara oturduk. Hale babamı arayıp bindiğimizi haber vermişti. Bense hala her şeyin etkisindeydim. İnsanlar neden sürekli giderdi? Neden insanlarla aralarına kilometreler koyardı? Hayatın bize öğreteceği çok şey vardı ve ben öğrenme işlemine vedalarla başlamıştım. Neye göre kime göre nasıl bir başlangıçtı bilmiyorum ama benim için pek iyi gibi durmuyordu ve işin garip tarafı gittikçe alışıyordum. Aslında korkuyordum ileride hiçbir şey hissetmeden duygusuz bir şekilde insanları öylece bırakmaktan. Yani işin sonunda duygusuz bir kız olabilirdim! Gerçi duygusuz bir Dünya için duygusuz biri olmak pek de bir şey fark etmezdi ama! Uyumak istiyordum çünkü uyuyunca her şeyin düzelebileceğine inanan aptallardan biriydim. Gözlerimi kapatıp kafamı halenin omzuna koydum. Belki çok sık kavga ediyor olabilirdik ama abla sıcaklığı denen bir şey var kimse hissettiremiyordu onu. Attım kendimi uykunun kollarına. Kapattım tüm duygusallaşmaya hazırlanan duygularımı! Bir kere hiç bana göre değil aşırı duygusallık!
&&&
yaklaşık 8 saatlik bir yolculuğun ardından sabah 6 da hacıköye gelmiştik. Arabadan inerken babamda ileride arabadan çıkmış yanımıza geliyordu. Bize yaklaşıp muavinin verdiği bavulları aldıktan sonra ikimize de sarılıp "hoş geldiniz" dedi. Haleyle gülümseyip "hoş bulduk babacım" dedik. Sabah erken vakit olduğundan hava biraz serindi. Babamda bunu bildiğinden "hadi hemen geçelim eve hava biraz serin yatarsınız sonra" demişti. Şuan ciddi anlamda uykuya ihtiyacım vardı hemde sallanmayan bir yatakta! Vakit kaybetmeden attık kendimizi babamın severek aldığı arada bozulsa da vazgeçmediği mercedese. 5 dakika içinde evde olmamıza hiç şaşırmamıştım sonuçta küçücük yer! Eve girdiğimizde annemle de kucaklaşıp yatmıştık kaçta kalkardık bilmiyorum ama üzerimde 8 saatin yorgunluğu vardı hiç kalkamazdım.
&&&
Saat 11 gibi uyandım ama bilin bakalım nasıl uyandım! Sevgili küçük kardeşim hiranur hanımın bağırmasıyla uyanmış daha doğrusu artık uyuyamayacağımı anlamıştım. Kalkıp anneme yardım edip beraber kahvaltı hazırlamıştık buraya geldiğimizden beri annem her şeyde soğan kullanıyordu. Neden? Çünkü ev sahibimizin soğan tarlası vardı ve yılın belli zamanlarında soğanlar toplandıktan sonra böyle kalanlardan bizde almıştık. Bir çuval alınca haliyle annemde her şeyi bol soğanlı yapıyordu. Şikayetçi miydim? Tabii ki hayır! Aksine buraya 35 kilo ile gelmiş bir ay sonra istanbula gidip tartıldığımda 45 olduğumu öğrenmiştim ve bunda sevgili soğanın büyük bir yeri vardı. Bu arada size sevgili kardeşimden hiç bahsetmedim. Gittikçe güzel bir kız oluyordu. İki yanağında gamzesi her güldüğünde ben buradayım diyordu. Ne var be benimde kanalizasyon çukuru gibi gamzem var sağ yanağımda! Hayır anlamıyorum sevgili anne ve babacığım tüm güzel genleri sıyırıp bu velede nakletmişler! Neyse bir kere en kolay doğum benim olmuş sevgili annemi hiç uğraştırmamışım. Bu arada nasıl doğdumu bilmek ister misiniz? Dur gıcıklık olsun söylemeyeceğim. Kahvaltı faslından sonra kendimi kankacampingimin yanına attım. Malum yarın okullar başlıyordu! Aman ne güzel değil mi? Kapıya tıklattıktan sonra yerimde zıplamaya başladım ne alaka bende bilmiyorum. Kapıyı saadet teyze açınca şirin şirin gülümseyip "saadet teyzecimmm" deyip sulu sulu öpmüştüm. Saadet teyze son derece sıcakkanlı bir anne edasıyla "hoş geldi kızım ne zaman geldiniz?" diye sordu hemen içeri girip sorusunu yanıtladım "sabah geldik kahvaltıdan sonra da uçtum buraya bizim deli kız nerde" dememin saniyesinde Göksu dar merdivenlerden hızlı hızlı inerken evde bağırmayı da ihmal etmiyordu "kankaaaaaaa" haline gülümseyip kafa salladım. Deli işte! Hiç değişmeyecek. Görünce anladım özlediğimi hemen boynuma atlayıp "yaa çok özledim ben seni" deyince ellerimle sırtını sıvazlarken "bende deli kız bende" demiştim. Dursun amcacım ve müge abla ile de sarıldıktan sonra giderken arkutun saçlarını karıştırıp attık kendimizi daimi odamıza. Sırıta sırıta bana bakarken konuştu "ee neler yaptın anlat bakalım?" gülümseyip yanıtladım sorusunu "valla bizimkilerle gezdim dolaştım eğlendim geldim. Asıl sen ne yaptın bensiz anlat bakalım" "hee Alican'ı soruyorsan valla kanka hala aynı pek görüşmedik." Deyince gözlerimi büyüttüm. Ben onu sormamıştım! Kaşlarımı çatıp "ben onu sormadım Göksu seni kast etmiştim ayrıca bu saatten sonra umurumda bile değil ne yapıyorsa yapsın hala seviyor olabilirim ama kendi içimde öldürdüm onu" dememle "tamam tamam kızma merak etmişsindir diye söyledim sadece" dedi. "merakta etmiyorum artık ne hali varsa görsün çünkü ben tüm halini gördüm" deyince "huuuuuuu" demesiyle ikimizde bastık kahkahayı. Bu kadardı işte. Sevdiğiniz insanların yanında aşık olduğunuz adamın varlığı pek bir şey ifade etmiyodu. Gerçi bu durum sadece benim içindi sanırım bilmiyorum ama neyse! Göksuya tekrar hüzünlü hüzünlü bakınca "ne oldu yine" deyiverdi. "kanka yaaa yarın okul var biliyon değelll mi?" dediğimde onun da yüzü düştü. Öğrenci milleti işte ortak üzüntü noktalarımızdan biri okuldu. Diğerlerini saymaya kalksam onun için bir kitap yazmam gerekirdi. Sonra aklına bir şey gelmiş gibi bana dönüp "umuthan diye bir çocuktan bahsediyordun ne oldu anlat bakayım onu bir detaylı" deyince gülümsedim. Kız milleti değil miyiz eğer bir şeyi telefonda mesajlaşarak anlatıyorsak telefonda konuşarak da anlatmalıyız buna ek olarak da o bin kere konuştuğumuz konuyu bir de yüz yüze konuşuruz. "ya kanka bir şey yok bahsetmiştim ya hani hoşlanıyor musun? Diye sorduğu zaman işte ondan sonra hep böyle mesaj atıyor konuşuyoruz yeni bir erkek kanka edinmiş oldum hatta ve hatta ilk erkek kankamı edinmiş oldum" dediğimde güldü. Atayla arasının açık olduğunu bildiğimden yine sormak istedim. "sizin atayla nasıl oldu?" dediğimde "ayrıldık" dedi. Şok olmuş şekilde gözlerimi açtım "neden" diye sorduğumda benim ayrılmak için anlam veremeyeceğim ama onlarca bir sebep teşkil eden şeyler söylemişti. Sonra biraz daha konuştuktan sonra pat diye "kankaa yaa sizin sınıfta bir Samet var tanıyor musun?" dediğinde Samet aklıma gelmişti. Benim sınıfta yakışıklı olabilecek erkek katagorisinde başı çeken sınıf arkadaşımdı kendisi. Tek sıkıntı boyu kısaydı. Ve öğrendiğim kadarıyla da Bafralıydı. Ama acayip derecede tatlı bir çocuktu. Göksuya doğru kafamı sallayıp "evet tanıyorum ne olmuş?" diye sorduğumda "iki gündür konuşuyoruz ve ben çok farklı şeyler hissetmeye başladım" demesiyle bugün kaçıncı kez olduğunu bilmediğim gözlerimi pörtlettim. Yok artık! Bu ne hız? "sen ciddi misin?" dediğimde salak aşıklar gibi gülümseyip "ya kanka çok tatlı acayip değişik hissediyorum" deyince "eee ataya ne oldu kızım seni en son bıraktığımda o vardı?" "yaa kanka atayı tamamen bitirdim.hiç bir şey hissetmiyorum." Dedi. Şok olmuştum. Ben, beni sevmemesine rağmen bile Aliden daha yeni yeni vazgeçmeye başlamışken onun bu hızı beni şaşırtmıştı. Biraz daha konuşup sohbet edip tekrar eve döndüm. Babamların bu yaz boyunca yeni bir ev baktığını biliyordum ve öğrendiğim kadarıyla da bulmuşlardı. Ben daha bilmiyordum ama babam 'buraya çok yakın' demişti. Annem biraz biraz eşyaları toplamıştı.havalar tamamen soğumadan da her şeyi toplayacaktık. Göksu ya dediğimde babamlara trip bile atmıştı. Ama gitmeyi bende istiyordum sobalı evdeydik ve hiranur zor şartlar altında büyümemeliydi. Akşam olunca bu konuyu tekrar konuştuğumuzda babam evin karşı da sokaktan yukarı doğru dümdüz gittiğimizde mavi bir 3 katlı ev olduğunu söylemişti. Ayrıca ev kaloriferliydi. Merkezli bir sistemmiş ama yine de sobadan iyidir diyerek onaylamıştık. Akşam olup yattığımızda hem yarın için heyecanlanmıştım arkadaşlarımı göreceğim için hemde üzülüyordum hem her sabah kalkacağız hem de dersler başlayacaktı. Böyle böyle derken kapattım gözlerimi attım kendimi uykunun kollarına
&&&
Sabah saat erkenden kalkmış hazırlanmıştık. Babamın bırakmasıyla okula Allahtan erken varmıştık. Büşrayı görüp "kankaa" diye atladım boynuna. "yaaa çook özledim seni " büşrada bana sıkıca sarılıp "bende" dediğinde odun arkadaşıma bir kez daha göz devirdim. Ben de hilal isem bu kızı sıcakkanlı yapacaktım. Aslında sıcakkanlıydı, fazlasıyla sevecen ama ilk yaklaşımda o kaşarının doğuştan kavisli oluşu onu biraz sert gibi gösteriyordu ve bende bu yüzden pek sevmemiştim başta onu. Ama bu kadar kanımın kaynayacağını bilseydim daha önce girerdim grubuna. Gerçi o zamanlar halenin sınıfından enes diye bir çocukla çıkıyordu ama neyse. Sıra ve İstiklal marşı derken sırada bir hareketlilik sezmiştim. Sınıfa gittiğimde kızlarla da kucaklaştıktan sonra kader bize bakıp "kanka haberiniz var mı? Sınıfa yeni kişiler gelmiş" dediğinde kaşlarım havaya kalkıp bir şekilde "hadi yaa kimmiş tanıyor musun?" "yok kız nerden tanıyayım geldiklerinde görürüz artık" demişti. Açıkçası merak etmiştim sonuçta yeni insanlar yeni olaylar yeni ekşınlıklar demekti. Bizim sınıf bu konu da pek bir sakindi. Tam kızlarla konuşurken gözüm samete takılınca aklıma dün gelmişti. Kendimce sırıtırken umuthan yanıma gelip "ne haber kanka" dediğinde ilk defa yüz yüze böyle dediğinden biraz şaşırmış olsam da fark ettirmedim ama büşraya baktığımda fazlasıyla şaşkın halde umuta baktıktan sonra bana dönüp şaşkınca bakınca sessizce umuta "iyidir saol senden naberr?" dedikten sonra büşraya bakıp fısıldar tarzda "sonra anlatıcam" dediğimde umutta "iyi ne olsun" demişti. Tam o sırada kapı açıldığında içeri biri uzun biri kısa iki tane çocuk geldi. Sanırım bunlar yeni sınıf arkadaşlarımızdı! Hoş geldiniz gençler bakalım bu yıl neler yaşayacağız!!!
w�5���Oo
![](https://img.wattpad.com/cover/84164289-288-k684012.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
#HİSSİZ VEDA#
Подростковая литератураVedalar canını sıkmasın, Yine buluşabilmek için Bir 'hoşçakal' gereklidir. Richard Back Sahi? Hangisi daha zor? Gitmek mi? Kalmak mı?... ### Her yazarın kalemini dokundurduğu kağıtta bir parç...