Merhabalar efenim ben geldim. 'hayy gelmez olaydın' nidalarınızı duyar gibiyim lakin anlayış istirem sizden. Çünküm kıymetlimi bir türlü çok sevmediğim ama ihtiyacım olan koltuk takımlarıyla buluşturamadım. Siz anladınız mevzuyu :D neyse gelelim sadede geldim ama geç geldim sanırım kısa bir süre böyle olacak siz çok kasmayın beni ve en önemlisi de kitabı unutmayın olar mı?
Bakın ponçikellalarım son bir şey diyeceğim kitabın adını değiştirdim. Kitap girişini değiştirdim. En kısa zamanda final yapıp kitabı şöyle bir değiştireceğim. Açıkçası bırakmak içime sinmiyor. Bitirmek benim amacım bitireceğim de! Sonra çok da güzel bir biçimde düzenleyeceğim. Sonra mı? Orası da sürpriz olsun demi amaaa :D neysem hadi okuyun beğenin güzel güzel de yorum yapın :D
şarkı sizi biraz eskiye götürsün. biraz da bölümümüzle uyumlu olsun :) dinleyin bakalım :)
Keyifli okumalar ^-^
Olaylar fazlasıyla canımı sıkıyordu. Hayır yani ne yapmaya çalıştığının da farkında değildim. Bilsem bir amacı ne? Bende ona göre davranacağım ama yok nerde? Zaten girdiğimiz sınavlara bakılırsa notlarımda da bir düşüş olmuştu. Annem de farkındaydı düşen notlarımın ama hiç de sormamıştı sebebini. Amcamların buraya gelmesinin ardından dedemler de yükü toplamaya başlamışlar bile. Hayır benim gene idrak edemediğim bir şey vardı biz madem tüm sülale buraya gelecektik neden İstanbul'dan ayrıldık ki? Orada ne güzel kurulu bir düzenimiz de vardı hem. Hep bir aradaydık. Sevdiğimi zannetmiştim ama ben sadece alışmışım. Her insanın yaptığı şeyi yapmışım meğersem.
Sadece Alışmış.
sorsalar ki İstanbul'a tekrar yaşamak için gider misin? Hayır derdim. Ama burada kalmayı da istemiyordum. Açıkçası hiçbir yere ait hissetmiyordum kendimi. Şöyle bir geriye dönüp bakıyorum da beni Gümüşhacıköy'e bağlayan tek şey sanırım şuan da Büşra,Mert ve Kader'di. Okulumu seviyordum. Beni okula bağlayan bana okulumu sevdiren listenin başındaki Umuthan'ı seviyordum. Nasıl oldu bilmem ama seviyordum.
Aşk her zaman aptallıktır. Koca bir aptallık hemde. Aslında ona uydurabileceğim tek cümle Melek görünümlü Şeytan olurdu. Kesinlikle! O kadar güzel ve cezb edici duruyor ki karadelik gibi çekiyor kendine. Sonra bir bakıyorsun ki senden sana kalan koca bir HİÇ. Hangisine üzüleceksin ki? Giden zamana mı? Yoksa paramparça olup da sevgiye küsen kalbine mi? Evet evet! Küsüyordu kalbimiz sevgiye. Bir keresinde Göksu ile merkezden eve giderken bir çocuktan bahsetmişti bana.ona göre çocuk gerçekten çok yakışıklı ama kimseyle çıkmıyormuş. Bende merak edip sormuştum 'peki neden' diye. Verdiği cevabı hiçbir zaman unutmam 'zamanın da bir kızı sevmiş ama o kadar çok sevmiş ki kızla bir ara sevgili olmuşlar hatta ama sonrasında kız hiçbir şey olmamış gibi bırakmış çocuğu. O zamandan bu zamana kadar da çocuk ne kimseyi sevmiş ne de kimseyle çıkmış. Zor anlayacağın' Demişti.
İçimden bir ses yükselmişti işte o zaman hak vermiştim o sese. 'Aşk'a küsmüş bir adam ne kendini mutlu edebilir ne bir başkasını' hatta ilk önce şans vermesi gerekir lakin küsen yürekse bu biraz zaman alıyordu.
Önceden de dediğim gibi Aşk herkese aynı gitmiyordu. Hatta bu biraz şeye benziyor sanki? Biri grip olur yanınızda gezer ama sizin bağışıklık sisteminiz dayanıklıysa,kuvvetliyse kolay kolay hasta olmazsınız. Aşk da öyleydi. Bağışıklığı çökmüş kurbanların üzerinde daha fazla etki gösteriyordu. Tıpkı bu çocuk gibi. Kim olduğunun da bir önemi yok aslında.
Peki benim nasıldı Aşka karşı bağışıklılığım? Sanırım bunu umuthan benden gitmeden anlayamazdım. Ama bildiğim bir şey vardı ki; Aşk insanları kendi elinde oyuncak yapıyordu. Ve bu oyunda güçlü olan kazanıyordu. Tıpkı Mehmet hocanın biyoloji dersinde ekosistemden bahsederken söylediği gibi 'güçlü olan, adapte olan hayatta kalır'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
#HİSSİZ VEDA#
Teen FictionVedalar canını sıkmasın, Yine buluşabilmek için Bir 'hoşçakal' gereklidir. Richard Back Sahi? Hangisi daha zor? Gitmek mi? Kalmak mı?... ### Her yazarın kalemini dokundurduğu kağıtta bir parç...