*BEKLENİLEN*

13 2 0
                                    

geç gelen bölüm için özür diliyor ve bir daha ki bölüm için söz veriyorum :) sınav yaklaştığından bu ihmal edişlerim kusura bakmayın :) 

keyifli okumalar ^-^

Bazen kimsenin yapamadığı şeylere cesaret edebilirken bazen de herkesin cesaret edebileceği şeylerde pasif kalıyordum.

Bir cesaret ile atmıştım mesaj. Ama gelin görün ki hala cevap gelmemişti. Geleceğini de sanmıyordum ya neyse.

Yarım saat aradan sonra elime aldım tekrar telefonumu. Ekranı açtığımda hiçbir şey göremeyince üzgün bir ifade ile sibel'e baktım.

"atmamış mı?" diyen kuzenimi umutsuzca onayladım.

Ben ki sırf kıyamadığımdan en baştan beri telefonda duran mesajlarımızı silmemiş insanım. Telefonum her seferinde 'hafıza dolu' sinyalleri verirken fotoğraflarına kıyan biriyim. En sonunda da tüm konuşmaları sms lerimi heba ederek kuzenime atmışım. Tek bir anı bile silinsin gitsin istemedim ama en büyük anım gidiyordu. Sevdiğim adam!

Bir kalp her seferinde bu kadar sıkışır mı? Her seferinde bu kadar paramparça olur mu? Nasıl unutacağım ki? Göz görmeyince gönül de unutur mu gerçekten? Biz Müslümanlar görmeden sevmiyor muyduk? Görmeden Allah'ı, bir kez bile gözlerinin içine bakmadan Efendimizi? Sahi biz zaten en zorunu yapmıyor muyduk?

Peki benim bu arsız, sevmekten vazgeçmeyen, deli divane olan gönlüm nasıl unutacaktı? İnanın cevabını bende bilmiyordum. Eminim cevabını bilen çok da kişi yoktur zaten.

Başından beri inandığım daha doğrusu inanmak istemesem de beni İstanbullardan Amasya'ya götürdükten sonra tamamen farkına vardığım bir şey.

"birini Allah'tan daha çok severseniz eğer Yaradan onu sizden uzaklaştırır ve 'yapamam' dediğiniz kişi olmadan da size yapabileceğinizi gösterir." Sanırım biz hatayı kalbe Allahtan gayrı her türlü sevdaları konuk ettiğimiz için üzülüyorduk.

Çünkü kalp yalnız Allah'ın aşkını kaldırabilecek güçteydi. Çünkü Rabbim bizleri öyle yaratmıştı. Fıtratımız böyleydi.

Bir yerde okumuştum aynen şöyle diyordu;

"etrafımızda olan,karşımıza çıkan herkesin bir nedeni vardır. Ya bizi bir yere götürürler ya da bize bir şey öğretirler."

Beni bir yere götürmemişti bu sevgi ama bana bir şey hatta birden fazla şey öğretmişti.

O gece kızlarla hep beraber aynı odada kaldık. Yarından sonra da kına gecesi vardı. Cuma gecesiydi kına. Cumartesi günü de düğün salonunda düğün olacaktı. E malum bizde Sibel ile daha düğün için elbise bakacaktık.

Sokuldum iyice sibel'in yanına. Sarıldık birbirimize o sırada kapadım gözlerimi ve her şeyin güzel olması için dua ettim içimden.

///

Sabah kendinden hiçbir zaman ödün vermeyecek olan enerji ve sese sahip olan ananem ile uyandık. Yani sesi ile aslında. Çünkü evde avazı çıktığı kadar bağırıyordu. Hayır anlamadığım şey biz zaten kalkacağız öyle değil mi? Yani bu bünye uykusunu aldığı vakit otomatikman bizi uyandıracak. Nedir bu alarm gibi davranma merakı?

'ya sabır' diyerek zorlukla kapadığım gözlerimi yine zorlukla açtım. Yanımda Sibel de benim gibi gözlerini açınca salak salak bakıştık bir süre. Eee malum beyin hemen açılmıyor. Sizin telefonunuz bile kapatıp açtığınızda pin kodu istiyor önce ya da ilk etap da bir açılma evresi oluyor. Ne yapsın bizim masum beyinlerimiz.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 04, 2018 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

#HİSSİZ VEDA#Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin