"YANLIŞLIKLAR"

40 15 2
                                    

"Sen artık iyice zıvanadan çıktın Zeynep Duru. Saçmalıyorsun. Kontrolü ele alma zamanı."

"Zeynep Hanım, iyi misiniz?"

Odaya girdiğim andan itibaren Yiğit var sanıp kendimi açıklamaya girişmiştim. Lakin...

Odadaki annem yaşlarında bir kadındı. Ne olduğunu anlamamıştı tabii ki. Beni deli sanmış ve gitmişti. Karşımda benim gibi davranan birini görsem bende aynısını yapardım muhtemelen.

Yaptığıma sinirlenip kendime kızdığım esnada da Elif'e yakalanmıştım. "Değilim Elif. Az önce rezil oldum bir müşteriye. Sen odada biri var deyince ben o sandım ve işte odaya girmemle... Of!"

Koltuğa çöküp başımı ellerimin arasına aldım. Benim bu halimi görünce Elif kıkırdamaya başlamıştı.

"Aşk size çok yakıştı Zeynep Hanım. Ama merak etmeyin, Yiğit Bey gelecektir. Şimdiye kadar gelmemesi bizi şaşırttı aslında." 

"Elif, sen yapma bari. Ne aşkı?" Elif gülümseyerek beni odamda yalnız bırakıp gitmişti.

Aslı, ablam, şimdi de ekibim. Hepsini Yiğit mi ayarladı diye düşünmeye başlamıştım gerçekten.

Elif neredeyse burayı aldığım günden beri benimleydi. Beraber burayı düzenleyip şimdiki haline getirmiştik. O olmadan burada işleri tek başıma halledemezdim.

Birbirimizin huyunu suyunu zamanla öğrenmiştik. Ama böyle duygusal konuları hiç konuşmamıştık. O bile böyle tahmin ediyorsa dışardan nasıl göründüğümüzü merak ettim.

Onlar açısından düşününce hak vermeden edemiyordum. Her dakika buraya geliyordu. Elif onu her odama geldiğinde görmüştü. Hatta işi abartıp mutfağıma bile girmişti. Bugün ben de Aslı sayesinde fazla hazırlanmış bir halde görünce onları iyiden iyiye haklı çıkarmıştım. Ne güzel başlamıştım güne ama!

Yiğit'i ve olanları aklımdan çıkarmak için masama geçip yapılacaklar listeme baktım. Ama bugün pek de bir şey yoktu. Günlük yapılması gereken malzeme kontrolleri, aranması gereken bir iki yer. Hepsi bu kadardı. En fazla bir saatimi alırdı.

O anda aklıma düşen fikri yapıp yapmamayı düşündüm. Kızlar söylediğinden beri aklımdaydı ama kendime yakıştıramıyordum.

Liseli kızlar gibi internetten birini aramak doğru muydu?

Sadece hakkında ne haberler vardı, merak ediyordum. Ufak bir göz gezdirip işlerime dönebilirdim.

Açık olan bilgisayarımdan bir arama motoru sayfası açtım. Yiğit Akar yazıp bir süre bekledim. Sanki aradığım an ona haber gidecek gibi davranıyordum.

Hem ben bakarak bana ne kadar uygun olmadığını teyit edecektim. Ona açıklama yaparken de kanıtlarım olacaktı. Evet evet aynen böyle.

Enter'a basıp önüme çıkan sitelere baktım. Sosyetenin haber siteleri, sahte hesaplar, şirketleri hakkında bilgi ve daha bir sürü şey.

Önce görsellerden başlamak istedim. Gece klüplerinde yanında her defasında farklı bir kızla çıkarken görüntülendiği resimleri görmek istiyordum.

Açılan sayfayı baştan sona taramıştım ancak beklediğim gibi fotoğraflar yoktu. Muhtemelen kişisel hesabından olan bazı fotoğraflar alınmıştı. Geri kalan ise restoranların önünde içeri girerken gibi sıradan şeylerdi. Yanında kızlar da vardı ama hep belli bir mesafe aralığında poz vermişlerdi.

Demek ki çapkınlıkta o kadar ustalaşmıştı ki gazetecilere yakalanmıyordu. Ya da bağlantıları çok güçlüydü. Hemen sildirmişti. Yoksa onun gibi birinin bugüne kadar bir ilişkisi olmamış mıydı yani?

Haber sitelerine girdiğimde de durum değişmedi. Anladığım kadarıyla önemli bir reklam şirketiydiler. Büyük çaplı birçok proje onların imzasını taşıyordu.

Kurusucu babasıydı ve ondan sonra gelen ikinci adam da abisiydi. En az babası kadar çok iş yapmıştı genç yaşına rağmen. Herkes Akarlardan övgüyle bahsediyordu.

Yiğit'ten de "Akar Şirketin Geleceği" olarak bahsediliyordu. Okunan özel okullar, gidilen birçok ülke, aldığı başarı diplomaları... Beklediğimden aksine çok iyi bir öğrenci profili vardı.

Olup olmadık yerde yanıma gelen adamla aynı kişi mi diye resme defalarca bakmıştım ama onu tanıyordum. Ekrandaki de, evime gelen de, aynı kişiydi.

Ailesiyle olan bir fotoğraf dikkatimi çekince büyütüp bakmak istedim. Ünlü bilmem ne şirketinin sahibi oğlunu evlendiriyormuş. Tabii ki ünlü Akarları da davet etmişlerdi.

Annesi ve babası el ele yüzlerindeki gülümseme ile poz vermişlerdi. Abisi gayet resmi bir insandı. Yüzünde en ufak bir mimik yoktu. Sadece gelmesi gerektiği için orada olduğunu anlatıyordu.

Yiğit de onun yanında duruyordu. Elini yanındaki küçük kıza sarmış, ikiside gülümsüyordu. İnternette bu kız hakkında bilgi yoktu ama kardeşleri olduğunu anlamak zor değildi. Yiğit ile aynı gözlere sahiptiler. Koyu yeşil gözleri ikisininde parıl parıl parlıyordu. Sıcak, samimi bir aile oldukları ortadaydı tabii abisine rağmen.

Başarılı bir baba. Onu seven, destekleyen bir eşi. İşkolik bir abi. Küçük kız kardeş ve çocuk ruhlu Yiğit. Aklımda hiç böyle canlandırmamıştım ama bunları görmek beni mutlu etmişti nedense.

"Hayırdır, Zeynep Hanım, mutlu gözüküyorsunuz? Neye borçluyuz bunu?"

Gülümsememi düzeltip gelene baktım. "Aslı. Kapıyı bir kere olsun çalamaz mısın?"

"Hmm? Sinirlendin. Yakaladım seni, değil mi? Dur dur, ben de bakayım neymiş seni böyle mutlu eden haber."

Beni hiç umursamadan geçip ekrana baktı. Uzun bir süre incelemesinden sonra gülümsemeye başladı. "Abisi de çok yakışıklıymış. Yiğit bizi tanıştırır mı, ne dersin?"

Kahkaları eşliğinde gidip koltuğa kuruldu.

"Senin işin yok mu? Daha sabah beraberdik."

"Kovsaydın bari Zeynep. Bugün makinelerimizi kontrol edeceklermiş. Hastalarımızın randevularını iptal edince işim kalmadı. Bende alışveriş tarihimizi öne aldım biraz. Hadi."

Gerçekten inanılmaz bir enerjisi vardı bu kızın. İki dakika yerinde duramıyordu. "Benim alışverişe ihtiyacım yok ki. Hem yapmam gereken işlerim var. Sonra gideriz."

"Yapman gereken iş, Yiğit'i araştırmaksa bunu zevkle beraber yapabiliriz. Ama şimdi alışveriş yapacağız. Kırma beni Zeynep."

Ellerini çenesinin altında birleştirip eski Türk fimlerindeki kadın karakterlerin yaptığı gibi gözlerini kırpıştırmaya başlamıştı. El mahkum kabul ettim.

"Sen arabaya git, ben de Elif'le konuşup geliyorum arkandan."

Sevinçle ayağa fırlayıp bana bir öpücük göndererek odadan çıktı. Elif'i çağırarak yapılması gerekenleri ona devretecektim. Bir kağıda notlar almaya başladığımda da Elif gelmişti.

Yazma işini bitirip kağıdı ona uzattığımda ekrana bakıyor ve gülümsüyordu. Kafamı çevirdiğimde Yiğit'in fotoğrafını açık halde gördüm. Aslı bakarken kalmıştı. Ben de kapatmayı unutmuştum.

Hızlıca açtığım tüm pencereleri kapatıp kağıdı ona uzattım. "Bugün bunların yapılması lazım Elif. Rica etsem halledebilir misin ve mümkünse gülmez misin?"

Yüzündeki ifadeyi zorda olsa düzeltip kafasını salladı. Ben ayağa kalktığımda o da gelip yerime geçmişti.

"Şey peki Yiğit Bey gelirse ne diyeyim?"

Sitem dolu bir şekilde Elif deyince kıkırdayarak işleri halletmeye başlamıştı. Odadan çıkarken aklımda yine Yiğit vardı.

Gelir miydi ki acaba? Ama neden gelecekti ki? Ona bir cevap dahi vermemiştim. Bundan sonra hiç gelmezdi belki de.

Bu düşünce bir anda kendimi kötü hissetmeme sebep olmuştu. Kendimle savaşım bitmemişti ki benim. Ne zaman biterdi onu da bilmiyordum.

Gözlerimin önüne fotoğraftaki gülen hali geldi. Sen doğru bir insansan bile ben değilim Yiğit Akar. Beni tanısan sen de sevmezdin ki zaten.

HADİ BENİ İNANDIR!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin