"KUMRU"

40 15 0
                                    

Uyanmıştım ama bir türlü yataktan çıkmak istemiyordum. Yüzümdeki aptal gülümsemeyi silmeyi başarsam belki kalkıp hazırlanacaktım. Şuan o da bir ihtimal olarak bekliyordu.

Telefonu kapattıktan sonra bir süre denizi izlemek iyi gelmişti. Yatağa girdikten kısa zaman sonra da uyuyakalmıştım ancak Yiğit'in düşünceleri bilinçaltıma yerleşmiş olmalı ki reklam filminde ikimizin oynadığını görüp durmuştum. Tabii onda bile beni kızdırmayı başarmıştı ama mutlu olduğumu inkar edemezdim.

"Zeynep... Uyan hadi. Geç kalacağız."

Ve duydunuz zilin sesini...

Yatakta oturur hale gelip ağzım beş karış açıkken gerinmeye başladım. "Hala keyif mi yapıyorsun sen? Annemin hepimizi öldürmesini mi istiyorsun?" Elindeki tokalarla saçını yapmaya çalışırken kapıyı açıp bana bağırıp yine yok olmuştu. Elimi çabuk tutmazsam beni beklemeyip gitmeleri işten bile değildi.

Hızlı hızlı yatağımı toplayıp dünkü kıyafetlerimi üstüme geçirdim. Ablamdan ödünç kıyafet almak, bir daha aklımdan bile geçirmeyeceğim bir şeydi.

Çantamı da alıp kapının önünde beklemeye başladım. Tik tak tik tak tik tak...

Beş dakikanın sonunda eniştem de uyku mahmurluğu üzerinde yanımda yerini aldı. Geç kalacağımızı söyleyen Gözde Hanım dışında herkes doğru konumdaydı. "Karımı tanıyorsam on beş dakika daha böyle bekleyeceğiz." Eniştem küçük parmağını bana uzatmış bekliyordu. Hım... Demek ki iddaaya girecektik.

"Senden daha fazla süre boyunca hayatımda yer aldığı için bence hiç kaybedeceğin iddaya girme enişte. Çünkü seni seviyorum. Zarara uğramanı istemiyorum."

Israrla parmağını bana uzatmaya devam ediyordu. Eh, kendi kaybeder napalım. Saatime bir göz gezdirip "Yirmi iki dakika." dedim. "En az yirmi iki dakika sonra gelecek."

Sonra da içerideki koltuklardan birine kendimi attım. Zavallı eniştemse kapının önünde kalmayı tercih etmişti.

---

Tam tamına yirmi yedi dakika sonra gelen ablam "Tamam hazırım haydi çıkalım." dedi. Yüzümde eminim çok gıcık bir ifade vardı.

Eniştem elleri havada bana bakıyordu. "Kabul, kaybettim. Ne istersen o." Ablam ne olduğunu anlamadığı için bir ayakkabısı ayağında diğer teki elinde, öylece kalmıştı. "Bu geç hazırlanmanın bir gün işime yarayacağını hiç düşünmemiştim abla. Teşekkür ederim." Yanaklarına öpücük kondurup dışarı çıktım. Hakkımı doğru zamanda  kullanmak üzere saklayacaktım.

Arabanın yanında bir süre bekledikten sonra en sevdiğim çift nihayet gelmişti ve baba evine yolculuk başlamıştı. "Siz geçin ben arabayı park edip geleceğim hayatım." Eniştemi beklemeyip biz ablamla indik. Kapıyı çalıp beklemeye başladık. Ablamın yüzündeki gülümseme hayra alamet değildi ama öğrenirdim yakında.

"Ooo, benim prenseslerim gelmiş." Babam kapıyı büyük bir neşeyle açılca ikimize de kocaman sarılmıştı. "Zeynep? Zeynep mi o? Canım kuzenim, çabuk yardıma gel. Çabuk.  Help, Zeynep. HELP!"

İçeriden yana yakıla bir kadın sesi geliyordu. "Baba, ne oluyor?" Babamdan ayrılıp yüzüne baktım ama ablamla ikisi kahkahalarla gülüyorlardı.

"Ya, teyze.. Hen ne anlarım börekten ya!"

"Aslı?" Şimdi bütün taşlar yerine oturmuştu ama yine de emin olmak için hızlıca içeri girip mutfağa baktım. Düşüncelerimde haklıydım. Ablamın Aslı'ya cezası epey ağır olmuştu. Hazırlık için anneme yardıma göndermişti ama Aslı nefret ederdi ev işlerinden. Özellikle yemek yapmaktan.

HADİ BENİ İNANDIR!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin