"BELKİ SÖYLEMEK İSTEDİKLERİMİZİ SABAHATTİN ALİ SÖYLEMİŞTİR."

43 17 4
                                    

"Tadı nasıl olmuş? Bana biraz tuzlu gibi geldi."

"Zeynep?"

"Ama sen tuzlu seviyorsun değil mi?"

"Zeynep?"

"Tuz iyi değil diyorlar, Aslı. Bana diyorsun ama sen..."

"Ya Zeynep, sus bir aa! Ben anlamıyor muyum senin ne yapmaya çalıştığını? Dökül bakalım, kimdi o çocuk?"

Kapıdan içeri girdiğinden beri sıkıştırıyordu beni Aslı Hanım. Yemek yapmaya başlayıp onu elimden geldiği kadar başımdan savmaya çalışmıştın ama ne fayda! Hasta olmama bile acımıyordu. Gözlerini açmış pür dikkat bana bakıyordu.

Onu umursamayarak yavaş yavaş ilaçlarımı içtim, etrafı topladım. Birileri ile buluşması yok muydu bugün bunun? Normalde de aradan evde bulamazdın.

"Çay mı içelim, kahve mi?" Hani bir ihtimal belki işim var der.

"Kahve hemen biter. E, senin de anlatacakların uzun sürecek gibi. Çay yap canım sen, çay."

Aynı ablam. Aynı inatlık. Zaten fiziksel olarak da birbirinin aynıları. Orta boylu, kıvrak vücut hatlarına sahip, gayet alımlı ikisi de. Elmacık kemikleri o kadar belirgin ki yüzlerinde hep onları daha çekici yapan bir gülüşleri var gibi duruyor.

Üçümüz bir ortama girsek ikisini kardeş sanıyorlardı bense üvey evlat olarak kalıyordum.

Onu iyice unutmuş gibi yaparak odaya geçip koltuğa yayıldım. Üstüme de çektim battaniyemi. Televizyonda kanalları gezmeye başladım.

Binlerce dizi başlamış. Tabio normalde televizyon izlemeyince hepsi bana yeni gibi geliyordu.

"Aslı? Aslı, orda mısın? Ay, elektrikler gitti herhalde."

Bir anda heryer kararmıştı. Ama bir yerlerden de gülme sesi geliyordu. Tam korku filmi sahnesi.

"Sensin, ha, beni umursamayan. Kal karanlıkta. Ya anlatmaya başlarsın ya da evini bir daha aydınlatmam."

Başımdan deli eksik olmuyordu ki. "Sen mi yaptın bunu? Aç şunları Aslı, çocuk musun? Hem korkarım ben karanlıktan, biliyorsun."

Bu kızın kuzenim olmasının iyi yanlarının dışında kötü yanları da vardı. Karanlıkta kalmak belki de en büyük korkumdu ve kendisi bunu çok iyi bilirdi. Hatta evime ilk taşındığım zamanlar benimle kendisi kalmıştı. Alışana kadar da ışıkların hepsi açık uyumamı o tavsiye etmişti.

Şimdi ıslık çalarak kendini eğlendiriyordu bir de.

"Geçen gün sizleri çağırdığımda anlattığım seri katil-sapık adam yok mu? O işte."

Nihayet ışıkları açtı da bende rahat bir nefes aldım. Koşarak gelip ayaklarımın dibine oturdu. Elimden kumandayı alıp aniden gelip giden elektiriğe anlam veremeyen televizyonumu da kapattı. Ona göre herşey tamamdı.

"Eve aldığına göre düşündüğün gibi biri değilmiş, değil mi?"

"Ben almadım ki, kendi girdi."

Anlatmaya burdan başlamam iyi olmadı sanırım. Şuan bana çok kötü bakıyordu.

"Yani, tabii, ben aldım da... Üf Aslı, düşündüğün gibi değil, bakma bana öyle."

Kalkıp mutfağa sığındım. Çayımla ilgilenmek Aslı'ya göre daha karlı olacaktı şu an. Tabii durur mu o da peşimden gelmişti.

"Tamam söz veriyorum. Sadece anlat neler olduğunu. Merak ediyorum."

HADİ BENİ İNANDIR!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin