"...Belki biz olabilir."

99 20 3
                                    

Bakın, kafe sahibi olduğumdan beri birçok renkli kişilikle karşılaştım. Artık dahası olamaz dediğim mızmız müşterim, bir yemeğe takıp hergün gelen müşterilerimden tutun, nice iyi yada kötü diyebileceğimiz insanlar.  Ama şuan kafemde takım elbiseli bir adam önünde bir bardak meyve suyu ile konuşuyordu.  Sohbet renkli olsa gerek gülüyordu bile. Annemlerle güzel bir kahvaltı edip pozitif birgün olacağına kendimi inandırmıştım ki bu sahneye kadar. Müdahele etmem gerekiyor muydu emin değildim ama yinede ayaklarım beni oraya doğru yönlendirmişti. "Sohbetinizi kesiyorum ama yardımcı olabilir miyim?" dedim ve şaşkın bir çift gözün bana dönmesi aynı anda oldu.

***


Taksicinin beni uyandırmasıyla dünya yine aydınlanmıştı. Beni bildiği bir yere getirmişti ve ben güzel bir uyku çekmiştim. Teşekkür edip ücreti ödedim ve kafeye geçtim.

Güzel, şık bir kafeydi ve sahibinin kadın olması muhtemeldi. Çiçek, börtü böcek hep onların işi. Güzel bir garson kızdan öncelikle koca bir bardak meyve suyu istedim. Onu karşıma alınca da yemek olarak biftek istedim. İlk defa geldiğim bir yerde iddaalı bir yemek istemiştim ama karnım çok açtı. Birazda umudum vardı buradan.

Şimdi meyve suyu bey karşımda işimizi düşünebilirdik. "Yahu ben senle ne yapacağım meyve suyu bey. İlk proje olarak sizi seçmek hiç hayalimde yoktu ama sanırım sende benden pek hoşnut değilsin. Bu birlikteliğe son mu versek? Çünkü ben senden daha iyilerine layığım. Sorun kesinlikle sende. "

Hay Allah'ım düştüğüm hallere bak. Bir bardak meyve suyu ile konuşuyordum! Dışarıdan bakan biri kesinlikle kafayı yediğimi düşünebilirdi. Ben kendi kendime gülerken "Sohbetinizi kesiyorum ama yardımcı olabilir miyim?" diye bir cümle duydum.

Başımı sesin sahibine çevirince cevabım "Kesinlikle olmalısınız. Buyrun oturmaz mısın?" oldu. Mavinin yakıştığı güzel bir kadını reddetmek bana yakışmazdı.

"Bakın beyefendi bu meyve suyunun suçu nedir? Cezasını ben verebilirim. Hadi onu rahat bırakalım. " dedi ve bardağı eline aldı. Zaten teklifimi duymazdan gelip oturmamıştı bile.

Ben ne dediğini yeni anlarken masadan kalktığını anlayınca gülmeye başladım. Beni gerçekten deli sanmıştı. Haksız sayılmazdı ama tipime de azıcık baksaydı fena olmazdı. "Hayır hanımefendi. IQ'm yüksek ama daha deli olacak kadar değil. Şimdi bardağımı bırakır mısınız?"

Tabii, normal olarak şaşkın şaşkın bana bakmaya devam etti. Bende ayağa kalkıp elimi uzattım. "Ben Yiğit Akar. Reklamcıyım. Şuan elinizde yeni sunumunu hazırlamam gereken ürün bulunuyor. Sakince masama bırakırsanız sizle tanışmaktan çok memnun olacağım."

Elindeki bardağı masaya bıraktı ve elimi sıktı. "Merhaba Yiğit Bey. Bende bu kafenin sahibiyim. Kusura bakmayın hergün karşılaştığım bir durum değildi gördüğüm manzara. Size iyi çalışmalar."  dedikten sonra döndü ve gitti. Bu kadar olamazdı değil mi? Az önce güzel bir kadına rezil olmuştum. Bu saatten sonra meyve suyu bana haram olsun.

***

Kaç reklamcı ürününe bir birey olarak davranır ki, düpedüz deliydi. Adını öğrenince ne olacaktı peki? 'Ha, pardon sizi tanıyamadım Yiğit Bey yoksa tabiki ürününüzle size selam verip sizi ihmal etmezdim.'

"Küstah adam yahu! Allah aşkına Sakince bardağı masaya bırakmış. Hah!"

Ben sinirle mutfağa dalınca tüm ekibim inanmayan bakışlarla bana bakıyordu. Tabii ki bugüne kadar sinirli halimi görmüşlerdi ama söylenme kısmına çok şahit oldukları söylenemezdi.

HADİ BENİ İNANDIR!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin