Arabaya bindiğimde Aslı son ses müzik açmıştı ve kendi de eşlik ediyordu. Bütün gün hem çenesine hem müziğine katlanamazdım.
Direk sesi kıstım ve koltuğa kuruldum. Tabii Aslı bana kızgın bakışlar atıyordu ama hiç de umrumda değildi.
"Al bakalım telefonunu."
Benim telefonumu bana uzatıyordu. Hangi ara almıştı, onu hiç bilmiyordum. Yokluğunun farkında bile değildim.
"Leylasın bu ara sen. Ah aşk, sen Zeynep Duru'ya bile yakıştın ya." Kahkaha atarak arabayı çalıştırmaya girişti Aslı ama öfkeli olan bu sefer bendim.
Başıma yeni bir iş açmamasını umarak telefonuma baktım. Her ne yaptıysa her şeyi kapattığı için anlamıyordum.
"Ne yaptığını sormam gerekiyor mu?"
Sadece kafasını sallamıştı ama yüzündeki gülümseme içimde hiç iyi hisler uyandırmıyordu. Allah'ım lütfen başıma bir dert açmış olmasın. Lütfen!
---
Aslı eli kolu kıyafet dolu bulduğu ilk kabine girmişti. Bense öylece bakınıyordum. Bu deliye neden uydumsa? Hergün alışveriş yapma potansiyeli vardı.
Ben de her kız gibi seviyordum elbette ama Aslı'nın sevgisi normal değildi. Zaten aklımdakiler de baktıklarımı görmeme yardımcı olmuyordu.
Herkes bir şeyler diyordu ama ben ne düşünüyordum? Ne düşünmem gerekiyordu? Yiğit aklımı kurcalıyordu ama bunu kendime itiraf etmekten bile çekinir hale gelmiştim. Bu konuyu halletmedikçe de iyi hissetmeyecektim sanırım.
"Ne düşünüyorsun sen böyle karalar bağlamış?"
Aslı denediği elbise ile aynada kendini inceliyordu. Dalgınlığımı fark edince de dikkatini bana vermişti.
"Yok... Yok bir şey. Bu renk sana çok yakışmış bence. En az mavi diyorum."
Ona hızlıca yorum yapıp dikkatini benden uzaklaştırmak istemiştim ama elbette Aslı'yı kandıramamıştım. Yanıma kadar gelip gözlerime içine doğru bakmaya başlamıştı."Hala yalan söyleyemiyorsun sen. Konuşmak istiyorsan bir yerlere gidebiliriz."
Bir anda ona sarıldım. Beynimde herkesin yorumları dönerken ondan destek almak istemiştim sadece. Şaşkınlığı geçince o da ellerini bana dolamıştı.
"Tamam canım. Bak şöyle yapalım. Ben üzerimi değiştireyim ve ferah bir yere götüreyim seni. Rahatça konuşabileceğimiz bir yere. Anlaştık mı?"
Ondan ayrılıp kafamı sallamıştım. O kabine tekrar dönerken bende boş oturaklardan birine kendimi bırakmıştım.
Güçsüz olmaktan nefret ediyordum. Duygularımdan tam da bu yüzden kaçıyordum. Zayıflaştırıyorlardı beni.
Düşüncelerimin arasından az önce denediği elbise elinde olan Aslı gülerek bana bakıyordu. "Seni depresyonundan kurtaracağım diye bu elbiseyi almazsam kendim girerdim bunalıma. Sen ilk defa bana mavi dedin çünkü. Bana beş dakika ver hemen geliyorum."
Koşarak kasaya ulaşmıştı. Deli dememi sonuna kadar hak ediyordu. Beni bu halimde bile güldürmeyi başarmıştı. Hayatımızda bazı insanlar iyi ki vardı gerçekten.
Ben de arkasından kasaya doğru ilerliyordum. İşini hızlıca halledip koluma girerek beni çıkışa yönlendirmişti.
"Şimdi seni çok güzel bir yere kaçırıyorum, Zeynep Duru. Hazır ol."
Ve Aslı'nın önderliğinde yollar önümüze serilmeye başladı. Normalde hiç susmazdı ya da müziği açardı ama bana izin vermiş olacak ki hiç ses yoktu arabada. O yola bakıyordu bense sadece etrafı izliyordum. Gidene kadar düşünceleri kendime yasaklamıştım.
![](https://img.wattpad.com/cover/83834505-288-k169238.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HADİ BENİ İNANDIR!
Teen FictionHayallerimizden özgürlüğü adına vazgeçmiş. Gezip göreceği onca yer varken hayatı erteleyemezmiş. Bize olan inancı hiç bitmemiş de bizi sadece ertelemiş. Yedi yıl sonra tek açıklaması bunlardı ve ben bir merak uğruna gidip dinlemiştim. Ben bir belki...