"ŞANS VARKEN..."

37 13 1
                                    

Mutlu uyanmak kadar güzel bir şey olamaz şu dünyada. İşlerim yolunda, sevdiğim herkes yanımda. Bu aralar hayattan daha fazlasını istemiyordum. Yatakta kendime gelirken bu düşüncelerle gülerek yeni güne kendimi motive ettim. Daha fazla miskinliğe de izin vermedim.

Ilık bir duş almak için doğruca banyoma yöneldim. 10-15 dakikalık su seansı ile hazırlandım. Saat de yavaş yavaş pasta teslimatına yaklaşıyordu. Giyinip, hazırlandım ve kafeme doğru yola çıktım.

"Elif, ben geliyorum şimdi, sizin işiniz bittiyse artık evlerinize gidebilirsiniz. Söz verdiğim gibi iki gün dinlenmeye ihtiyacımız var hepimizin."

Arabadayken Elif'e mesaj atınca her şey tamamlandı. Geriye sadece pastayı küçük bilim adamına iletmek kalmıştı sonra ben de biraz durabilirdim. Gerçi ekibim kadar yorgun değildim ama anlarsınız, koca mutfağı idare edecek kadar da dinç değildim. Belki evimde bir, iki yeni tarif denerdim. Annemlere gider hatta Aslı'yla alışveriş bile yapabilirdim. Delirmiş olabilir miydim? Muhtemelen evet.

Arabayı park etmeden hızlıca kapıyı açıp mutfağa yöneldim. Buraları boş görmek içimi burkmuştu ama sonra yersiz duygusallığımı göz ardı edip dolaptaki beni bekleyen pastaya gittim. Elif son düzeltmelerini yapıp, kutusunu bile hazırlamıştı. O kıza fazladan iki gün daha izin vermem gerekiyordu, biliyorum ama o burada olmazsa bir elim de olmaz demekti. Ama ufak bir jesti kesinlikle hak ediyordu.

Pastayı kutusuna koyarak tekrar yola koyuldum. Adres kağıdını da gözümün önüne yapıştırıp sakince varış noktama gittim. Arabadan inmemle doğum günü çocuğu yanımda bitti.

"Resimdeki gibi oldu, değil mi?" diye gözlerini kocaman açarak sordu. Ben de dizlerimin üzerinde eğilip onunla göz göze geldim. "Bugün senin günün olduğu için bir süpriz yapıp şu an görmene izin verebilirim. İster misin?" dememle kafasını sallayıp boynuma atlaması bir oldu.

"Oğlum, yavaş, düşüreceksin Zeynep Hanım'ı. Hoşgeldiniz. Nasılsınız?" Bu yakışıklının annesi -Sema Hanım- gelmese ben orada öylece durabilirdim halbuki.

Ayağa kalkıp onun ve eşinin elini sıkarak sabırsız gözlerle bana bakan bu erkeği daha fazla ekmemek adına arabanın arkasına geçerek yavaşça paketi açtım.

"Vay canına." diyerek elleriyle ağzını kapadı. "Beğendin mi? Resimdeki gibi mi?"

"Çok daha güzeli olmuş. Teşekkür ederim. Sence Melisa da sever mi pastamı?" O kadar tatlı bir çocuktu ki her tepkisini büyülenerek izliyordum. Melisa gerçekten şanslı bir kızdı.

Ben ona kafamı sallarken bahçeden müzik sesleri geldi ve o da artık arkadaşlarının yanına geri döndü. Ailesine pastasını teslim edip, küçük hediyemi de verip tatilime kendimi bıraktım. Tatil havasına girebilmek için de arabamda radyoyu açıp herhangi bir istasyonda durdum.

"Beni bu havalar mahvetti, demiş ya Orhan VELİ, ne dersiniz?  O havalar, bu havalar mıdır sizce? İnsan böyle yazı yaklaştıran bahar havalarında böyle bir havada aşık oldum dizelerini yazar mı? Selam olsun Orhan VELİ'ye Siz bunu bir düşünün az sonra yine beraber olacağız."

Hayır, tanıdık gelen radyodaki şarkı değildi, telefonumun melodisiydi. Yiğit arıyordu. Tesadüf denen şey gerçekten de var mıydı? 

"Alo?"

"Nasılsınız Zeynep Hanım?"

"İyiyim Yiğit Bey. Siz nasılsınız?"

"Bu sesi duyarak kötü olmam mümkün mü?"

Sizden sonra geçişteki hız eşittir Yiğit AKAR olmak.

HADİ BENİ İNANDIR!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin