Sekreteri odasında olduğunu söylemişti ama yoktu. Yaklaşık beş dakikadır yalnız başıma oturuyordum. Bugün gelmeyecekti belki de. Rahat adamdı gerçekten. Daha tam anlamıyla düzenli bir odası bile yoktu. Gerçi manzarası o kadar güzeldi ki; bomboş bir oda dahi olsa kimse umursamazdı.
Oturmaktan sıkılıp görsel şöleni izlemeye gittim. Bu şehir gerçekten insanı kendine kendisine hayran bırakıyordu. Nefes almayı bile özel kılıyordu sanki.
"Afedersin ama burası benim odam. Sapık falan olabilirsin. Nasıl girdin buraya?"
2 gün önce
"Ya kızlar, böyle bir deliye çattım ve başıma bela oldu. Ama sanırım bugün kurtuldum. Nihayet!"
Kafeden çıkıp eve gelince canımın sıkıntısı geçmemişti. Birileri ile konuşmalı ve haklı olduğumu duymalıydım. Bu düşünceyle hemen arkadaşlarımı çağırdım. Hem iş güç derken görüşmeyeli de bayağı olmuştu.
Onları yemeğe davet etmiştim. Önce mutfakta kafamı dağıtırdım, sonra onlarla da konuşunca hiçbir şeyim kalmazdı.
Ben yaşadıklarımı anlatıp bitirmiştim ama kızlar öylece bana bakııyorlardı.
"Zeynep, afedersin ama abartmıyor musun? Ne yapmış çocuk sanki? Arkadaşça bir yardım. Senin de öküzlüğün tutuyor bazen yani."
"İşime burnunu soktu. Her dakika da odamda bitiyor. Ya sapık olsaydı? Ya da seri katil?"
Duygu inanmayan gözlerle bana bakıyordu. "Geldi yine bizim paranoyak. Reklamcıyım demişti, değil mi? İki dakika araştırsaydın da görseydin sapık mı, yoksa iş adamı mı?"
Sanki benim değil, Yiğit'in arkadaşları. Beni tanımasalar tamam ama işimde ne kadar titiz olduğumu biliyorlardı.
"Aslı sen söyle. Sen beni bu ikisinden daha iyi tanıyorsun. Haksız mıyım?"
Biz liseden beri hep dört kişiydik. Üniversitede başka yerlere gitmek zorunda kalsak sonunda kürkçü dükkanı misali aynı yere dönmüştük. Aslı'nın Duygu ve Nazlı'dan farkı ise kan bağımızın olmasıydı. Birazcık kuzen oluyorduk da kendisiyle.
"Canım üzgünüm ama kızlar haklı. Hem sen kendini haklı görüyorsun, neden bu kadar kafaya taktın ki? Zaten kovmuşsun da adamı. Bitmiş, gitmiş. Şimdi senin konunu kapatıp dikkatleri üstüme çekiyorum. Yeni biriyle tanıştım!"
Ve koyu bir sohbet başlamıştı bile. Gerçi Aslı haklıydı, kovmuştum yani. Bir daha gelmezdi nasılsa. Murat Bey'den de ilk fırsatta özür dilerdim ve konu kapanırdı. Artık güzel bir kızlar gecesi yapabilirdik.
---
Uykuyu sevmeyen tek insan bendim herhalde. Gece kızlarla geç yatmıştık tabii ama ben standart saatimde kalkmıştım yine. Giyinip hazırlanmıştım ama kimse kalkmıyordu.
"Bakın, kapıyı üstünüze kilitlerim. Kalksanıza be artık!"
Kenardan kafama bir yastık yememle sendelemem bir olmuştu. Bu susmam gerektiğini anlatıyordu. Ama son kozumu oynamamıştım.
Zayıf noktalar...
"Aa, yüzde elli indirim mi? Şahane elbiseler var yalnız. Hemen..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HADİ BENİ İNANDIR!
Ficção AdolescenteHayallerimizden özgürlüğü adına vazgeçmiş. Gezip göreceği onca yer varken hayatı erteleyemezmiş. Bize olan inancı hiç bitmemiş de bizi sadece ertelemiş. Yedi yıl sonra tek açıklaması bunlardı ve ben bir merak uğruna gidip dinlemiştim. Ben bir belki...