"Menü konusunda anlaştığımıza göre pastayı nasıl istersiniz, bunu bir konuşalım. Ne dersiniz?"
"Bizimkisi tam bir Barbie hastası. Kıyafeti ona uygun olacak. Pasta da öyle olabilir."
"O zaman kocaman bir Barbie pastamız olacak." dedim gülümseyerek ve onay ister bakışlarımı ona çevirdim.
Kafasını salladı ve "Kızım buna çok sevinecek. O zaman bir hafta sonra görüşürüz Zeynep Hanım." diyerek elini uzattı. Elini sıkarken sıcacık gülümsemesine de karşılık vermeyi ihmal etmedim.
Tempolu başlayan günün bu saatinde, odamda, artık yalnızdım. Şahane ekibim mutfakta itina ile çalışıyorlardı
Bugün hava güneşliydi ve ben kendimi en az evim kadar ait hissettiğim yerdeydim, kafemdeydim.
Burası benim çocukluk hayalimdi. Peşinden ısrarla koştuğum mutfak hayalim...
Annemin yemek yaparken mutlu hali hep benim ışığım olmuştu bu yolda. Şimdi ise o mutluluk hali bende devamlı bir durum oldu. Büyük ustamın elinde çok iyi yoğurulmuştum ama yine de kafe açmak için elimde bir diploma olması şarttı. Bu yüzden tüm çabalarımla Gastronomi ve Mutfak Sanatları okudum.
Mükemmel geçen bir üniversite hayatım vardı; zira istediği bölümü okuyan herkes gibi benim için okula gitmek eğlenceli idi. Çoğu kez hocalarımı sorularımla yıldırsam da, ki bir hocam en sonunda beni dersten bırakmakla bile tehdit etmişti, dört yılımı dolu dolu geçirmiş, mutfakta iyi olduğumu belgelerle kanıtlamıştım. Geriye sadece özgürce çalışabileceğim ve benim gibi tutkulu bir mutfak ekibine ihtiyacım vardı ve şu an hepsine sahiptim.
İstediğim her şey tabii ki gökten bir anda inmemişti. Mezun olduğum andan beri bir kafe sahibi olmak istediğimi ailem dahil çevremdeki herkes biliyordu ancak bunun için ciddi bir bütçe gerekiyordu. Ama ben planlarımı uzun yıllardır yaptığım için üniversite döneminde yabancı dil kurslarına gittim. Hocalarımın da desteği ile İtalya'da çok ünlü bir şefin yanında işe başlamıştım.
Her şeyi ile dolu dolu bir yıldı. Yeri geldi yapamayacağımı söyleyerek buzluğa girip ağladım, yeri geldi tüm mutfak tarafından alkışlandım, çokça ailemi özledim ama hepsi hayallerim için altın değerinde adımlardı ve ben bunun bilincinde kendimi devam etmek için zorlamıştım.
Bir yılın sonunda şefimden onayı alarak ülkeme geri döndüm. Birikmiş kazancım ve ailemin de desteği ile minicik bir kafe açtım.
Her şeye rağmen kendimi tam olarak buraya ait hissedemiyordum. Ben daha çok kişiyi ağırlamak, geniş bir mutfak, birçok kişi ile çalışmak istiyordum. Bunları elde etmek için daha büyük bir yere ihtiyacım vardı. Bu yüzden kapının önüne dahi masa sandalye atmıştım. Eh, iki kişilik müşteri bile bir gelirdi sonuçta.
Ve sonunda geçen sene durumum bir tık daha iyileşince buraya taşındım. Hayallerimin kafesine..
Şimdi bu odaya baktığımda tüm yaşadıklarım bir anda gözümün önünden geçti. Her şeyi adım adım gerçekleştirmiştim.
Gözüm masanın üzerindeki not kağıdına takıldı. Küçük kızımızın pasta notlarını da unutmadan not kağıdıma yazıp panoya astım. Diğer pastalarımı unutmamak için panoya hızla bir göz gezdirdim.
Evet, üç gün sonraya da bir süper kahramanımızın doğum günü vardı. Ona da son model bir spor araba yapacağımız konusunda anlaşmıştık. Hatta süper kahramanımız bizzat kendi gelip isteklerini sıralamıştı.
Çocukların gerçekten sınırsız hayal güçleri vardı. İsteklerini bir duysanız... Keşke pastalarını tamamen hayal ettikleri gibi yapabilsem ancak uçan pastaların yapımının imkansız olduğuna kalıbımı basabilirdim.
![](https://img.wattpad.com/cover/83834505-288-k169238.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HADİ BENİ İNANDIR!
Fiksi RemajaHayallerimizden özgürlüğü adına vazgeçmiş. Gezip göreceği onca yer varken hayatı erteleyemezmiş. Bize olan inancı hiç bitmemiş de bizi sadece ertelemiş. Yedi yıl sonra tek açıklaması bunlardı ve ben bir merak uğruna gidip dinlemiştim. Ben bir belki...