"ÇÜNKÜ GÖZLERİN..."

84 19 1
                                    

"Somurtmak sana hiç yakışmıyor gerçekten. Hayır, zorla da değil, gayet isteyerek, kendin geldin. Değil mi? "

Resmen dalga geçiyordu benimle. Ukala herif. Yola çıkalı on dakika bile olmamıştı ama şimdiden pişmandım. Kibarlık olsun diye yüzyüze konuşmak istemiştim. Mesaj bile çoktu bu adama.

"Artık gülmeyi kesecek misin?"

Yüzündeki gülümseme sabitti resmen. Asansörde bile aynı yüz. Keyif alıyordu bu durumdan. Ama kararlıydım. Yemekte uyuzca davranıp sade bir özür dileyecektim ve kalkıp evime gidecektim. Zaten üstümde bir kırgınlık vardı. Kesin hasta olacaktım. Canım arkadaşlarım sayesinde tabii. Durmadan hapşırmam da düşüncelerimi destekliyordu.

"Çok yaşa, Zeynep ama hava 36 derece. Nasıl hasta olursun? Bir şeye alerjin falan mı var yoksa?"

"Yaklaşık olarak 25 yaşında, senin boyunda, senin karakterinde, habire gülümseyen adamlara karşı. Evet. Daha fazla sana maruz kalırsam bu gencecik yaşımda sinir hastası olacağım." diyerek bakışlarımı ona çevirdim.

Hayır, espri yapsam bu kadar gülemezdi ama üstüne bu hapşırma iyice sinirlendiriyordu beni.

"Tamam, tamam az kaldı. 5 dakika içinde restoranda oluruz.  E, orda da 2 saat kalsak falan derken kaba hesap bu gece alerjin geçecek. Dayanabilirsin, değil mi?" diyerek göz kırpıp yola dönmüştü.

O kadar bile olmayacak beyefendi! Ayrıca bu yolu bilmiyordum. Benim kafeme gitmiyor muyduk?

"Nereye gidiyoruz biz?" dememle kafasını çevirip bana baktı ve böylece durdu. Ancak trafikteydik. Bu hareketi ne kadar mantıklıydı ki?

"Yola bakar mısın lütfen? Nereye gidiyorsak gidelim ama sağ salim gidelim."

Nihayet durumu fark edip kontrolü sağladı. Bazen öyle tepkiler veriyordu ki ne dediğimi düşünmeme sebep oluyordu.

İçten içe böyle zamanlarda korkuyordum bile. Aniden gözlerini gözlerime dikiyor ve öylece kalıyordu. Ona seslenmeden de durumun farkında gibi gözükmüyordu. Bunun sebebini anlamıyordum ama sormaya da niyetim yoktu.

Şuan gayet sakindim ve amacım belliydi. Sinirlendiğim için üzerine gittiğim bir adam vardı ve yemek yerken ondan özür dileyecektim ki eski hayatıma dönebileyim. Çünkü bu adamda her ne varsa karşıma çıktığından beri işlerim hep sarpa sarıyordu. Ve ben, Zeynep Duru çalkantılı yollara sarpan hayatımı düzeltecektim.

Yiğit geldiğimizi söyleyince düşüncelerime ara verip nerede olduğumuza baktım. Şık bir yere benziyordu. Son derece de güzel bir manzarası vardı. Zira denizi gören her yer benim için nefes kesiciydi.

Arabadan inip Yiğit'i beklemeye başladım. Arabası ne kadar kıymetliydi bilmiyorum ama valeyle beş dakikadır konuşuyordu. Alt tarafı bir araba yahu.

Sıkıntıdan kendi kendime şarkı mırıldandığım sırada önümde beliriverdi. "Beklettim, biliyorum. Kusura bakma,hadi içeri girelim." dedi ve restorana girdi.

Ben arkasında kalakaldım. Kibarlıktan nasibini almayan bir adet Yiğit ve ayrıntılara düşkün bir adet Zeynep akşam yemeğinde. Daha iyi bir sahne olamazdı kesinlikle. 

Yine arkasından yürümek bana düşmüştü. Yanına vardığım Yiğit girişteki kişi ile konuşuyordu. Muhtemelen bir yer ayarlamaya çalışıyordu. Çünkü ağzına kadar dolu diyebileceğimiz bir kalabalık vardı içerde.

"Buyrun ben masanıza kadar eşlik edeyim." diyerek garson gideceğimiz tarafa doğru beni yönlendirdi. Arkamızdan da Yiğit'in ayak sesleri geliyordu.

HADİ BENİ İNANDIR!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin