"KAHVE HATRI"

34 16 0
                                    

"Zeynep Hanım, biz yapsaydık?"

"Hayır, hayır ben yapacağım."

Arkamdan Ali de muftağa girmişti. "Yiğit Bey için yapılıyor o kahve. Bırakın, Zeynep Hanım yapsın. Özel istek geldi de."

Hem kocaman sırıtıyor hem de imalı bakışlarını bana yolluyordu Ali. Onun sözlerinden sonra tüm ekip işini gücünü bırakıp bana bakmaya başlamıştı. "Arkadaşlar bakın, Yiğit benim arkadaşım tıpkı siz gibi. Nasıl ki sizi kırmıyorum, o da benim yapmamı istedi. Bu kadar."

Bir yandan köpüklü güzel bir kahve için çabalıyordum, öteki yandan elimden geldiğince açıklama yapmaya çalışıyordum ama nafileydi. Bir türlü inandıramıyordum hiçbirini. En sonunda sadece kahveye odaklanarak onlarla uğraşmayı bıraktım. Nihayet onlarda pes edip işlerine dönmüştü.

Kahve yaparken bir yandan da beyefendinin sözleri aklıma düşmüştü. Hah! Orta şekerli içerimmiş bir de. İçine şeker yerine fare zehri katacak kadar gıcık olmuştum ama bir kere kalkışmıştım bu işe. Bu kahveyi yapıp Yiğit'e götürecektim tabi ama karşılık olarak da soruma cevap istiyordum.

Yavaş yavaş üstündeki köpükleri bardaklara paylaştırarak kahveyi pişirmiştim. Elif her daim destekçim olarak bardaklara suyu doldurup getirmişti. Ona gülümseyerek her şeyi uygun bir tepsiye koyarak mutfaktan çıktım. Kimseye bakmamıştım ama hepsinin gülerek beni izlediğini adım gibi biliyordum.

Ağır adımlarla Yiğit'in beklediği masaya doğru ilerliyordum. Bakışları benim üzerimdeydi. Onun bekleyişi sürsün diye daha da ağırdan alabilirdim ama arkamdan bakan gözleri haklı çıkarmak istemedim. Masaya ulaşınca da kahvesini suyunu ikram edip yerime oturdum.

Gözlerini gözlerimden ayırmıyordu. Meydan okuyan hali belli oluyordu ama bende kaçmıyordum bundan. Bakışlarımızı ayırmadan kahvesinden yudumunu aldı ve gülümsedi.

"Bu tadın damağımdan hiç geçmemesi için ne yapabilirim, Zeynep Duru?"

"Benimle iyi geçinmeni öneririm, Yiğit Akar. Yaşadığın tüm zaman boyunca."

Tek kaşı havalanırken eli yeniden yanağındaki yaraya gitti. "Merak duygunun bu kadar ağır basacağını hiç düşünmemiştim. Ya da beni bu denli çok merak ettiğini."

Asla değişmiyordu. Asla. "Ben istediğini yaptım ,sonuçta misafirimsin. Şimdi sıra sende."

"Anaokulundaydım. Sınıfın en güzel kızından hoşlanıyordum, Nil. Yılbaşı günü öğretmenimiz eğlenmek için bize müzik açıyordu, biz de dans ediyorduk. Aklımda duygusal bir şarkı çıktığı zaman onu dansa kaldırmak vardı ama en yakın arkadaşım benden hızlı davranmıştı. Onların dans edişini bir köşede öylece izledim ve onlara haberleri yokken küstüm. Çıkışta da gidip arkadaşımı dövdüm."

"Tabii ilk başta ne olduğunu anlamadı ama sonra o da karşılık verdi. Çocukluk tabii, ne kadar ciddi bir kavga olabilir ki? Mete bana oranla daha kilolu bir çocuktu. Beni ittirmesiyle yere düştüm. İşte, tam burası, o zaman oldu. Yanağım betonda süründü. Geçmedi ama geçsin de istememiştim. Sakallarımdan çok belli olmaz aslında ama fark etmen beni anlamadığım bir şekilde mutlu etti."

Konuşurken bana bakan gözleri o kadar dikkatliceydi ki hem bakışlarımı başka yöne çevirmek istiyordum hem de bir türlü ona bakmaktan vazgeçemiyordum.

"Peki buradan ne kadar çapkın olduğunu mu anlamalıyım?"

"Devamını sorup ne olduğunu öğrenmelisin belki de?" Ben devamını anlatmasını bekliyordum ama bir türlü devam etmiyordu. İlla sormamı istiyordu anlaşılan.

HADİ BENİ İNANDIR!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin