Yeniden geldiği beyaz cehennemde korku kalbini paramparça etmek üzereydi. Ona göre değildi bu işler. Belki de yapması gereken evlenip, iki tane de çocuk yapıp kocasını beklemekti. En azından heyecansız bir hayatı olurdu. Bu fikri hızla savuşturdu. Zaten ondan beklenen bu değil miydi? Yapmayacaktı! Başarılı bir kadın olacaktı. Herkese bir asalak olmadığını gösterecekti. Bunu kendisi için yapmak zorundaydı.
Korumaların evin kapısını açması ile içeri girdi. Direk Gönül ile karşılaşınca hafifçe gülümsedi. Kadında ona gülümsemişti.
"Hoş geldin kızım. Gel sana odanı göstereyim. Hem de kıyafetlerini değiştirirsin."
Başını sallayarak Gönül'ü takip etmeye başlamıştı ki onun merdivenlerden yukarıya doğru çıktığını gördü. Şaşırmış bir halde "Hizmetlilerin odası alt katta olmaz mı?" diye mırıldandı. Bunu duyan Gönül ise onun koluna girerken kahkaha atı.
"Evet, ama sen sadece Aslan Bey'e hizmet edeceksin. Bu yüzden odan hemen onun odasının olduğu katta."
"Ama... İlan da böyle bir şey yazmıyordu."
"Aslan Bey böyle istedi kızım. Hem ne fark edecek ki senin bu işe ihtiyacın yok mu?"
Gönül'ün soru dolu gözleriyle hafifçe gülümsemek zorunda kaldı. Bütün her şeyi mahvedecekti birazdan. Salaktı. Salak. Ne fark edecekti ki? Her türlü o adama hizmet edecekti zaten. Hem belki de böylesi daha iyiydi. Böylece daha kısa sürede onun hakkında her şeyi öğrenip bu evden kurtulabilirdi. "Haklısın," diye mırıldanıp kadınla yürümeye devam etti.
Merdivenlerin girişinde ki bir odanın önünde durduklarında "Burası kızım... Giyeceğin üniforma yatağının üzerinde... Aslan Bey özellikle onu giymeni istedi ve daha sonra da yanına gideceksin. Kızdırma olur mu yavrum?" dedikten sonra gülümseyerek yanından uzaklaşmıştı.
Duygu sinirlense de belli etmemeye çalışarak odasına ilk adımını attı. Odanın ortasında tek kişilik bir yatak vardı. Dolap ve makyaj masası ise fazlasıyla şık duruyordu. Odanın içinde ki banyoyu gördüğünde ise ağlamak üzereydi. Kendi evinden bile aşırı lükstü bu oda. Hayallerinde bile göremeyeceği bir odaydı burası. Fakat kafasına takılıp duran soruyu bir türlü cevaplandıramıyordu. Evin hizmetine alınan biri için bu oda lüks değil miydi? Sonra umursamazca omuz silkti. Lüksse lükstü. Birkaç günde o lüksün tadına baksın ne olacak ki? Üstelik zenginlerin hizmetlileri de böyle lüks yaşıyor olabilirdi. Her zaman o filmlerde ki gibi kötü muamele görecek değillerdi ya.
Valizini bir kenara bırakarak yatağın üstüne bırakılmış kıyafetlere göz gezdirdi. Beyaz gömlek, siyah etek... İşte bu tam hizmetlilerin giydiğindendi. Kapıyı kapatarak üzerini değiştirdi. Aynada ki yansımasına baktığında gözleri fazlasıyla irileşmişti. Beyaz gömlek göğüslerini sımsıkı sararken, siyah etek basenlerine hey ben buradayım deme hakkı veriyordu. Kısacası tüm serveti ayan beyan ortada salınıyordu. Sanki biri görecekmiş gibi göğüslerini kapattı. İşte bir inek gibi yemenin sonu buydu. Yemeyi bırakmalıydı ama o yemeyi bıraksa yemek onu bırakmıyordu ki. Hem ne demişler yemeğin salçalısı kadının kalçalısı... Onunla alakalı bir durum değildi yani. Tamamen bu kıyafetlerin darlığı ile alakalıydı.
Şimdi üzerini değiştirse Aslan denilen o mafya babasını sinirlendirecekti. Değiştirmese bütün milli servetini önüne serecekti. Ne yapacaktı? Yapacak bir şey yoktu. Gidecekti. Gidip kıyafetin ona ne kadar dar olduğunu gösterecekti ve bir beden büyüğünü isteyecekti. Zira bu kıyafetlerini içinde kaldıkça her saniye nefes alması biraz daha zorlaşıyordu. Hadi kızım yapacaksın bu işi! Herkese göstereceksin Duygu'nun kim olduğunu! Kendine verdiği gazlar eşliğinden odasından çıktığında doğruca Aslan'ın çalışma odasına doğru gitti. Kapıya vuracakken tüm cesareti bir anda kaybolmuştu. Yapmak zorundaydı. Kendine bunu birkaç kez daha hatırlattıktan sonra kapıya vurdu ve içeri girdi. Kendini en kötüsüne hazırlamıştı fakat boş bir odaya kesinlikle hazırlamıştı. Eli yüreğinde öylece odaya baktı. Bu adam burada değilse yatak odasındaydı büyük ihtimal ve kahretsin ki Duygu hangi odanın yatak odası olduğunu bilmiyordu.
Çalışma odasından çıktığında koridorda ki kapalı üç kapıya baktı. Bunlardan biriydi fakat hangisi olduğunu bilmiyordu. Bir tanesine yaklaştığında hafifçe kapıyı çaldı fakat ses gelmeyince içeriye girdi ama bu odada boştu. İçinde bir yatak vardı ama burası Aslan'ın odası olamayacak kadar renkliydi. O an düşündü onun odası nasıl olmalıydı? Siyah. Dudaklarından firar eden bu kelime ile hızla ağzını kapattı. Daha tanıyalı bir gün bile olmayan bir adamın odası hakkında düşünecek değildi.
Tam karşısında duran diğer odaya ilerledi. Yine hafifçe kapıyı çaldı ama hiçbir ses gelmedi. İçeri girdiğinde ise burasının onun odası olduğuna emin oldu. Siyah perdeler, siyah yatak... Kısacası odada ki her şey siyahtı.
Odanın ortasına doğru ilerlerken meraklı bakışlarını etraftan çekinemiyordu ki bir anda arkasında ki kapının kapanması ile hızla arkasını döndü ve gördükleri karşısında kalbi ağzında atmaya başlamıştı. Aslan belini saran bir havluyla karşısındaydı. Gözlerini adamın çıplak üzerinden bir türlü çekemezken bu büyülü anı göğüslerini zapt etmekten yorulmuş gömlek düğmesinin yerinden fırlaması bozdu. Yüzü kıpkırmızı olurken karşısında ki adamın kahkahaları kulaklarına doldu. Öfkesi tüm bedenini esir almışken her şeyin canı cehenneme diyip hırsla odanın kapısına yönelmişti ki kolundan tutulup duvara yaslanması ile heyecan ve öfke dolu gözlerini adamın siyah gözlerine çevirdi.
Aslan'ın bakışlarının düğmesi kopan gömlekten görünen göğüslerine kaydığını görünce hafifçe debelendi fakat o an adamın öfkeli gözleri tekrar onu bulmuştu.
"Neden uzun gömlek giydiğine şaşmamalı! Kilolarını göstermemek için iyi fikir."
Kaşları çatılmıştı. Tamam, zayıf değildi ama öyle aşırı bir kilosu da yoktu. O kendisinden fazlasıyla memnundu.
"Ben kilomdan memnunum! Bir büyük bedenini giyersem bir sorun olmaz."
"Şu ana kadar hizmetimde çalışan tüm kadınlar bu beden forma giydiler."
Ne yapabilirim diye sormak istese de sadece susmakla kaldı. Bir an önce buradan uzaklaşması gerekti. Adamın saçlarından akan birkaç damla kendi göğüs oluğundan kayarken istemsizce iç çekti ve o an adamın bakışlarının da oraya kaydığını gördü. Bedenine garip bir titreme musallat olurken onun yapabildiği tek şey öylece beklemekti.
Sonra hiç beklemediği bir şey oldu. Aslan başını eğerek göğüslerinin tam ortasına tüy hafifliğinden bir öpücük bıraktı. Dizleri titremeye başlamıştı. İlk defa bir erkekle bu kadar yakındı. Ve ilk defa bir erkek ona dudakları ile temas ediyordu. Ve kahretsin ki bu erkek hayallerinde ki Mert değil bir mafya babası olan Aslan idi.
"Siz..." demişti ki Aslan başını kaldırdı ve kıza hafifçe göz kırptı.
"Sana forma bulmakla uğraşamayacağım. Kendi kıyafetlerinden giyin. Bu kiloyu saklamak için ancak onlar yeterli olur sanırım. Şimdi çık ve bana bir kahve getir."
Duygu öfke, heyecan ve nefretle adamın gözlerinin içine baktıktan sonra hızla yaslandığı duvardan ayrıldı ve kapıya doğru ilerlerken artık emindi. Bu adamı kesinlikle rezil edecekti. Sadece gazete için değil az önce kendisine ettiği hakaretler için onun hayatını darmaduman edecekti ve bir gün bile bundan pişmanlık duymayacağına şimdiden emindi!
-
İyi günler arkadaşlarrr :D Nasıl buldunuz bölümü? :D Bol bol yorum bekliyorum :D Ne kadar çok yorum o kadar hızlı bölüm :p :D
İnstagram hesabım : dilekyelomi takibi unutmayalım :)
Seviliyorsunuz ♥
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ateş Böceği
Humor"Biliyorsun," dedi genç kız gözleri korkudan yuvalarından fırlarken. Adamın yüzünde tehlikeli bir gülümseme oluşmuştu. Bu gülümseme ile genç kız cevabını almıştı. Dağınık saçlarını yüzünden çekerek siyahlar içinde ki adama korkuyla bakmaya devam ett...