Hissettiği tek şey şaşkınlıktı belki birazda kızgınlık ama daha fazlası yoktu. Tüm bedeni titrerken, kendini güçlü tutmaya çalışmakta her saniye biraz daha zorlanıyordu. Kafası fazlasıyla karışmış, ruhen çökmüş bir haldeydi. Göğsü kesik kesik aldığı nefesler yüzünden düzensizce inip kalkarken bir yerlere tutunma ihtiyacı hissetti. Birkaç adım gerilemişti ki sırtında duvarın soğukluğunu hissetti. Tutunacak bir dal bulmanın mutluluğu ile sırtını duvara yasladı iyice.
"İyi misin?"
Mert'in bu sorusu karşısında gülmek ve ağlamak arasında kalmış bir ifadeyle bakarak "Neden bunu yaptın?" diye sordu. Neden bunu yapmıştı ki? Dakikalardır beynini kemirip duran soru buydu.
Mert bir elini saçlarının arasından geçirirken sıkılgan bir tavırla "Bilmiyorum," dedi.
Duygu'nun yüzünde acı bir gülümseme belirmişti. Kimse onun ne düşündüğünü ya da ne hissedeceğini umursamıyordu. Sadece kendi istekleri ve duyguları vardı. Aslan, Mert ikisi de... Hiçbir zaman onun ne hissettiğini umursamadan sadece kendi istekleri doğrultusunda davranmışlardı.
"Duygu..." diyen Mert ile düşüncelerinden sıyrıldı ve o an yanağından dudağına doğru akan gözyaşını fark etti. Hızlı bir şekilde gözyaşını elinin tersiyle silerken "Git buran," diye fısıldadı. Sesi o kadar kısık çıkmıştı ki... Kendi bile zar zor duyabilmişti.
"Kötü görünüyorsun."
İşte bu cümle bardağı taşıran son damla olmuştu. "Sen beni ne zaman iyi gördün ki?" diye tüm hıncıyla bağırdı. Kendinde ayakta durabilecek gücü bulamayınca dizlerinin üzerine çöktü. Gözyaşları yüzünü istila ederken "Ne zaman iyi olabildim ki ben?" diye kendi kendine fısıldadı. Başının dizlerinin üzerine koyarken ne kadar yorgun olduğunu bir kez daha anladı. Çok yorulmuştu. Hayattan, insanlardan en çokta kendisinden yorulmuştu. Kendini toparlamak için birkaç dakika daha tanıdı kendisine. Geçen dakikalar sürecinde biraz daha rahatlayınca başını kaldırarak kendisine endişeli gözlerle bakan Mert'e çevirdi bakışlarını.
"O adamın tüm kirlilerini ortaya dökeceğim."
"Aslan ile ilgili haberle senin ilgilenmeni istemiyorum."
Mert'in sözleri karşısında iyiden sinirleri bozuldu ve alay dolu bir kahkaha firar etti dudaklarından. "Beni en tehlikeli olaylara atıp, adamın gerekirse yatağına girmemi söyleyip sonrasında da bu haberle ilgilenmemi istemediğini söylüyorsun. Dalga mı geçiyorsun benimle?"
"Bak," demişti ki Duygu konuşmasına izin vermedi.
"O adamın her türlü kötülüklerini ortaya ben dökeceğim ve bu haberden de asla geri çekilmeyeceğim."
"Yersiz ve gereksiz bir inat..."
"Benim sorunum."
"Rahatsız oluyorum o adamla ilgili araştırmalar yapacak olmandan."
"Birkaç gün önce söylediklerini düşününce bu sözlerin pek inandırıcı gelmiyor."
"Duygu daha önce söylediklerim hoş şeyler değildi. Özür dilerim... Lütfen bu haberden çekil."
"Hayır, şimdi lütfen evimi terk et."
Mert'in öfkesi gerilen yüz hatlarından belli olsa da bir şey söylemeden evden çıkıp gitti. O an Duygu rahat bir nefes alabildi. Sanki kaç dakikadır birisi boğazına baskı yapıyormuş da şimdi bu baskıdan kurtulmuş gibiydi.
Gözyaşlarını silerken bir daha kimse için gözyaşı dökmemek adına kendisine söz verdi. Bu sözü ne kadar tutabilecekti bilmiyordu ama tutmak için elinden geleni yapacaktı. Artık eski Duygu olmayacaktı bunu herkese gösterecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ateş Böceği
Humor"Biliyorsun," dedi genç kız gözleri korkudan yuvalarından fırlarken. Adamın yüzünde tehlikeli bir gülümseme oluşmuştu. Bu gülümseme ile genç kız cevabını almıştı. Dağınık saçlarını yüzünden çekerek siyahlar içinde ki adama korkuyla bakmaya devam ett...