Yaklaşık bir saat süren kıyafet toparlama işi Aslan'ı fena halde gerse de sabırlı olmaya çalıştı. Ters bir şey söyleyip yeniden en başa dönmeye niyeti yoktu. Hazır ikna olmuşken onu bir an önce bu evden çıkarıp kendi evine götürmek istiyordu. İçindeki bu amansız isteği bir türlü adlandıramıyordu. Duygu'nun üzerindeki hâkimiyeti canını sıksa da bunun için elinden gelen pek bir şey olduğu söylenemezdi.
Onun elinde valizle odadan çıkması ile hemen yanına giderek valizi eline aldı. Diğer eliyle de onun elini sararken, şaşkınlığının farkındaydı ama bu onu şimdilik geçiştirerek hızla onu evden çıkardı. Kararından vazgeçmesinden korkuyordu. Fark ettiği bu gerçek içinde bir yerlerin acımasına neden oldu. Uzun zaman olmuştu bir şeyleri kaybetmekten korkmayalı. Hem de çok uzun bir zaman.
Apartmandan çıktıklarında Demir'in arabada beklediğini gördü. Demir onları görür görmez hemen arabadan inmiş ve Aslan'ın elindeki valizi alarak bagaja koymuştu. Aslan ise arka kapıyı açarak Duygu'nun binmesini sağladıktan sonra kendisi de yanına oturdu. Demir'in sürücü kısmına geçmesi ile arabayı çalıştırmıştı.
Yol boyunca ikisi de konuşmadı. Yeterince konuşmuşlardı. Aslan, Duygu'yu ikna edene kadar ömründen belirli bir süreci heba etmişti. Şimdi biraz bu anın tadını çıkarmak istiyordu. Yeniden eskisi gibi yanında olacaktı bu küçük cadı. Yeniden ona dünyayı dar edebilecekti.
Araba evin büyük demir kapılarından içeri girerken, Duygu'nun gerildiğini görebiliyordu. Sonuçta onu bir mafya babası hatta katil sanıyordu ve bu sandıklarına rağmen hala yanında durabilmesi de bir güçtü.
Arabadan indiklerinde Demir'in bagajdan çıkardığı valizi eline alarak açılan kapıdan içeri girdiler. Merdivenleri çıktıktan sonra Duygu'nun kaldığı odanın önünde durduklarında valizi bıraktı ve "Valizini odana koyduktan sonra yanıma gel," dedi. Onun hiçbir cevap vermeden sürüklediği valizle içeri girmesi karşısında kaşları çatılsa da kendisini sakin olmaya zorlayarak içeriye girdi.
Odasına girdiğinde üzerindeki ceketten hızla kurtuldu. Gömleğini de neredeyse göğsüne kadar açınca biraz olsun rahat bir nefes alabilmişti.
Kendine ve bu gece yaptıklarına hala inanamıyordu. Aklı bir türlü yaptıklarını kabullenemiyordu. Hayatı boyunca bir kez olsun kalbinin sözünü dinlemeyen bir adamken, şimdi kalbini dinleyeceği tutmuştu. Üstelik Duygu onu kandırmış bir yalancıydı. Bunu zihninin bir köşesine kazıması gerekti. Aksi takdir de hiç istemeyeceği şeyler olacaktı. Oyunlarını ve evine girme amacını unutmamalıydı. Bugün gitmesi bile oyunun bir parçası olabilirdi. Bunu her ne kadar kabullenmek istemese de gerçeklerle ne kadar erken yüzleşirse o kadar az yara alırdı.
Açık olan odasından içeri asık suratlı kadının girmesi ile düşüncelerini ve az önce yüzleşmesi gerektiğini düşünceler bir anda tüm gerçekliğini kaybetmişti. Sadece karşısında ki kadın vardı. Şu an için her şey bir bulut olup uçup gitmişti.
"Yanıma gel," diye açıkça emretti. Duygu'nun bu emri karşısında yüzünün daha da asıldığını görünce, dudakları alayla kıvrıldı. İntikam sırası ondaydı. Son birkaç saattir yaşadığı heyecan ve korkunun tarifi yoktu. Şimdi bunların acısını çıkarmadan öylece duracak değildi.
Duygu sarsak adımlarla aralarında belli bir mesafe bırakarak durdu. Bunun karşısında sert çehresindeki gülümseme daha fazla yayıldı. Onun bu kendini koruma şekline gülümsemeden duramadı. Arsız bir şekilde onu süzerken "Aramızda bıraktığın mesafenin, beni senden uzaklaştırabileceğini mi sanıyorsun?" diye hiç çekinmeden sordu. Onun kızardığını görebiliyordu. Bu kızarıklığı içinde bir yerleri okşuyor, ruhunun ona doğru akmasına neden oluyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ateş Böceği
Humor"Biliyorsun," dedi genç kız gözleri korkudan yuvalarından fırlarken. Adamın yüzünde tehlikeli bir gülümseme oluşmuştu. Bu gülümseme ile genç kız cevabını almıştı. Dağınık saçlarını yüzünden çekerek siyahlar içinde ki adama korkuyla bakmaya devam ett...