♧ Bölüm - 26 ♧

26.7K 1.8K 124
                                    

Mutluluk, heyecan, stres ve nedensiz bir sıkıntı içerisinde boğuşup duruyordu kalbi. Fakat yüzünde olabildiğince bu duygu karmaşasını belli etmemeye çalışan bir gülümseme vardı. Aslında gülümserken zorlanmıyordu. Mutluydu çünkü. Bakışlarını hemen yanında araba süren sevdiği adama çevirdiğinde bu mutluluğu daha fazla katlanamıyordu. Her şey tozpembe bir rüya gibiydi ve Duygu deli gibi korkuyordu bu rüyadan uyandırılacağı için. Çok fazla korkuyordu. Hayatında şu yaşına kadar hiçbir mutluluğunu tam anlamıyla yaşayamamıştı. Her zaman azla yetinmesi gerektiği söylenmişti. Ailesinden yana az bir sevgi, iş yerinde az bir saygınlık... Kısacası aza kanat etmek zorundaydı. Ta i Aslan hayatına girene kadar. Aslan hayatına girdi gireli hiçbir şey onun için az olmamıştı. Hayatında hiç olmadığı kadar mutlu, hiç olmadığı kadar değerli hissetmişti kendini. Ve en önemlisi de hiçbir zaman bu kadar çok sevilmemişti.

Hava içindeki sıkıntıyı anlamış gibi adeta bulutluydu. Bir iki saate varacaklardı ve Duygu aslında hiç gitmek istemediğini fark etti. Anne ve babasına karşı kötü bir evlat olmak istemiyordu ama onların onu bir evlat olarak gördüklerini ise hiç sanmıyordu. Doğrusu şaşkındı da. Ona değer verip evleneceği adamla birlikte gelmesini istemelerini hiç beklemiyordu.

"İyi misin?"

Aslan'ın sorusu ile bakışlarını ona çevirdi. Üzerinde lacivert bir gömlek, altında ise rahat bir kot vardı. Yüz ifadesi ise fazlasıyla rahattı.

"İyiyim."

"Sakin ol..." diyen Aslan kısa bir an gözlerin yoldan ayırarak ona göz kırpmıştı. Mutlulukla gülümsedi Duygu. Onun desteğine ihtiyacı vardı.

Sakin olmak istiyordu. Sakin olmaya fazlasıyla ihtiyacı vardı. Ama anne ve babasıyla Aslan'ın tanışacağını her düşündüğünde karnına ağrılar giriyor, nefesi daralıyordu. Tek temennisi Emre'nin orada olmasıydı. Çok bir ağabeyliğini görmemişti ama en azından orada olup anne ve babasını frenleyebilir diye düşünüyordu. O da yoksa her şey daha berbat bir hal almaya başlayacaktı.

"Duygu... Bir şey olmayacak her şey güzel geçecek."

"Evet," dedi kendini inandırmaya çalışır gibi. Gerginliğinin bu kadar net anlaşılacağını hiç düşünmemişti.

"Ben seni seviyorum."

"Biliyorum, bende seni seviyorum."

Bunlar aralarında geçen son konuşmalar olmuştu. Duygu yaşadığı strese daha fazla dayanamayarak uyuya kalmıştı. İki saatin sonunda gözlerini açtığında iki katlı lüks bir evin önünde olduklarını görmüştü.

"Nasıl geldik?"

"Adresi yola çıkmadan önce vermiştin."

Uyku sersemi sadece başını sallamakla yetindi. Bakışlarını Aslandan ayırmadan ona bakmaya devam etti. Bir şey söylemek istiyordu ama ne söyleyeceğini bir türlü kestiremiyordu.

Aslan ona doğru eğilerek, yüzünü ellerinin arasına aldı. Alnına sevgi dolu bir öpücük bırakırken "Her zaman yanındayım ve yanında olmaya devam edeceğim," dedi. Duygu'yu rahatlatmaya çalıştığı ortadaydı ama genç kadın ne yaparsa yapsın rahatlamıyordu bir türlü. İçindeki sıkını onu mahvediyordu.

"Hadi inelim artık," diyen Aslan ellerini ondan uzaklaştırarak arabadan indi. Duygu hiç inmek istemiyordu hatta buranda koşarcasına uzaklaşmak istiyordu. Çok korkuyordu. Çok fazla korkuyordu. Anne ve babasının yapacaklarından delicesine korkuyordu. İnsan kendi anne ve babasından korkar mıydı? O korkuyordu işte. Zamanında kendine yaptıklarından sonra onları bir türlü masum göremiyordu. Her zaman dışlanmış kızları şimdi neden ilgilerini çekiyordu ki? Bunu düşündükçe stresi biraz daha artıyordu.

Ateş BöceğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin