Kafası allak bullak olmuş bir halde arabasında şirketine doğru ilerlerken gözünün önünden kollarında uyuyan Duygu bir türlü geçip gitmek bilmiyordu. O kadar güzeldi ki... Onu sabah yatakta kollarında bulunca önce içini bir huzur kapladı. Daha önce kendini hiç öyle huzurlu hissetmemişti. Sonra o huzurun yerini anlamsız bir öfke ve endişe aldı. Anlamıyordu. Kendisine ne olduğunu bir türlü anlayamıyordu ve bu öfkelenmesine neden oluyordu.
Hayatı fazlasıyla zordu ve Duygu'nun hayatında yer alması ile bu zorluk biraz daha artmıştı. Anne ve babasının ölümünün ardından kendini sadece işe vermiş bir haldeydi. Doğru düzgün kimseyle dostluk yapmıyor olması ve göz önünde bulunmuyor olması, insanların ona karanlık bir sıfat takmasına neden olmuştu. Kabul aydınlık değildi ama kesinlikle başkalarının düşündüğü gibi bir karanlıkta değildi. O sadece karanlığa kendini hükmetmişti. Bu kadar. Fazlası yoktu. Lakin Mert gibi işi gücü gündemde kalmaya çalışmak olan gazete sahiplerinin dikkatinden kaçamamıştı. Onlara göre sırları olan karanlık bir adamdı. Duygu da bu yüzden hayatındaydı. Bir yanı ona fazlasıyla öfkeliyken diğer bir yanı onu hayatından bir saniye bile çıkarmasına razı olamaz bir haldeydi. Nasıl bir oyunun içine düştüğünü anlamıyordu ve kahretsin ki korkuyordu. Bunu itiraf etmek istemese de dün gece kollarında Duygu ile uyurken daha fazla bu gerçekten kaçamayacağını anlamıştı. Onun gerçekten göründüğü gibi olmamasından korkuyordu. Gerçekten o kadar masum olamayacağından... Masumiyetine inanmak işine geliyordu lakin bir yandan da bu kadar masum bir kızın böyle kirli bir oyunda ne işi var sorusu beynini kemirip duruyordu. Kafayı yemek üzereydi.
Dün ki yaptığı şey onun asla yapmayacağı bir şeydi. Gitmiş ve onu zorla evine getirmişti. Hayatında kimseye kalması için yalvarmamıştı ama dün gece neredeyse Duygu'ya yalvaracak konuma gelmişti. Bu anı hatırlaması ile tüm bedeni öfkeyle gerildi. En kısa sürede bu işe bir çözüm bulmalıydı. O kızda kendini çeken ne ise artık bulmalı ve bu saçmalığa bir an önce son vermeliydi.
Telefonunun çalması ile düşüncelerini bir kenara bırakarak cebinden telefonunu çıkardı ve arayanın Demir olduğunu görünce hemen açtı.
"Aslan..." demişti ki dakikasında sesindeki endişeyi anladı.
"Ne oldu?"
"Sen evden çıktıktan on dakika sonra iki siyah araba eve ateş açtı."
Aslan'ın duyduklarını sindirmeye çalışması birkaç saniyesini almıştı. "Evdekiler..."
"Evdekiler iyi fakat herkes çok korkmuş bir durumda. Özellikle de Duygu..." demişti ki daha fazla devam etmesine izin vermeden hızla şoförüne "Eve dönüyoruz," dedi ve telefondaki adama "Bunu kim yaptı?" diye sordu tüm soğukkanlılığı ile.
"Geçen hafta ihaleden çekilmemizi isteyenler..."
"Emin misin?"
"Saldırıdan sonra bir kâğıt fırlatılmış giriş kapısına. Kâğıtta ihaleden çekilin yazıyor."
"Polisi aradın mı?"
"Evet, buradalar inceleme yapıyorlar."
"Ben gelene kadar ayrılma sakın oradan."
Demir'in bir şey söylemesini beklemeden telefonu öfkeyle kapattı. Tüm bedeni öfkeyle kasılıyordu. Onun evine nasıl saldırabilirlerdi? Hiçbir zaman içinde olmak istemediği karanlığa çekmeye çalışıyorlardı ama çekilmeyecekti. Babası ona her zaman işini doğruluk üzerine kurmasını nasihat ederdi. Onun yolundan çıkmayacaktı. Ve bu işin çözümünü de polislere bırakacaktı. İhaleden ise asla çekilmeyecekti. Yüzde yüz kazanacağı ve şirketi için büyük bir gelir kaynağı olacak olan ihaleden bir tehdit uğruna çekilecek değildi. Daha öncede birkaç kez bu tarz tehditler başına gelmişti ama hepsi sonrasında durumu kabullenmişti bu olayda da aynısı olacağı aşikârdı lakin içindeki endişe onu delirtecek boyuttaydı. Endişesinin kaynağı ise şu an fazlasıyla korkmuş bir durumda olduğunu bildiği Duygu'dan başkası değildi. Onu düşündükçe öfkesi daha da katlanıyor bunu yapan adamları kendi elleriyle boğası geliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ateş Böceği
Humor"Biliyorsun," dedi genç kız gözleri korkudan yuvalarından fırlarken. Adamın yüzünde tehlikeli bir gülümseme oluşmuştu. Bu gülümseme ile genç kız cevabını almıştı. Dağınık saçlarını yüzünden çekerek siyahlar içinde ki adama korkuyla bakmaya devam ett...