Sıcaklığın gökleri deldiği bir yaz gününde ofiste tıkalı kalıp ayak işleri yapmak tamda onluk bir işti. Şikâyet etmiyordu fakat daha iyi standartlarda çalışabilirdi. Mesela kendi işini yapabilirdi, başkalarının arkalarını toplamak yerine!
Ne hayallerle bitirmişti okulunu... İyi bir gazeteci olacaktı. Hah! Gazeteci olmuştu olmasına da ayak işi gazeteciliği idi onun ki!
Masasında ki telefonun çalması ile söylenmeyi bırakıp telefonu açtı.
"Duygu Mert Bey seni toplantı odasında bekliyor," diyen soğuk kadın cevap vermesini beklemeden suratına kapattı. Büyük patronun oynaşı olunca ay pardon sekreteri olunca böyle oluyordu sanırım. Haspam diye geçirdi içinden. Beyniyle değil de dişiliği ile kendini öne atıyordu işte! İsteksiz bir şekilde toplantı odasına doğru yürüdü. Kesin yapılacak bir ayak işi vardı, ondan çağrılıyordu. Yoksa aylık yapılan bu önemli toplantı da Duygu'nun ne işi olabilirdi ki?
Kapıyı çalarak içeri girdi. Normalde içeri girdiğin de kimse onun varlığını umursamazken şimdi herkes ona bakıyordu. Bu durum karşısında sendelemesine engel olamadı. Yine de kendini toparlayarak "Beni çağırmışsınız Mert Bey," dedi.
Mert'in bakışları onu bulduğunda ilk defa sonunun geldiğini düşündü. Normalde ona bir böcekmiş gibi bakan o adam bugün çok başka bakıyordu. Duygu'nun kalbini dörtnala koşturacak kadar başka...
"İşte aradığım!" dedi Mert ve hızla yanına gelerek onu masanın ortasına doğru sürükledi. Bir eliyle çenesini kavrayarak "Şaşkın bakışlar, bakımsız bir beden... Özensiz bir giyim... Tam bir hizmetçi modeli... Aslan Çakır değil şüphelenmek dönüp bakmaz bile," diyerek sözlerini tamamladığında Duygu gözlerinin dolmasına engel olamadı.
Toplantı odasında başlayan gülüşmeler ile yüzünü adamın elinden kurtardı. O an Mert onu kolundan tutarak elini omzuna atmıştı.
"Duygu lütfen güzelim ben seni küçümsemek için söylemedim... Alınganlık yapma! Daha önemli işlerimiz var şu an."
Odada ki kadınların kıskançlık dolu bakışlarını görebiliyordu. Mert Serin otuzlarının başında yakışıklı, bekâr bir adamdı ve çoğu kadın onu tavlamak için kendilerinden geçecek bir haldeydiler. Tabi adamın bu kadar iyi özelliğinin yanında kötü özellikleri de vardı. Mesela herkesi küçük görür, para için herkesi satabilirdi. Duygu bir yıla yakındır bu gazetede çalışıyordu ve Mert Serin'i fazlasıyla iyi tanıyordu. Ne de olsa genç kızlığının platonik aşkıydı o!
"Şimdi..." dedi Mert aç bir kurt edasıyla. "Aldığımız duyuma göre Aslan Beyimizin evine hizmetçi aranıyormuş. Sen o işe gireceksin ve bu gizemli, iş adamı görüntüsünün altında sakladığı mafya kimliğinin kanıtlarını bize sunacaksın!"
Duydukları ile gözleri kocaman açılmıştı. Ne istediğinin farkında mıydı bu adam? Hem o gazeteci olmak istiyordu hizmetçi değil!
"Ben bunu yapamam," diye fısıldadı. İçinden topluluk içinde konuşamama korkusuna lanetler yağdırırken. Asosyal bir hayat yaşamıştı yirmi üş yaşına kadar. Bir yıl önce okuldan mezun olduğunda ise bu iş tamamen rastlantı sonucu karşısına çıkmıştı ve Mert o zaman ayak işleri yapacak bir elemana ihtiyacı olduğu için onu bu işe almıştı. Şimdi ise ona hizmetçilik yaptırmaya kalkıyordu!
"Anlamadım böcek sen bana karşı mı geliyorsun?"
Hah! Bir de şu böcek meselesi vardı. Bu işe ilk girdiği günden beri ona bir böcek muamelesi yaptıkları yetmiyormuş gibi bir de böyle bir lakap takmışlardı. Sinirden ve utancından dolan gözlerini saklamaya çalışarak "Yapamam," diye tekrarladı. Fakat Mert bu cevabı cevap olarak kabul etmeyerek omuzlarından tutarak onu kendine doğru yaklaştırdı. Gözlerinin içine öyle bir baktı ki Duygu kalbi gibi aklının da bu adama kayacağı korkusuyla gözlerini hızla kapattı. Adamın gözlerine baktığında değil dünyayı kendini unutuyordu.
"Gözlerini aç!"
Mert'in emreder tonda çıkan ses tonu ile zoraki bir şekilde gözlerini açtı. Çünkü onun öfkelendiğinde ne kadar tehlikeli olduğunu biliyordu. Sadece bu işten olmakla kalmaz bir daha bu piyasa da ne bu isimle ne de bu sıfatla temizlikçilik bile yapamazdı.
"Senin gözlerin bu kadar güzel miydi?"
Kalbi öyle bir atıyordu ki taşikardiden öleceğine emindi. Bu genç yaşta kesinlikle böyle bir ölümü hak etmiyordu. Daha izlemesi gereken diziler, okuması gereken kitaplar, en önemlisi de Mert'in ona tapacağı kadar güzel olması gerekti!
Ürkek bakışlarını adamdan ayırmadan sadece gülümsedi. Mert de ona gülümsemişti. "Beni şaşırtıyorsun böcek... Gamzen de varmış senin!"
Yok, kesin ölecekti emindi. Mert onunla böyle konuşmazdı ki... Hayal miydi acaba tüm bunlar? Kendi çimdiklese ne olurdu ki? Ama yapamazdı ki. Bir sürü insan nefesini tutmuş onları izlerken mümkün değildi. En iyisi bu büyülü anın keyfini sürmek diye karar vermişken duyduğu ses ile tüm büyü bozulmuştu.
"Mert Bey artık konumuza dönsek," diyen Aysel'e öfkeli bakışlarını çevirdi. Mert'in sevgililer kervanında olan bu kızın bu kadar güzel bir anı mahvetmesi kadar doğru bir şey olamazdı herhalde!
"Duygu..." dedi Mert en tatlı ses tonuyla. Birazdan eriyecekti Duygu. "Bu iş bizim için çok önemli... Eğer büyük bir haber yaparsak gazetemiz büyüyebilir ve işte o zaman sende istediğin gibi gazetecilik yapacaksın... Bir daha ayak işleri yapmayacaksın... Üstelik bu haberi sen yapmış olacaksın ve bu haber kariyerini çok iyi noktalara getirecek."
"Ben..." diye mırıldandı. Ne diyeceği hakkında hiçbir fikri yoktu. Fikri olduğu tek nokta artık bir asalak gibi yaşamak istemediğiydi. Kimsenin arkasını toplamakta istemiyordu. Kendi işini yapmak istiyordu. Tabii bir de Mert'in dikkatini çekmek... Eğer bu işi yapabilirse bunların hepsini elde edebilirdi. Bu düşünce istemsizce gülümsemesine neden olmuştu. Hayali bile bu kadar güzelse gerçeği nasıl olur diye düşünmeden edemedi... Yine de korkuları vardı. Bilmediği bir evde hizmetçi olmak ki ev işlerinden hiç anlamazdı... Nasıl olacaktı bu iş? Bir de yakalanma olayı vardı. Ya yakalanırsa?
"Duygu kabul edeceksin değil mi? Sana ihtiyacım var."
Mert böyle konuşurken ret edemezdi ki onu... Kafası karman çorman olmuştu. Ne tamam diyebilirdi ne de olmaz. O yüzden sadece "Düşünsem..." dedi. Sesi o kadar kısık çıkmıştı ki Mert'in duymamış olması olasıydı fakat onun sert sesini duyması ile duyduğunu anladı.
"Hayır. Şimdi cevap vereceksin."
Tüm bedeni titrerken sadece ağzından kısık bir "Peki, kabul ediyorum," çıkabilmişti. O an Mert ona sarılarak yanağına da bir öpücük bırakmıştı. Sanki dünya ayaklarının altında dönüyor gibi hissediyordu. Az önce ki heyecan da neymiş... Elini yanağına götürme dürtüsüne engel olmaya çalışırken kendisinden uzaklaşan adamdan gözlerini bir an bile ayırmıyordu.
"En doğru kararı aldın Duygu Ateş! Şimdi operasyonumuzun adını açıklıyorum... Ateş böceği... Tam da sana yakışan bir operasyon adı oldu."
Duygu hala adamın öpücüğünün tesirindeyken onun alay ve kibir dolu çıkan sesini duymamıştı bile. Bambaşka hayaller içinde kaybolurken başına gelecek işlerden bihaberdi.
-
Merhabalarrr :D Bekleyemedim bölümü yazdım... İnşallah beğenirsiniz. Bol bol yorum bekliyorummmm :* Ne kadar yorum o kadar erken bölüm...
İnstagram hesabım : dilekyelomi takibi unutmayalım, seviliyorsunuz ♥
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ateş Böceği
Humor"Biliyorsun," dedi genç kız gözleri korkudan yuvalarından fırlarken. Adamın yüzünde tehlikeli bir gülümseme oluşmuştu. Bu gülümseme ile genç kız cevabını almıştı. Dağınık saçlarını yüzünden çekerek siyahlar içinde ki adama korkuyla bakmaya devam ett...