32.Bölüm

9K 395 100
                                    

-2 ay sonra yazardan-

Zaman bir çok şeyi alıp götürmüştü, acılar gibi anılar gibi. Ama bir çok şeyde aynı kalmıştı genç kızın yüreğinde ki aşk gibi.

Kız artık alışmıştı acıya hergün ömrüm dediği adamı başkaları ile görmeye. Ne çabuk unutmuştu onu anlamıyordu, ama çok da acı vermiyordu artık alışmıştık sonuç olarak. Sadece sol yanı sızlıyordu biraz.

Genç kız televizyonu kapatıp bahçeye doğru ilerledi. Havalar iyice soğmuştu ama kız bu havayı çok seviyordu, soğuk birazda olsa iyi geliyordu ona. Bahçe sallancağına oturduğunda biraz sallanmıştı.

Deri ceketinin cebinden sigarasını çıkarıp bir dal almıştı. Evet sigara başlamıştı hemde çok içiyordu. Çevresinde ki insanlar ona çok sigara içtiğini söyleyip duruyordu. Ama bilmiyorlardı ki yara bandının saramadığı yaralarına iyi geldiğini sigaranın.

Bir duman çekti içine rahatlamıştı işte. Bu iyi geliyordu ona. Sert rüzgar saçlarını savurup duruyordu. Bedeni de titremeye başlamıştı, deri ceketine biraz daha sıkı sarıldı kız.

Vazgeçti benden, sevdiğim adam.

Kız içinden tekrarladı bu sözcükleri, yutkunmak istedi. Yutkunamadı, öldü. Yaşamak istedi, kanadı kırılmış bir kuş oldu. Gözlerini sıkıca yumdu, oysa ki söz vermişti kendine artık üzülmeyecekti. Tutamadı sözünü, bir damla daha süzüldü gözlerinden. Ardı ardına düştü göz yaşları. Bir çocuk misali çekti burnunu, kalktı salıncaktan geçti içeriye.

İçerisi dışarının aksine çok sıcaktı. Yavaşça ceketini çıkarıp küçük koltuğun üstüne attı. Ardından üçlü koltuğa oturdu. Kumandayı eline alıp magazin programlarında dolaşmaya başladı. Bir anda sevdiğinin ismini duyunca kaldı o kanalda. Baktı, baktı sunucuyu dinlemeye başladı.

"Ünlü iş adamı Savaş Kıran yine kameralarımıza yakalandı. Yanında ki sarışın güzel yine tüm merakları üzerine çekti. Acaba iş adamının içinde yeni bir aşk mı doğuyor yoksa buda mı bardan çıktığı kızlardan!"

İçi parçalandı kızın, yavaşça televizyonu kapattı. Sol omzunun üzerine doğru uzandı ve cenin pozisyonuna geldi. Bir iç çekti, o bu haldeyken sevdiği adam gününü gün ediyordu. Ağlamak istedi, ağlayamadı.

Yorgundu bedeni artık bu kadar acıya yenik düşmüştü. Daha ne kadar sürecekti bu ızdırap, böyle geçmezdi ki bir ömür. Artık vazgeçmeliydi, unutmalıydı yoksa yanacaktı bu aşkın ızdırabında cayır cayır yanacak ve kül olacaktı.
-
Koltukta biraz daha oturduktan sonra Onur gelmişti bir kaç işi olduğunu söyleyip çalışma odasına çıkmıştı hemen ben ise hâlâ televizyon başındaydım. Midemin guruldama sesleri ile ayağa kalkıp mutfağa doğru gitmeye hazırlanıyordum ki merdivenlerden inen bir adet Onur konuştu.

-"Hiç yemek yapmaya hazırlanma  prenses çünkü akşam yemeğini dışarda yiyeceğiz hadi git hazırlan."

Kafamı olumluca salladım zaten pekte yemek hazırlayasım yoktu. Böylesi daha iyi oldu, hemen odama koşa koşa odama çıkıp hazırlanmaya başladım Onur genellikle şık restorantları tercih ediyordu. Biliyordum çünkü hep takım elbise giyip gidiyordu.

Dolabtan çıkardığım şık ama dekolteli elbiseyi üzerime geçirdikten sonra hafif bir makyaj yapmıştım. Sonra biraz daha iyi görünmek için bordo renk rujumu durağıma sürdüm işte tam olarak hazırdım.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Mafyanın Güzel AşkıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin