Tanışma

6.6K 336 288
                                    

Matt Nathanson - Run 

Hafif sallanarak uyandığımda gözlerimi kırpıştırmaya başladım. Gözlerim ışığa alıştığında etrafıma bakınsam da nerede olduğumu anlamam biraz zaman aldı. Denizin sakinliğiyle yavaş yavaş sağa sola sallanan yatağa kendimi geri bıraktığımda yanımda derin nefesler alarak uyuyan Ömer'i izlemeye başladım. Karışık saçları ona daha da çekici bir görüntü kazandırmıştı. Normalden biraz uzun olan sakallarına giden elim bir süre orada oyalanırken göz kapaklarım düşmüştü bile. Gözlerimi açtığımda hafif çatılmış kaşlarına götürdüm elimi. Parmaklarım değdiği anda gevşeyen suratı gülümsememe sebep olurken yerinde hafifçe kıpırdanmasıyla elimi gezdirmeyi durdurdum. Bir şeyler mırıldanıp derin bir nefes alarak uykusuna geri dönerken koca bir bebek gibi gözüküyordu ve ben ellerimi üstünden çekemiyordum. Çıplak göğsü düzenli bir şekilde yükselip alçalırken başımı kalbine yasladım. Yüzünden vücuduna inen ellerim göğsünde ve karnında dolaşıyordu. Çarşafın içine girip kaybolan elimle beraber artan kalp artışları kulağıma baskı yapmaya başladığında "Defne?" dedi çatallı sesiyle. Başımı kaldırıp yüzüne baktığımda oldukça şaşkın ama bir o kadar da memnun bir ifadesi vardı.

-Günaydın.

-Günaydın günaydın da...

-Evet?

-Hımm yok bir şey. Günaydın sadece.

Gülerek yüzüne yaklaştıdığımda hiç sorgulamadan dudaklarımı karşıladı. Dudaklarımızı ayırmadan tek bacağımı diğer yanına attığımda şaşkınlıkla açılan gözlerini hissedebiliyordum. Ellerimi göğsüne koyup onlardan destek alarak doğrulduğumda gülerek bana bakıyordu.

-Sen bu sabah biraz fazla mı cesursun acaba?

-Bilmem öyle miyim?

Sıyrılan geceliğimin açıkta bıraktığı bacaklarıma ellerini koymadan hemen önce beni kendisine çekerken hızla geri kalktım. Gözlerini kısmış, şaşkın bir şekilde bana bakıyordu.

-Bu sefer ben ne istiyorsam o.

Gülümsemesi gitgide büyüyüp daha muzip bir gülüşe evrilirken "Emrinize amadeyim Defne hanım." dedi. Ellerini alıp iki yanına koyup "Dokunmak yok." dedim. Konuşmaya hazırlanırken parmağımı dudaklarına koyup "İtiraz da yok." diye devam ettim. Teslim olmuş gibi ellerini kaldırırken parmağımı yavaş yavaş dudaklarından vücuduna doğru hareket ettirdim. Yavaşlığımın onu çıldırttığını bilsem de yavaş yavaş hareket etmeye devem ediyordum. Dudaklarım köprücük kemiğine geldiğinde derin bir nefes alıp "Defne-" dedi. Duymamış gibi dudaklarımı göğsüne indirirken bacaklarımda hissettiğim ellerine vurdum. "Delirtiyorsun ama." dedi yalvarır gibi çıkan sesiyle. Gülümseyerek gözlerinin içine baktım bir süre. Dudaklarım teninin arzusuyla uyuşmaya başladığında ise dudaklarına kapandım. Sabırsızca boynuma inen dudakları gözlerimi kapatıp kesik kesik nefes almama sebep oluyordu. Geceliğimin içine giren ellerini hissettiğimde kısa bir anlığına kesilen nefesimle yutkunmaya çalıştım. Geceliğimi üstümden sıyırıp atarken "Dokunmak yok." dedim nefes nefese. Nefesi göğüslerimin arasında geçip her bir hücremi uyarırken "Emin misin?" dedi. Hızlıca salladığım başımla hayalkırıklığına uğramış gibi ellerini çekti üstümden. Dudaklarım pürüzsüz göğsünde ve karnında gezerken dilimin bıraktığı ıslak izlere değen ellerim titriyordu. Yukarılara çıkıp köprücük kemiğine küçük ısırıklar atarken hırlar gibi bir ses çıkarması sabrımın son damlası olmuştu. Hafifçe kalkıp ikimizi de kumaş parçalarından kurtardığımda kararmış gözleri değdiği her yeri yakarak vücudumda geziyordu. Kendi yavaşlığıma daha fazla dayanamayıp sıcaklığını hissettiğim an, sanki yıllardır bu anı bekliyormuşum gibi derin bir nefes verdim. Yatağa sertçe bastırdığı ellerini isteyen bedenimi daha fazla susturmadan ellerini alıp belime yerleştirirken onlar hemen yönlerini kalçalarıma çevirmişlerdi.

Aşk RengiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin