Doğum Günü

4.5K 325 1K
                                    

John Lennon - Jealous Guy

-Cidden mi Ömer?

Gözlerini umursamaz bir biçimde bana çevirdiğinde elimi saçlarımın arasına daldırdım, "Cidden surat asacak mısın daha?". Cevap vermek yerine başını yavaşça yola çevirdi. Sinirle bir nefes verip sertçe koltuğa bıraktım ona çevrilmiş duran bedenimi, "Tebrik ederim! Olay çıkarmak için olay çıkarıyorsun şu an.". Yine cevap vermediği gibi müziğin sesini hafifçe yükseltti. Gözlerimi büyütüp ona döndüğümdeyse sanki ben arabada yokmuşum gibi yapmaya devam ederek yola dikkatle bakmayı sürdürdü.

-İnanamıyorum sana. Saçma bir kıskançlık yüzünden doğum gününü mahvettiğine inanamıyorum!

Kafasını çevirmek bir yana gözlerini bile döndürmedi bu sefer bana. Gecenin bir saatinde bir Allah'ın kulunun olmadığı sessiz sakin yola bakmayı sürdürdü. Sinirle "Ömer" diye cırladığımda hafif irkildi. En azından bana bakmasını sağlamış olmama sevinirken "Yola bakıyorum Defne, dikkatimi dağıtma." demesiyle sinirim bir kat daha arttı.

-Ömer beni hatırladın mı? Defne ben, karın olan hani. Hani ciğerini bilen. Hani bin kez arabada yolculuk yaptığın. Yol deli gibi kalabalık olsa bile elini, kolunu, gözünü alamadığın karın!

Cevap yok... Sinirle inleyip "İyi keyfin bilir." diyerek arkama yaslandım. Kollarım istemsizce göğsümün altında birbirine bağlanırken Ömer'in göz ucuyla bana bakıp tekrar yola dönmesini takmadım. Gözlerimi kapatsam uyuyacağımı biliyordum, çünkü bütün gece çok yorulmuştum. Ama kavga beklemezdi sonuçta. Eve gidildiği an o kavga edilecekti. O yüzden uyku yasaktı şu an.

Sinirle burnumdan soludum. Bu geceyi kesinlikle böyle hayal etmemiştim. Haftalardır Ayça'yla ve gerçek yüzünü bugün gördüğüm Irmak denen kızla Ömer'in doğum gününü planlıyorduk. Bütün ekibin olduğu bir doğum günü ayarlamayı başarmıştık sonunda. Deniz kenarında güzel bir meyhanede büyükçe bir masa ayarlamış, Ömer'in sevdiği gibi sade konuşulabilecek bir ortam yaratmaya çalışmıştık. Herkesin orada olacağından emin olduktan sonra Ömer'i evden çıkarıp oraya götürmek bana düştü tabi.

Şaşkınlığımı gizleyemeden "Ömer?" dediğimde "Söyle birtanem" dedi okuduğu şeyden gözünü kaldırmadan. Üstünde gri eşofmanı ve siyah tshirtüyle üçlü koltuğa uzanmış elindeki okumaya devam ederken cevap vermediğimden olsa gerek bana çevirdi gözlerini. Yutkunup "Bu ne güzellik Defne hanım?" dedi. Koltuktan yavaşça kalkıp yanıma geldiği gibi burnunu boynumda gezindirdi. Kulağımın arkasına bir öpücük bırakırken bir yandan elbisenin sırtındaki dekolteden yararlanarak ellerini belimde gezdiriyordu.

"Ömer" dedim titrek bir nefes eşliğinde. Boynuma bir öpücük daha bırakıp omzumdaki elbise askısıyla oynamaya başladığında "Sevgilim sana hazırlan demiştim ya yarım saat önce." diyerek geri çekildim. Şekeri elinden alınmış çocuklar gibi dudaklarını büküp "Defne gitmeyelim bir yere sevgilim. Ben seninle baş başa olmak istiyorum. Kollarımda ol bütün gece istiyorum. Lütfen bak doğum günü çocuğunu kırma." dediğinde dudağımın içini kemirmeye başladım. O kadar masum gözüküyordu ki neredeyse Ayça'yı arayıp "Siz kutlayın, biz gelmiyoruz." diyecektim.

Başımı iki yana sallayıp "Ama sevgilim yemek rezervasyonu yaptırdım." dedim dudaklarımı büzüp Ömer'in asla dayanamadığı yavru kedi bakışını yüzüme yerleştirerek. "Öyle bakma" dedi kaşlarını çatıp parmağını burnumun ucuna vururken.

-O niye?

-Dayanamadığımı biliyorsun.

-O zaman hazırlanıyorsun? Ben giyeceklerini yatağın üstüne bırakmıştım. Hadi bekliyorum.

Aşk RengiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin