Gerginlik

8K 327 834
                                    

Sia - Breathe Me

Gözleri tshirte ve açıkta bıraktığı bacaklarıma sonra da koltukta yastığıyla oturan Ömer'e kaydı.

-Ben şey... Bir şey bölmedim umarım.

Tek kaşını kaldırmış hesap sorar gibi bakması sinirlerimi allak bullak ederken "Geçsene Pelin. Kusura bakma, benim mutfağa dönmem gerekiyor." dedim. Montunu almaya yeltendiğimde "Haha yok canım, misafir miyim ben? Evim sayılır burası." deyip montunu asarken gözlerim Ömer'i bulmuş mahcup bir bakışla karşılaşmıştım. Sesimi çıkarmadan mutfağa gittiğimde yanan krebi çöpe atıp yenisini yaparken içerden gelen konuşmaları dinlemeye başladım.

-Demek benim aldığım hediyeyi Defne'ye giydiriyorsun. Ne kadar sevdiysen artık tshirtü.

Onun aldığı hediye mi? Bu kızın elinin değmediği bir şey var mı acaba?

-Öyle rastgele aldı Defne. Özel olarak vermedim yani.

-Hımm anladım. Ee biraz fazla boşlamadın mı beni acaba Ömer? Kaç gündür sesin çıkmıyor, bir kere bile aramadın. Kızıyorum ama bak.

Kozoyorom omo bok! Her kelimesi sanki sinirlerimi bozmak için var! Nasıl bu kadar rahat ve yılışık bir ilişki var aralarında aklım almıyor. Sinirden tırnaklarımı kemirirken Ömer'in vereceği cevabı duymak için iyice dikkatle dinlemeye çalıştım.

-Defne'yleyim Pelin. Sevgilim ya kendisi, beraber vakit geçirmekten keyif alıyoruz.

Yürü be sevgilim! Şöyle ayarlar verse biraz da benim çirkinleşmeme gerek kalmasa keşke.

-Sana ihtiyacım yok artık diyorsun. Anladım.

-Of Pelin... Ben bir Defne'ye bakayım.

Ömer'in dediğini duyduğum an ocaktaki kreplerimle ilgilenmeye geri dönerken kolları hemen belimi sarmış boynuma sulu bir öpücük bırakmıştı.

-Kızdın mı?

-Neye?

-Pelin'in gelmesine?

-Yoo niye kızayım ki? Pazar sabahı, aramaya gerek duymadan gelebilir. Sonuçta kendi evi sayılır değil mi?

-Pelin böyledir biraz. Korumacı işte, demiştim sana.

-Biz buna korumacı demiyoruz Ömer ama neyse. Bir iki dakika şu kreplere bak da ben üstüme düzgün bir şeyler giyip geleyim.

Arkamdan şaşkın şaşkın bakarken yatak odasına gidip kıyafetlerimi giydim. Odadan çıktığımda gözlerini kapıya dikmiş Pelin'le karşılaşınca "Kahvaltı yapmış mıydın Pelin? Biz daha yapmamıştık da istersen ye bizle?" dedim diyecek başka bir şey bulamayıp.

Kahvaltı boyunca sinirlerimi bozmaya devam edip fırsat bulduğu her an Ömer'e dokunurken Ömer'in etrafına bir çember çizip "Bak burası benim alanım" demek istiyordum. Salona geçmiş çaylarımızı içerken daha fazla dokunuşları görmemek için başımı cama çevirdim. Damlalar birbirleriyle bir yarışta gibi hızla akıyor kazanan ise yok oluyordu sanki. Damlaların yarışından parmaklarımın arasına geçen parmaklarla sıyrılırken dönüp Ömer'e baktım. "İyi misin Defne?" diye sorarken sessizce, Pelin de "Akşam Buse'nin partisine geliyorsun herhalde?" diye sordu Ömer'e. Ömer cevap vermemi ister gibi bana bakarken "Benim zaten eve gitmem lazım, çizim yapmadım tüm haftasonu. Sen git sevgilim."dedim.

-Zaten sen sıkılırsın Defne, kimseyi tanımıyorsun ortamda.

Elimi Ömer'in elinden kurtarıp ayağa kalkarken "Ömer'in olması yeterli bana. Ama dediğim gibi işlerim var. Teşekkürler sorduğun için Pelin, çok incesin." deyip yatak odasına doğru yürüdüm. Biraz daha aynı ortamda bulunursak kendimi daha fazla tutabileceğimi düşünmüyordum çünkü. Ömer arkamdan gelirken "Defne?" dedi.

Aşk RengiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin