Geçmişin Gölgesinde

4.1K 316 644
                                    

Gevende -Sustum

*

Öykü elinde şarabıyla kendini aheste aheste koltuğa bırakıp "Nasıl duruyorsun ya?" dedi. Hafiften sarhoş olmaya başladığını belli eden yarı kapanmış gözleri ve esmer teninden bile belli olan kırmızılığıyla bana bakmaya devam edince "Neye nasıl duruyorum?" diye sordum dilimi dudağımda gezdirerek. Suçluymuş gibi dudaklarını kadehten ayırmadan gözlerini bacaklarıma dikerek "Ben Burak'a iki dakika çemkirmeden duramıyorum." dedi. Kıkırdayıp bir yudum daha aldım. Üstümdeki yumuşak ve pofuduk pijamalarımla aynı renk olan elmacık kemiklerimin çıktığını hissedebiliyordum, "Nereden biliyorsun çemkirmediğimi? Tabi ki çemkiriyorum.". Tek kaşını kaldırıp "Ama Ömer çekiyor." dediğinde boynumu sağa doğru kırdım, "Yani... Çoğunlukla.". Gözlerini büyütüp "E kavga ediyorsunuz o zaman?" dediğinde kocaman bir kahkaha attım, "Tabi ki ediyoruz. Robot muyuz biz? Hem kavga olmadan sağlıklı bir ilişki olmaz ki. Önemli olan saygıyı yitirmeden yapabilmek ve tatlıya bağlamak.". Başını eğip "Yani" dedi kendi kendine konuşur gibi, "Tabi saygı önemli. Ben bazen kantarın topuzunu kaçırıyorum ama. Yani belli dönemler.". Gülüp "Bilirim bilirim." dedim sessizce, "Ama biraz daha anlayışlı olsun canım Burak da o dönemlerde. Ben çok aşırı tepki verince Ömer'in gözlerinde beliren takvimi görüyorum mesela.". Öykü ağzındaki şarabı püskürtmemek için elini siper ederken uzanıp peçete verdim. "Ya deli! Gözünde beliren takvimmiş." diyerek elini ağzını silerken bir yandan da gülmeye devam ediyordu.

Omzumu silkip "Öyle ama." dedim, "Sonra da hemen kendine çekip saçımdan öpüyor. Sen ne dersen karıcım moduna alıyor kendini.". Öykü sırıtarak "Karıcım. Ay valla şaka maka evlendiniz ya! Hatta bebek imaları falan." dedi sırıtması muzip bir gülüşe evrilirken.

-İmalar falan... Evet.

Sıkıntılı bir nefes verdiğimde kaşlarını çatıp yüzüme baktı, "Ne oldu yine?". Titrek bir nefes verip büyük bir yudum aldım. Şarap dudaklarımdan süzülüp ağzımın içinde kekremsi bir tat bırakıp yavaş yavaş yok olurken ellerime diktiğim gözlerimi kaldırıp Öykü'ye baktım. "Arzu hanıma gitmem lazım. Ama korkuyorum. Korktuğum için de hala deneyemiyoruz. Deneyemediğimiz için de hamile kalamıyorum." dedim bir nefeste. Öykü gözlerini bile kırpmadan bana baktı bir süre. Elindeki kadehi uzanıp yavaşça sehpaya bırakırken "Defne ama o zaman konuşmuştunuz Arzu hanımla. Bir sıkıntı yok, bir engel yok demişti." dedi sakin bir ses tonuyla. Başımı sallayıp yanağımın içini kemirmeye devam ettim, "Demişti evet. Bir daha kontrole gitmedim ama. Neredeyse bir yıl olacak.". Son dediğimle elim otomatikman karnıma giderken sertçe yutkundum, "Olacak gerçekten bir yıl.". Öykü kollarını uzatıp etrafıma sardığında "Yarandan öperim senin güzel kuzum benim. Bak ne güzel toparladınız bir yıl bile olmadan. Her şey güzel olacak. İnan sen size, gerisi önemli değil." diye fısıldadı. Yanağıma bir öpücük bırakıp geri çekildi, "Hem ters bir durumda Ömer'in sorun çıkaracağını da düşünmüyorum. En büyük desteğin o her zaman. O yüzden korkma, konuş. Beraber gidin gerekiyorsa kontrole.".

-Gidemeyiz.

-O niye?

-Çünkü Ömer hala korunduğumu bilmiyor.

Öykü tiz bir şekilde "Defne!" diye bağırdığında tek gözümü kapatıp diğerini de kıstım, "Ya günah be çocuğa! Adam da niye olmuyor diye dertleniyordur belki.". Aniden gözlerimi açıp başımı yana eğerken "Ay ben onu hiç düşünmedim." dedim dudağımın içine tekrar kemirmeye başlayıp.

-E aferin Defne!

-Ya tamam. Gelme üstüme. Bu ay sonu bırakacağım. Yeni başladım şimdi, yarım bırakmak iyi değil diyorlar sonuçta.

Aşk RengiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin