Koku

3.7K 282 417
                                    

Sia - I'm in Here

Ne iyi geliyordu burası bana! Her gelişimde yenileniyordum sanki. Oysa o kadar sevmezdim eskiden burayı. Dert yerimdi. Kaçmak istersem gelirdim. Tek başıma... Öyle daha çok dertlenip kendimi abartılı bir şekilde alkole verirdim. Sonuç olarak daha yorulmuş ve eskimiş dönerdim evime. Çok olmazdı bu tabi. Hayatıma aldıklarım, en azından izin verdiklerim çok azdı ve üzmüyorlardı beni. Ama bazen etrafındaki kalabalığa rağmen yalnız hissediyordun kendini. Saçma bir şekilde daha da yalnız kalmaya çalışıyordun o zamanlarda. İşte burası benim daha da yalnız kalma yerimdi.

Ama Ömer'le tanıştığımdan beri farklı bir yer olmuştu. Yine kaçtığım yerdi. Hatta sürekli kaçmak istediğim yerdi. Ama bu sefer yalnız kalmak için değil biz olmak için istiyordum. İki kişilik hayatımıza az da olsa girenlerden kaçmak için geliyordum buraya. Tek başıma değil, hep Ömer'le. Üzülmek yerine enerji doluyordum her geldiğimde. Ev bile daha güzel geliyordu bana. Çevresindekiler, ateş böcekleri, her şey daha güzeldi artık. Ve bu buraya iki kişi olarak son gelişimizdi.

Soğuyan havalar biraz moralimizi bozmuştu tabi. Ev buz gibiydi çünkü. Ömer geldiğimizden beri onunla uğraşıyordu. Biraz kırmayı başarmıştı soğuğu. Şimdi de şömineyi yakmaya çalışıyordu. Üstüme battaniyeyi sıkı sıkı sarmıştı. Ucundan çıkardığım elimle kulağımdaki telefona destek yapmış annemi dinliyordum ben de.

-... Geldi yani. Yerleştirdik babanla ama sizin nasıl istediğinizi bilmem tabi. Siz gelince bir düzeltirsiniz.

"Ellerinize sağlık annem." derken Ömer başını kaldırıp "Benim için de teşekkür et." diye fısıldadı. "Bak Ömer de teşekkür ediyor." deyip koltuğa oturdum. Battaniyeyi çekiştirip iyice sarılırken "Önemli değil annecim. Bir iş yapmışız gibi." dedi annem. "Yaptınız tabi anne. Biz evde yoktuk sonuçta. Teşekkür ederiz." dediğimde hafifçe gülüp "Yalnız Defne" dedi, "Mobilyalar kokuyor tabi biraz. Sana iyi gelmez annem o. Açtık camları iyice çocuk odasında. Kokuları çıksın sen eve gelene kadar en azından.".

Ömer şömineyi yakıp doğrulduğunda bana baktı. Eliyle mutfağı gösterdiğinde başımı sallayıp anneme geri döndüm, "İyi yapmışsınız anne. Yeni boyandı falan tabi onlar. Çıksın kokuları biraz.". Annem "Çekmeceleri de açık bıraktık. Girince şaşırmayın." dedikten sonra babama söylendi bir süre. "Annecim buzdolabına ve buzluğa yemek de koydum. Gelince uğraşmayın." diyerek bana döndü tekrar. Elinde tepsiyle odaya giren Ömer'i gözlerimle takip ederken "Uğraşmasaydın anne ya. Yiyorum ben güzel güzel." dedim. Dediğimi kanıtlar gibi Ömer'in getirdiği elmadan ısırdım. "Olsun" dedi annem beni dinlemeyerek, "Anne yemeği farklı. Yersin. Ömer'in de tiyatrosu başlayacak. Koşturmasın en azından bir süre. Rahat rahat yiyin işte annecim.".

Ömer bir dilimi daha tabağımın kenarına koyarken göz kırpıp sorar gibi baktı. Omuzlarımı silkip Ömer'e önemli bir durum olmadığını anlatırken anneme bir kez daha teşekkür ettim. Babamla selamlaşıp telefonu kapadığım gibi gözlerini benden ayırmayan sevgilime döndüm. Battaniyeyi kaldırıp onu da içine aldığımda gülümseyip kendine çekti iyice beni, "Ne olmuş?". "Halletmişler." diyerek büyük bir ısırık aldım elmamdan, "Gelmiş mobilyalar. Yerleştirmişler ama 'Kokuyorlar biraz o yüzden camları açık bıraktık.' dedi annem.".

Ömer düşünceli düşünceli başını salladı önce. Gözleri yanmaya başlayan ateşte "Annenleri de uğraştırdık. Ben sonra gelseydim keşke." dedi. "Buraya yalnız gelmeyeceğime dair söz vermişti birileri." dediğimde gülümseyerek bana döndürdü bakışlarını, "Yalnız gelmiş sayılmayacaktın sevgilim. Fındıkların odasını yerleştirip gelecektim yanına.". "Annemler halletti işte. Torun diye tuttururken bunları da düşünmüşlerdir herhalde." diyerek biraz daha sokuldum bedenine, "Karınla ilgilenir misin artık?".

Aşk RengiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin