Tatil

7.4K 349 691
                                    

Beirut - Nantes

Merhabalaaaar! Erken bir bölümle karşınızdayım. Bir küçük haberim var; bu bölüm son pazar bölümü olacak. Artık günleri değiştirmeyi düşünüyorum. Günlerden biri Cuma olacak diğerini de önümüzdeki hafta yoğunluğa göre ayarlayacağım. Cuma'ya görüşmek üzere

Banyonun kapısından benimle birlikte yoğun bir buhar dalgası da çıkarken odanın banyodan daha soğuk olmasıyla ürpererek olduğum yerde titredim. Vücuduma sardığım havluya biraz daha sarınırken küçük adımlarla ilerleyip yatağın ucuna oturarak saçımı kurulamaya başladım. Ensemde hissettiğim sıcak bir öpücükle irkilerek arkamı döndüğümde yatağın ucuna tek bacağıyla bağdaş kurmuş gülümseyerek bana bakıyordu. Elini havluma uzatırken "Ben kurulayabilir miyim? Özledim." demesiyle elimizde olmadan buruk bir şekilde gülümsedik birbirimize. Havlumu ona uzatıp arkamı dönerken uzun parmaklarının ıslak saçlarım arasından geçmesini ne kadar özlediğimi fark ettim. Yatak, ayağa kalkmasıyla yükselirken gözlerimle ne yaptığını takip ettim. Elinde tarağımla banyodan çıktığında gülümsemem büyürken yatağa iyice yerleştim. Çıplak omuzlarıma ıslak öpücükler kondurup arkama oturduğunda usulca saçımı taramaya başladı. Sonunda saçlarımı sol omuzumdan aşağıya yollarken beni kendine doğru çekti. Üşüyen kollarımda büyük ellerini gezdirip sıcaklığını bütün vücuduma yayarken yanağımdan öpüp "Üşümüşsün. Bir an önce giyin de hasta olma yine. Ben aşağıdayım." diyerek ayaklandı. Arkasından sırıtarak bakarak yeni bir titreme dalgasının vücudumu sarmasıyla hızlıca üstümü giyinmeye başladım.

Kazağımın kollarını çekiştirerek mutfağa girdiğimde masada oturmuş beni bekliyordu. Masanın etrafında dolaşıp kucağına oturduğumda şaşırmış bir şekilde bana bakarken kucağına iyice yerleşip masanın öbür ucundaki kadehime uzandım.

-Hımm makarna... Mis gibi kokuyor.

-Çok uğraşmadım. Kolay bir şeyler yaptım işte.

Çatalıma doladığım kalınca bir parça spagettiyi ağzıma tıkarken bir yandan da "Eline sağlık" demeye uğraşıyordum. Gülerek spagettiyle şişmiş yanaklarıma öpücükler kondururken çatalına doladığım spagettiyi yedirmeye başladım. İkimizin de tabağı bitene kadar gülüşüp şarap içerek aynı şekilde yemeğimize devam ederken yerinde kıpırdanmasıyla uzun süredir bacağında oturduğumu fark ettim.

-Ağrıdı mı bacağın?

-Saçmalama Defne. Kuş gibisin zaten. Ama doyduysan içeriye geçelim şöminenin karşısına.

Keyifle yerimden zıplayıp yere inerken gülerek başını sağa sola sallayıp beni izliyordu. Kadehini eline tutuşturduktan sonra elinden tutup içeri götürdüm. Şöminenin karşısındaki büyük konforlu yastıklar tam da bizim içindi sanki. Kendimi daha pofuduk gözükene atarken Ömer de hemen yanımdakine oturmuştu bile. Şöminenin biraz sağındaki pencereden dışarıda yağan kar izlenirken sırtımızı arkamızdaki büyük kanepeye dayayarak oturmaya devam ettik. Bir süre şömineden gelen çıtırtı haricinde bir ses duyulmadan oturduk. Ömer'in hareketlenmesiyle gözlerimi dans eden ateşten alırken bir anda kendimi güçlü kollarında bulmamla istemsizce bir çığlık attım. Kendi benim yerime oturup beni de bacaklarının arasına oturturken "Kollarım çok özlemiş seni, kırmayayım dedim onları." dedi. Kıkırdayarak kollarının arasına iyice yerleşirken başımı göğsüne dayadım. Kalbinin atışları kulaklarımda çınlarken ellerini saçlarıma dolamış, ayrılamadığı saçlarımı okşuyordu.

Aşk RengiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin