Dönüş

5.1K 334 454
                                    

Nat King Cole - L-O-V-E

Gözünü ovuşturan elini tutup öptüğümde yorgun yorgun gülümsedi bana.

-Yorulduysan ben devam edeyim mi?

-Biraz daha giderim. Sonra değişiriz. İlerde bir tesis var. Bir kahvaltı da ederiz sonra sana veririm.

Camı biraz daha aralayıp sabahın soğuk rüzgarının arabanın içine girmesini sağladım. Daha gün ağarmadan yola çıktığımız için ikimiz de biraz uykusuzduk. Ama Defne bir gün bile kaybetmek istemediği için yorgunluğa katlanıyorduk. Esneyip başını sallarken "Geçen sene ne sıkıcıydı yolculuk. Otobüsle gitmiştim, tek başıma bu kadar yolu arabayla gitmeyeyim diye." dedi.

-Defne Topal? Otobüsle?

-Evet, ne var yani Defne Topal anasının karnından arabayla mı çıkmış Ömercim?

Sorusuna ağız dolusu bir kahkahayla cevap verirken o da gülerek başını sağa sola salladı. Eğilip pamuk yanağına bir öpücük kondurduğumda gözlerini yoldan ayırmadan yanağımı sevdi. "Siz neyle gelmiştiniz Ömer bey hazretleri?" diye sorduğunda dudağımı ısırıp gülmemeye çalışarak "Otobüsle." dedim. "Belki de aynı otobüsle geldik." dedi dalgın dalgın.

-Sanmam.

-O neden?

-Seni görsem hatırlardım çünkü. Hatta mola yerinde tüm sandalyeler boş olsa da "Yanınızdaki sandalye boş mu?" derdim.

-Ya şapşal! Gel buraya.

Elini tshirtümün yakasına geçirip kendine çekerken uzattığım yanağıma sayısız öpücük bıraktı. Konuşa konuşa bir yarım saat daha gittikten sonra Defne'nin bahsettiği tesislere girip oturduk. Menüye bakarken dilini dudaklarının üstünde gezdirip "Öyle açım ki 'Donatın' diye bağıracağım şimdi!" demesine küçük bir kahkaha attım.

-Ciddiyim ben. Çok acıktım. Niye ki acaba?

-Araba kullanınca çok acıkıyorsun nedense, ondandır.

Gözlerini kısıp düşündü bir süre. "Olabilir cidden. Fark etmemiştim ama evet acıkırım hep." dedi gülümseyerek. Menüye bir daha bakıp hızla kapatırken "Ne alıyorsan bana da söyle. Kesinlikle karar veremiyorum şu an." dedi. Gelen garsona iki gözleme iki çay siparişi verdiğimde gözlerinin içi parlayarak baktı bana. Yüzü bir anda düşünceli bir ifadeye bürünürken "Defne?" dedim sorar gibi.

-Çok da yememek lazım. Gül abla kesin hazırlar bir şeyler erken gidiyoruz diye.

-Demin menüyü yiyeceğini iddia ediyordu birileri.

Utanıp masanın üstündeki elime vurduğunda istediğinden biraz fazla hızlı vurmuş olacak ki "Ay! Acıttım mı?" dedi gözlerini büyüterek. Elimi ters çevirip narin elini avucumun içine alırken dudaklarımı bastırdım avuç içine. Nazlı nazlı gülerken "Bu acımadı demek oluyor herhalde." dedi. Bileğine de bir öpücük kondurup masanın üstüne koydum elini. Biz konuşurken siparişlerimiz gelmiş, yemeye başlamıştık bile. Ben üçüncü çayımı içerken daha yarısına geldiği gözlemesine bir göz atıp "Paket yaparlar mı ki?" dedi. Gülmemek için dudağımı ısırıp bir süredir elimde çevirdiğim çay bardağımı dudaklarıma götürürken "Doydum ne yapayım." dedi masum masum.

-Tamam sevgilim, söyleriz şimdi paket yaparlar. Yolda atıştırırsın sen onu.

*********************************************

"L is for the way you look at me

O is for the only one I see

V is very, very extraordinary

Aşk RengiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin