Prag-2

5.1K 308 898
                                    

Scott Bradlee's Postmodern Jukebox - Careless Whisper

Balayında bile mesajlaşan çift yapmışlar, nasıl olmuş bilemem. Okumak isteyenlere bekleriz mesajlaşmaya:)

Gözlerimi yavaş yavaş araladığımda vücudumdaki hafifliği hissetmemle birlikte kaşlarım çatıldı. Yatağın boş kısmında gezen elimle Defne'nin yanımda olmadığına emin olurken sırt üstü dönerek homurdandım. Erken uyanıp izlemek sonra da kendim uyandırmak istiyordum oysa. Homurdanmalarım devam ederken yavaşça yataktan sarkıttım bacaklarımı. İçeriden gelen hafif müzik Defne'nin keyfinin yerinde olduğunu gösteriyordu. Kapıyı açtığımda mutfakta gördüğüm manzarayla dudaklarım yukarı kıvrılırken bedenimi kapının pervazına dayadım. Hafif ritimle devam eden şarkıya kalçalarını yavaşça bir sağa bir sola sallayarak eşlik ederken bir yandan da krepleri çeviriyordu. Gecelik gibi olan tshirtümün içinde narin bir şekilde kıvrılan beli beni davet ederken sessiz adımlarla yanına gittim. Kolumu beline dolayıp vücutlarımızı yapıştırdığımda tepesinde topladığı saçların açıkta bıraktığı ensesine sıcak bir öpücük bıraktım. Hiç dansını bozmadan kalçalarını sallamaya devam ettiğinde sesli bir nefes verdim ensesine doğru. Kıkırdayıp vücudunu iyice bana bastırdığında kedi gibi mırıldadı. Derin bir nefes alıp boynuna bir öpücük daha kondurduğumda "Günaydın sevgilim." dedim hafif boğuk bir sesle. Başını çevirip dudaklarıma dudaklarını bastırırken "Günaydın" dedi tüm neşesiyle.

-Ben de kahvaltı hazırlayınca uyandıracaktım seni. Yetiştiremedim yine.

Çıplak omzuna hafif bir ısırık atıp "Kahvaltı yerine sizi yiyebiliyor muyuz peki?" diye sordum. Kıkırdayıp "Tatlı niyetine isterseniz neden olmasın Ömer bey? Ama önce kahvaltı." dedi. Ocağı kapatıp tavayı kenara aldığımda "Ben ciddiyim." dedim oldukça ciddi bir ses tonuyla. Tek kaşımı kaldırdığımda kollarımın arasında bana doğru döndü. Aramızda sadece bir nefeslik bir mesafe varken dudaklarını biraz da bilinçli bir şekilde uzatarak "Tatlı tıkamaz diyorsan?" dedi derinlerinden gelen bir sesle. Alt dudağını yakalayıp ısırdığımda hafifçe inledi.

-Ben hiç doymam, biliyorsun.

Ani ve hızlı bir şekilde dudaklarımı öpüp geri çekilirken "Ben de doymaya razıyım sanırım." dedi elleri ensemdeki saçlarla oynarken. Belindeki kolumla tek hareketle kucağıma aldığımda başını boynuma gömüp küçük ısırıklar atmaya başladı. Hafif bir şekilde inlediğimde boynumdaki dudaklarının yukarı doğru hareketlendiğini hissedebiliyordum. Sırtı yatakla buluştuğundaysa yüzünde yine taptığım tutkulu gülüşü vardı. Gün işte tam da şimdi aymıştı.

************************************************

Sırtını yatağa dayamış saçlarımı okşarken ben de çıplak karnına sarılmış teninin kokusunu içime çekiyordum. Pürüzsüz cildinde gezinen dudaklarımdan arada huylanıp kıkırdarken "Baya da uğraşmıştım kahvaltı hazırlayacağım diye." diye kendi kendine mırıldandı. Gülüp ıslak bir öpücük bıraktığımda "Pişman mısın?" dedim muzip bir sesle.

-Pişman mısınmış! Şapşal! Neyse zaten midem bulanıyordu biraz. Yatıştı şimdi iyi oldu.

-He ondan iyi oldu yani?

-Tabi canım yoksa..

Dudaklarımın altındaki karnına minik ısırık attığımda "Ya Ömer!" diye bağırdı sahte bir sitemle.

-Söyle karıcım.

-Hile yapıyorsun ama karıcım falan.

-Karım değil misin? Yalan mı söylüyorum?

Nazlı nazlı "Öyleyim tabi." dedi. Bir anda fark etmiş gibi kaşlarımı çatıp başımı bacaklarına doğru kaydırırken "Neden bulanıyor senin miden?" diye sordum. Yüzünü ekşitip "Ne bileyim ya... Üşüttüm galiba midemi. Ya da yediklerim değişik mi geldi anlamadım." dedi. Karnına bir öpücük daha kondurup tshirtümü başından geçirdiğimde şaşkın şaşkın baktı yüzüme.

Aşk RengiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin