Bölüm-36

2.4K 183 27
                                    


BARIŞ AKSEL

Hepimiz kayboluyoruz hayat karmaşasının içinde. Bazı zamanlar geliyor ki çok mutluyken bir kaç dakika sonra herşey alt üst olup sizin mutluluğunuzdan eser kalmayabiliyor. Bazen ise o kadar boşlukta hissediyorsunuz ki kendinizi,etrafınızı yıkılmaz mutsuzluk duvarları sarmış gibi hissedersiniz. Sonrasında öyle bir şey olurki dünyanın en mutlu insanı olursunuz. Her ne olursa olsun umudunuzu hiç kaybetmeyin yağan her karı eriten bir güneş mutlaka vardır.

Sevmek güzel şey azizim haklısın. Lakin bi o kadar da meşakatli. Evliliği bir merdivene benzetirsek birinci basamağı güven, ikinci basamağı saygı, üçüncü basamağı sevgi, dördüncü sabır , beşinci huzur,altıncı aşk, yedinci ise mutluluk diyebiliriz. Ama biz daha bu merdivenin birinci basamağında takılı kaldık. Diğerleri olsa bile birinci basamağa çıkmadan nasıl ilerleyebiliriz ki. Tam diğer basamakları çıkıyorken yine kendimizi birinci basamakta buluyoruz.

Sevdaaam, yarim ,öbür yarım, huzurum, gönül işleri bakanım, gözlerinde kaybolduğum kadın biricik eşim. Bana neden güvenmeyi öğrenemedin be karıcığım . Neden. Ben seni çok seviyorum be hatun bir anlayamadın gitti bunu. Ben seninle bütün oldum senden önce hep yarımdım ,sanki hayatım sensiz öyle bir eksikti ki sadece seninle anlam kazandı. Artık bu sefer kolay affetmek istemiyorum . Kolay olmasın ki tekrarı yaşanmasın. Ama senin

"Peki bir şeyi daha öğrenmek istemiyor musun" demenle oracıkta, o gözlerinin boncuk boncuk bakışıyla affedecektim seni. Olmaz bu sefer olmaz. Seni dinlemeden gittim ki kolayca affetmeyeyim . Ama şimdi de şirkette şu dosyaların arasında senin ne diyeceğini düşünmekten bir şey yapamıyorum ki. Ahh be karıcığım ne yaptın sen bana böyle. Şu an sana kızgın olmam gerekiyor ama içimde sana karşı sadece özlem var. Yanına gelip sarılmak istiyorum. Uzun ve sıkıca sarılmak.

Dosyalarla işim bitse de eve gitmeye niyetim yoktu. Sevdayı görürsem dayanamaz affederim. En azından birazcık uzak kalayım. Bu arada telefon almalıyım karıma. Nasıl böyle bir şey yaparım . Ne kadar sinirli olursam olayım yapmamam gerekirdi. Ya Sevdama zarar verseydim. O benim dünyam eğer ona en ufak bir zarar gelse ben nasıl yaşarım.

Holdingten çıktım ve Sevdaya telefon almak için arkadaşım Alper'in işyerine gittim. Arkadaşımı evli olduğuma inandırmak için kimliğimi gösterdim arkadaş . Bu nedir ya inandıramadık. "Sen ve evlenmek güldürme beni Barış ." dedi. Benim evli olmam imkansızmış . Ben de

"Sen de bir gün benim aşık olduğum gibi bir aşık ol. O zaman gel tekrar konuşalım bu konuyu. Ben seviyorum oğlum karımı hem de öyle böyle değil. Anlatılmaz yaşanır derler ya tam da öyle işte. Sevgi ölçülmez ki tarif etsem."
dedim. Alper ise

"Tamam arkadaş bilmiyorum ne olmuş sana ama ben almayayım. Ben böyle iyiyim."dedi.

"Valla bilemiyeceğim artık. Bu aşk dedikleri kapıyı çalmadan kalıcı misafirliğe geliyor. Belki sana da gelecek ne diyelim."

"Yok abi yok ben istemem."

Gülüşmelerle sohbetimiz biterken ben de Sevdaya telefonunu almıştım. Saat daha erken olduğu için dışarıda yemek yedim . Restauranta kadınların bakışlarını farkettim ama hiç umursamadan yemeğimi yemeye devam ettim. 'Geç kaldınız kızlar bu adamın kalbi tek bir kişi için atıyor ve aklı da tek bir kişinin esaretinde. O da gönül işleri bakanım.'

Yemeğimi yedim ve holdinge gittim. Holdingte zaman öldürürken eve gidip gitmeme arasında kararsızdım. Hiç mi gitmesem yoksa çok geç mi gitsem diye düşünüyordum. En sonunda saat 01.00 gibi eve gitmeye karar verdim. Sevda bu saatte uyumuş olurdu. Arabaya atlayıp eve gittim .

Evin ışıkları açık olunca Sevdanın hala uyumamış olmasından korktum. İçeri girdim ve Sevda salona çok güzel bir yemek hazırlamış . Güzel de kelime mi. En sevdiğim yemekleri yapmış. Kırmızı kalp şeklinde bir pasta üzerinde de "Karadeniz Gözlü Yarim" yazmış. Küçük yazı ile de "Bebeğimin babasına " yazmış. Sonra da beni beklerken koltukta oturduğu yerde uyuya kalmış. Üzerindeki elbise ise benim kendimi ona affettirmek istediğimde aldığım elbise. Ne kadar da yakışmış. Bir de makyaj yapmış. Güzel karım benim sen zaten çuval da giysen bana göre dünyanın en güzel kadınısın. Ama bu hazırlıkları da görmezden gelemiyeceğim. Arada bir küssem mi ne. Yok yok bir daha küslük falan olmasın.

Uyuyan karımı yavaşça kucağıma aldım ve odamıza çıkardım. Yatağın örtüsünü açıp içine yatırdım. Üzerini örttüm. Ardından ben de yanına yattım ve sarıldım karıma. O kadar özlemişim ki. Saçlarının kokusu dünyadaki en güzel koku ,soluk alışverişi de en güzel melodi gibi geliyordu. Bu şekilde uyumayı o kadar özlemişim ki. Üzerini değiştirsem mi diye düşündüm ama sonra bunun acısını fena çıkaracağını bildiğim için yapmadım. Alarmı da kurdum. Sevda uyanmadan giderdim.
Aradan geçen beş saatlik zaman diliminden sonra çalan alarmla kalkıp hazırlandım ve uyuyan meleğimi öptüm. Aldığım telefonu da kutusu ile yanıbaşındaki komidinin üzerine koydum. Evden çıkıp holdinge gittim.
Bugün yoğundu işimiz . İki tane önemli toplantımız vardı. Ben bir süredir işleri Hakana bırakmıştım ama şimdi onunda evlilik hazırlıkları var. Biraz da o serbest olsun. Birinci toplantı öğleye doğru bitti. İkincisi ise öğle yemeği ile beraber bir restauranta olacaktı. Bu toplantıya Hakan da geldi çünkü gerçekten de holding için önemli bir toplantıydı.
Hem yemeğimizi yedik hem de toplantımızı yaptık. İki saat süren toplantının umduğumuz gibi geçmesiyle Hakan ve ben rahat bir nefes almıştık.

Hakan telefonuna baktı

"Barış 20 cevapsız arama diyor. Ezgi mesaj atmış Barış telefonuna neden bakmıyor diyor ve daha birsürü mesaj daha. Ne oldu ki acaba."dedi.

Hemen cebimden telefonumu çıkardım ve Sevdadan ve Ezgiden birsürü cevapsız çağrı , mesaj . Kötü bir şey mı oldu ki mesajları okumak yerine hemen Sevdayı aradım. Ama açmıyor. Ezgiyi aradım o da açmıyor. Hakan da arıyor hala açmıyorlar. Ve benim korkum daha da arttı. Mesajlara bakmaya cesaret edemedim. Hakana verdim.

"Hakan şu mesajları okusana . Ben cesaret edemiyorum ."

Hakan ise önce içinden okudu . Ama yüzünün aldığı ifade beni daha da korkuttu

"Ne oldu Hakan söylesene. Sevdaya mı birşey olmuş." Hakan ise

"Barış Sevda şu an hastanede . " dedi. Bunu der demez
"Hangisi "dedim. Hastaneyi söylemesi ile koşup arabaya bindim ve arabayı son sürat hastaneye doğru kullanmaya başladım.

"Eğer Sevdaya bir sey olursa ya da çocuğuma asla affetmem kendimi. Ne vardıki bu kadar uzatacak. Affedecektin hemen. Üzüntü ve stres hamile birine ne kadar zararlı . Allahım ne olur bi şey olmamış olsun."

Hastaneye geldim ve acile doğru yürüdüm. Ezgi ordaydı.

"Ezgi ne oldu Sevdaya . Söylesene ne oldu."

"Barış Sevda sana ulaşmaya çalışmış. Kaç kere aramış mesaj atmış. Nasıl görmezsin. "

"Ne oldu nesi var söylesene. "

"Ben söyleyemem kendin gör. Gel odaya aldılar . " dedi. Ezgi önde ben arkada yürüyordum. Ama içimdeki korkuyu tarif etmeye hiç bir kelime yetmez.

Sevdaaam,gönül işleri bakanım,biricik sevdiğim. Ne olur bir şey olmamış olsun. Ne Sevdama ne de doğacak yavrumuza. Hayatımda attığım manevi yönden en ağır ve en zor adımlarla bi odanın önüne gelmiştik. Kapıyı yavaşça açtım ve gördüğüm manzara ile ifadesizce öylece kalakaldım.

Herkese merhaba . Yeni bir bölüm daha. Umarım beğenirsiniz. Ne oldu sizce . Barış Sevdayı ne halde buldu o hastane odasında. Oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyorum. Kitabı düzenlemeyi düşünüyorum bu konudaki fikirlerinizi belirtmenizi çok isterim. Sizleri çok seviyorum. Allah'a emanet olun..

AŞKIMIZIN SİMGESİ "SEBA"(DÜZENLENECEK)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin