Amy
Ertesi gün, okulumuz başladı. İlk olarak dövüş dersi alacağız.Bu sayede temsil ettiğimiz elementler ve silahlarımız belli olacak. İkişer ikişer dövüşeceğiz. Benim rakibim Jamie. Dövüş ve Japonca derslerini herkes alıyor. Diğer dersler, Azizler ve Günahkarlar'da değişiklik gösteriyor.
Dövüş eğitmenimiz Bay Brown, "Herkesin kılıç dövüşünü bilmesi gerekir. Kartlarınızın olmadığı bir durumda, yapılacak en kolay silah kılıçtır." diyor.Hepimize bir kılıç veriyor. Sınıfta yirmi kişiyiz. Ben, Sylvia, Chris, Alex, Alice, Jamie ve henüz tanımadığım on dört kişi daha. Beni neden Jamie ile dövüştürdüklerini biliyorum ve bu nedenle kıs kıs gülüyorum. Tanışma odasında yaptığımız olumlu tavırları değiştirmeye çalışıyorlar. Bunu Jamie'ye söylüyorum. Ona da komik geliyor.
Ama bir süre sonra duraksıyorum. Çünkü Jamie'yi burada yenersem, onun bana küsmesine neden olurum ve efsanenin doğruluğunu bekleyen insanların gözünde yükselirim. Yenilirsem tam tersi olur, üstelik yenilmiş olurum. Gerçek anlamda Azizler'in liderini yenmek istiyorum.
Sonra Jamie'nin kulağına fısıldıyorum: "Beni yenmek istiyor musun?" "Hayır."diyor fısıltıyla. Ama ben istiyordum, savaş kolay olabilirdi. Ama Jamie'nin yenilme duygusu ile baş etmesine izin veremezdim. Sonra Jamie'ye dönerek fısıldıyorum: "Karşında kötülüğü hayal et." Fısıltıyla: "Nasıl yani?" diyor. "Düşün." diyorum. "Ben kötülüğün beden almış hâliyim ve senden nefret ediyorum. Sen de nefret ediyorsun." Nefret kısmı doğru olmasa da kötülüğün beden almış hâli sayılırım. Birimiz iyilik, birimiz kötülükten yapıldık. "Olmuyor, yapamıyorum." diyor. "Hadi ama!" diyorum, "İkimiz de seçilmiş insanlarız ve efsanenin doğruluğunu bekleyen insanları mutlu etmek için bunu yapıyoruz." "Yani göstermelik olarak mı?" diyor. "Aynen öyle."diyorum, "Yenilirsem kızmam, tabii yenersem ve sen de trip atarsan o başka." Bir süre konuşmuyoruz. Sonra Jamie: "Yapamıyorum, Amy. Sen dövüşe tutkunsun, biliyorsun ve kaç defa izledin. Ben ise dövüşün anlamını bilmeden, şiddetten uzak bir hayat yaşadım. Hiç izlemedim ve nasıl olduğunu bilmiyorum.Ve Azizler'in dövüşü sevmeme ve ondan uzaklaşma etkisi bana da bulaştı." diyor. Konuşmamızın hepsi, fısıltıyla oluyor.
Sylvia, yanıma geliyor ve benimle beraber Jamie'den uzaklaşıyor. Ben konuşamadan, Sylvia başlıyor: "O sarışın oğlanla ne kadar samimiydin! Onu nereden tanıyorsun?" diyor. Ben Sylvia'ya dönüp: "Beni şu tanışma gününde onunla tanıştırdılar." diyorum. Sylvia: "Ooo, bu bir randevu mu?" diyor. "Açıkçası çok eğlendik. Resmiyet kurallarını çiğnedik." diyorum. Sylvia: "Peki o kim?"diyor. Ben de: "Azizlerin lideri o." diyorum. Sylvia: "Vay, demek öyle. Ama giyiminin ezikçe olduğunu sen de fark ettin değil mi?" diyor. "Evet." diyorum. Jamie'nin yanına gidiyorum. "Ne konuştunuz?" diyor. "Sanki benim hakkımda kötü şeyler konuşmuşsunuz gibi geldi." İçimden: "Nasıl da anladı!" diyorum. Ama belli etmiyorum.
Dövüş başlıyor. Hepimiz eşleştiğimiz kişilerle dövüşüyoruz. Jamie ile kılıçlarımız şaklıyor. Bir aralık bulunca Jamie'nin omzuna kılıcı değdirip onu geriye itiyorum. Jamie sonra toparlanıyor ve dövüş devam ediyor. Jamie bir aralık bulunca bir hamle yapıyor. Neredeyse boynumu kesecekti. Galiba talimatlarıma uydu. Ama böyle giderse öleceğim. Sonra kılıçlarımızla rastgele birbirimizi yaralıyoruz. Ben kılıcı omzuna sokarken o da kılıcını yanağıma sokuyor. Ardından ben bacağına o kalçama kılıçlarımızı sokuyoruz. Onun hamleleri beni yaralıyor ama benim hamlelerim onda etki bırakmıyor, çünkü zırh giymiş. Şu zırha gıcık oldum açıkçası. Giderek daha fazla yara alırken onun zırhı da giderek bozuluyor. Yüzümde şeytani bir gülümseme, dövüşü almaya çalışıyorum. Ama giderek daha fazla kan kaybediyorum. Güçsüzleşirken farklı yerlerimden on yedi farklı yara alıyorum. Resmen öleceğimi sanırken yere yığılıyorum. Dövüşü kaybettim. Gerçi iyi dayandım. Benden önce yedi kişi revire gitti.
Kendimi revirde buluyorum. Yaralarımı sarmışlar. Konuşmalar duyuyorum. Bir kadın ve erkek sesi. "Çocuk, bir cani gibi, kızın her tarafına kılıç saplamış." diyor kadın sesi. Erkek sesi: "Ders ama o, öyle şeyler olabilir." diyor. Kadın sesi: "Ama o çocuğa dikkat etmelisin. Fazla şiddet görmesi iyi olmaz." diyor. Ardından içeri hemşire giriyor ve konuşmaları bitiyor. "İyi misin tatlım?" diyor hemşire. "İyiyim." diyorum, zor çıkan bir sesle. Aynı sesle su istiyorum. Hemşire bir süre sonra sesimi duyuyor ve bana su getiriyor. Suyumu içerken: "Şimdi ne yapacaksın?" diyor. Sesim biraz düzeliyor ve: "Ona öyle yapmasını ben söylemiştim." diyorum. Hemşire: "Ne yani, seni öldürmesini mi istedin?" diyor. Ben de: "Hayır, dövüşmesini istemiştim. Bunu yapmaya niyeti yoktu." diyorum. Hemşire susuyor ve daha fazla konuşmuyoruz.
Bir süre sonra devirden çıkıyor ve Sylvia'nın yanına gidiyorum. Sylvia mutlu görünüyor. "Sen delirdin mi?" diyorum, "Jamie resmen canıma kıymak üzereydi!" Sylvia,"Buna üzüldüm ama daha iyi haberlerim var. Kılıç dövüşünün sonraki kapışmasına seçildim. Ve dövüşten önce Noah beni yanağımdan öptü." "Ooo, bu bir randevu!" diyorum Sylvia gibi. Sonra da Noah'ın kim olduğunu soruyorum. "Şu dövüştüğüm çocuk." diyor Sylvia. "Çocuk sana sırf sevdiği için dokunmamış, bense neredeyse zırhlı birini yenmeye çalışırken katlediliyordum." diyorum. Gülüşüyoruz.
Jamie'nin yanına gidiyorum. Zırhını düzeltmiş. "Sana dövüş demiştim. Beni öldür değil." diyorum. "Kusura bakma." diyor. "Sana uymaya çalışıyordum." Sonra da: "Ne düşünüyorsun?" diyor. "Hiç, sadece bir katliamcı olduğunu. Bunu sıradan insanlar için yaptığına inanamıyorum!" diyorum. Sinirim tepeme çıkarken Jamie uzaklaşıyor. Ben de sakinleşiyorum.
7.bölümün sonu, umarım beğenmişsinizdir. Vote ve yorum atmayı unutmayın!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aziz mi Günahkar mı
Fantasy"Bu anı belki de bir daha asla yaşayamayacağım. Evet, bu gece bir takım duygular, alışkanlıklarıma ve bildiklerime diz çöktürdü. Onlara teslim oldum açıkçası." Amy Maria Carter, Günahkarların lideridir. Eğitim için iki seneliğine bir okula gidince o...