Bölüm 12 - Teslim Olmak

13 1 0
                                    

Bu bölümü yukarıdaki şarkıdan esinlenerek yazdım. Çok da sevdiğim bir şarkıdır.

Amy

Bugün sıradan bir gün. Taylor, Loraine ve Larissa'nın saçma sözlerini dinledim. Dövüştük. Geçenlerde iki Günahkar zorba gördüm. Jamie'ye sataşıyorlardı. Sürekli onunla dövüşüyorlardı. Ama Jamie henüz benimle dövüşemiyordu, ikisine karşı nasıl dövüşsün? Mutlaka çok kötü oluyordur.

Son zamanlarda Sylvia'yı fazla görmüyorum. Sıklıkla Noah'la takılıyor. Söylediği kadarıyla Noah, Aziz olmasına karşın Günahkar gibi davranıyormuş ve bu durum Sylvia'nın çok hoşuna gidiyormuş. Gerçi son zamanlarda ona ihtiyacım yok. Alex beni mutlu ediyor zaten.

Bu gece, tek başıma ormanda gezinti yapmayı planlıyorum. Yerleşkenin her tarafını gezdim, ama ormanlarda hiç vakit geçirmedim. Tapınağın bahçesini ilkbaharda gezeceğim, çünkü ilkbaharda çok güzel oluyor.

Bugün Jamie'yi hiç görmedim. Nerede olduğunu bilmiyorum. Büyük bir ihtimalle zırhını tamir ettiriyordur. Son zamanlarda zorbalar ona çok sataşıyor.

Gece oluyor. Ormanlar yerleşkenin dışında. Gece on ikide yerleşke kapıları kapanıyor. Dışarıda kalmasam iyi olacak. Erken davranıp on buçukta eski model Azizlik fanuslu fenerinden alıyorum. Çok eski tarz aslında, bana göre değil. Kol saatimi bileğime takıyorum. Saati öğrenemezsem çok kötü olabilir. Çok riskli bir iş.

Ormana giriyorum. Bir süre yürüyorum. Yolda ikide bir saatime bakıyorum. Ama saat ilerlemediğinden bir süre saate bakmıyorum. Saate baktığımda on ikiye çeyrek kala olduğunu görüyorum. Koşmam gerek, yoksa dışarıda kalacağım. Çok telaşlıyım. Hızlı koşmaktan, nereye doğru koştuğumu, hatta önümdekileri bile görmüyorum. Bir süre öyle körce koşuyorum. Sonra diken şeklinde bir kayaya takılıyorum. Kaya çok büyük, bu nedenle bacağımda, uyluk kemiğimin uzunluğu kadar bir yara oluşuyor. Çorabım yırtılıyor. Canım yanıyor. Ama bağırmıyorum ya da ağlamıyorum. Daha çok kendime yakıştıramıyorum. Bir su birikintisinin önündeyim. Ama birikinti çok küçük değil, oldukça büyük. Dizlerimi karnıma çekiyorum ve yatma pozisyonuna geçiyorum. Saçlarımı açıyorum ve tokaları bileğime geçiriyorum.

Birden bir ses duyuyorum. Ses giderek daha yüksek çıkıyor. Her neyse çalıdan çıkıyor, yaprakları hışırdatıyor. Ama yara gücümü tüketiyor. Eteğimin cebinden, son çare olarak tırpanımın kartını çıkartıyorum. Kartı suyunu çıkarırcasına sıkıyorum. Ama silahımı çağıramıyorum. Zaten silah, kart sıkılarak çağrılmıyor. Ama ben öyle sanıyorum. Korkudan gözlerimi kapatıyorum. Açtığımda bir silüet görüyorum. Kim olduğunu göremiyorum, çünkü fanuslu fener uzakta ve pek iyi ışık vermiyor. Fanuslu fenere uzanıp bana elini uzatan silüete doğru tutuyorum. Jamie. Elimi onunkine doğru uzatıyorum. Elimi tutarken,benim kalkmama yardım ediyor. "Nasıl çıktın?" diye soruyorum. "Güvenlik sistemi iyi değil. Kalkanımla kapıyı kırdım, çıktım." diyor. "Peki dışarıda olduğumu nereden öğrendin?" diyorum. "Senin çok havalı bir arkadaşın söyledi. Şu kırmızı elbiseli olan." diyor. "Onun adı Sylvia." diyorum. "Ormana gittiğini ve dönmediğini söyledi. Ama buradasın." diyor. "Neyse sen iyi misin?" "Pek sayılmaz." diyorum. Bacağımı görüyor. "Neyse ki ilkyardım çantasını çalmışım." diyor. "Ayrıca yüzünde de bir çürük var." Bacağıma ilkyardım müdahalesi yapıyor. "Tamam, şimdi daha iyiyim." diyorum. Bana bakıp gülümsüyor. Jamie çok ilginç biri, yardıma hep hazır.

Bana dönüyor. "Şimdi sana ilginç bir şey göstereceğim." diyor. Ona bakarken zırhıyla oynadığını görüyorum. Zırhından esnek bir parça çıkarıp onunla oynuyor ve bir şangırtı duyuyorum. Jamie zırhını çıkarıyor. "Evet." diyor. "Birincisi bu." Sarı uzun kollu bir üst ve beyaz pantolon giyiyor. Meraklı olduğum ve ilk kez gördüğüm için gözlerimi ondan ayırmıyorum. Sonra pantolonunu dizine doğru sıyırırken: "Beni bu kıyafetle gören ilk Günahkar sensin." diyor.Sağ paçasını sıyırıyor. Bacağının arkasında bir yeri işaret ediyor. Feneri alıyorum. Bir barkod dövmesi var. Dövme mi? Azizler dövme yaptırabiliyor mu? "Bu..." diyorum, "Yasak değil mi?" "Aslında isteyen yaptırıyor ama yaptıranlar pek iyi anılmaz. Biz de bu nedenle dövmelerimizi saklıyoruz." diyor Jamie. "Peki dövmenin anlamı ne?" diyorum. "Teslimiyet." diyor. İçimden: "Vay canına!" diyorum. Bir dövme yaptırmak isteseydim teslimiyet anlamında bir dövmeyi en son yaptırırdım.

Zırhını çıkarınca beyaz pelerini ortaya çıkıyor. Ona da hayranlıkla bakıyorum. Pelerinine dalmışken beni boynumdan öpüyor. Utanıyorum ve kaskatı kalıyorum. Jamie beni sarsıyor: "Hey, ben iyiyim." diyorum. "Peki neden bana yardım ettin?" diye soruyorum. "Ehh... şey..." diyor. "Bu gece ve bu anı belki bir daha asla yaşayamayacağım. Evet, bu gece birtakım duygular, alışkanlıklarıma ve bildiklerime diz çöktürdü. Onlara teslim oldum, açıkçası." diyor. Dediklerinden gerçekten etkileniyorum. Alex bana henüz böyle şeyler dememişti. "Uykun var mı?" diyor. "Yok." diyorum. "O zaman biraz konuşalım." diyor. "Tanışma günü çok eğlendim." diyorum. "Evet, ses cihazlarını atıp iki arkadaş gibi konuşabilmiştik." diyor. Sonra ekliyor: "Ses cihazı atma partisi!" Dediğini komik buluyor ve gülüyorum. Jamie de gülüyor. "Dövüşte..." diyor Jamie. "Öğretmen beni haklarken ağladığını gördüm." diyor. "Evet." diyorum. "Çok üzülmüştüm." "Ah canım." diyor Jamie, bana sarılıyor. Başımı omzuna koyuyorum. "Seni yenmenin benim için giderek kolaylaştığını biliyorsun." diyorum. "Evet." diyor. "Seni yenmeye çalışıyorum."

Jamie, bana neden yardım ettiğini anlatırken bilmece gibi konuşmuştu. Biraz daha şey öğrenmek için başka bir zamanı beklememiz lazım. Kollarını dik açılarla büküp ellerini kafasının altına yerleştiriyor. Tam bir soru soracakken sulu kar yağmaya başlıyor. "Jamie,ne yapacağız?" diyorum. "Pelerinini al ve önüne doğru çevir. Üzerine doğru tut." diyor Jamie. "Hey, bu işe yarıyormuş." diyorum. Sulu kar dinince pelerinleri üzerimize örtüp uyuyoruz.

Sabah olduğunda içimde bir kıpırtı vardı ve fanuslu fener sönmüştü. Söndürmeyi unutmuşuz. Jamie, pelerinini tutuyor ve zırhını giyiyor. Ardından saklanmamı söylüyor. Bir çalılığa saklanıyorum. Kimse gelmeyince Jamie ile yerleşkeye doğru yürüyoruz.

12.bölümün sonu, umarım beğenmişsinizdir. Vote ve yorum atmayı unutmayın! Şu ana kadar en uzun bölüm buydu galiba.

Aziz mi Günahkar mıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin