Amy
Jamie yanımızda değildi artık. Ben de o adamların Jamie'yi nereye götürdüklerini bilmiyordum. Bugün, o kumlu alandaki araştırmamıza geri döndük ve bir adam yedimizi de çağırdı. Ben de Günahkarlar'ın lideri olduğum anlaşılmasın diye pelerinimi kıyafetlerimin arasına geçiriyorum. Sonra adamlardan biri, "Amy hanginiz?" diye sordu. Bir adım öne çıkıyorum. "Ben." diyorum. Ne Soruyu soran adam beni alıyor ve Jamie'nin bulunduğu kafesin önüne getiriyor. Kafesin kapısını açıyor ve beni içeri sokuyor, kapıyı kapatmıyor.
Jamie içeride ağlıyor. Bıktım artık bu erkeklerin ağlaklarından! Hangisi duygusalsa bana düşüyor. Alex öyle, büyük bir ihtimalle Jamie de öyle. Jamie'nin sırtına dokunuyorum. Jamie arkasını dönüyor. Beni gördüğünden kuşkuluyum. Ağlamaktan gözleri kan çanağı olmuş. Buna rağmen beni görünce gülümsemeye çalışıyor. Söze başlıyorum. "Beni çağırmak için koca bebeklik yapman gerekmiyordu." diyorum. "Şimdi de böyle olduğumu mu düşünüyorsun?" diyor Jamie. Sonra bana rüyasını anlatmaya başlıyor ama sözünü kesiyorum. "O rüyayı ben de gördüm. Büyük bir ihtimalle gerçek olmalı." Dönüşüm güçlerimizi veren kadın, beni sonsuz cesaretle, Jamie'yi de sonsuz bilgiyle kutsamıştı. "Mutlaka gerçek olmalı." diyorum içimden. "Başıma ne gelecek peki?" diyor.
Düşünüyorum. Jamie'nin başına ne geleceğini biliyorum. Ama ona söylemek istemiyorum. Çünkü iki tarafım da Jamie'nin bu bilgiyi bilmeye hakkı olmadığını söylüyor. Bu nedenle Jamie'ye dönüyor ve "Bilmiyorum." diyorum.
Sonra Jamie'nin müthiş eridiğini fark ediyorum. "Size ne kadar yemek veriyorlar ki?" diyorum. "Büyük ve tek bir öğün." diyor Jamie. "O kadar yemek düzeyiyle üç günde bu kadar eriyemezsin. Başka bir şey olmalı." diyorum. "Evet." diyor Jamie. "Hep seni düşünüyorum Amy." Jamie'nin az buçuk da olsa kafayı yemiş olduğunu düşünüyorum. Kapıya doğru ilerlerken bana sarılıyor ve "Kal benimle." diyor. Jamie'yi bırakıyor ve ona: "Sana tek bir şey söyleyebilirim. Beni görmeyeli delirmişsin." diyorum ve hışımla kapıyı kapatıyorum. Ardından o rüyanın asla gerçek olmayacağını düşünüyorum. Kafadan hasta birini nasıl kurtarabilirim ki? Sonra Sylvia yanıma geliyor: "Ne oldu, pek iyi şeyler konuşmadınız gibi geldi." diyor. "Pek iyi konuşmadık, açıkçası delirmiş." diyorum. "Çok şanssızsın." diyor Sylvia. "Çok kişi sana âşık oluyor ama hiçbiri düzgün tipler değil." "Haklısın." diyorum. Ardından ikimiz de kalabalığa katılıyoruz.
31.bölümün sonu, umarım beğenmişsinizdir. Vote ve yorum atmayı unutmayın!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aziz mi Günahkar mı
Fantasy"Bu anı belki de bir daha asla yaşayamayacağım. Evet, bu gece bir takım duygular, alışkanlıklarıma ve bildiklerime diz çöktürdü. Onlara teslim oldum açıkçası." Amy Maria Carter, Günahkarların lideridir. Eğitim için iki seneliğine bir okula gidince o...