26. Bölüm Siyah Cennet

5.7K 408 32
                                    


"Böyle olacağını hiç hayal etmemiştim. İstediğim bu değildi, böyle değildi."

Kulağına ulaşan silah seslerinden ürküp yerinde dahada küçüldü Hayal. Ellerini kulaklarına kapatmış boş depoda yankılanan bağırışları duymazdan gelmeye çalışıyordu. Ardına saklandığı metal şeyin titanyum yada çelikten yapılı olması için dua ediyordu. Kurşun sesleri o kadar korkutucuydu ki. Buna alışık olması, gerekirdi oysa. O Hayal Fidan değildi. Küçük rolünr kendini çok kaptırmıştı. 

Kim olduğunu bunca zaman nasık yaşadığını unutmuştu. Aklına sadece babasının kayıplara karışmasına neden olan o gün geliyordu. Düğün günü yaşadığı cehennemi tekrar yaşıyordu. Unutmak için elinden geleni yapsada o mükemmel bir hayatı olan dadı Hayal değildi. Tüm polislerin peşinde olduğu Hayal Yiğitoğlu'ydu. Babası onu korumak için  yıllarını harcamış yinede bu hale gelmekten kurtaramamıştı.

"Ölmek istemiyorum... Ölmek istemiyorum." Dizlerini ksrnıma çekip kollarını doladı. Gözlerini yumup ağlamaklı bir sesle mırıldanmaya devam etti. "Baba ölmek istemiyorum." Göz yaşları yanaklarından aşağı süzülürken "Lütfen birkez daha beni koru. Yanına daha sonra geleceğim annecim." dedi. Bu beladanda incinmeden sıyrılmak için gökyüzüne  yalvarıyordu.

"İyi misin?"

"Savaş!" Defne'yi üzdüğü  için günledir trip attığı gence sıkı sıkı sarıldı Hayal. Darmadağın haldeydi.  Kıyaferleri kana çamura bulanmıştı. Tüm güçlü o sana ihtiyacım yok Savaş ben başımın çaresine bakarım duruşu bozulmuş tamamen  ürkek birine dönüşmüştü. Ağlamaktan kızaran burnunu çekiştirip yanağında ki göz yaşlarını Savaş'ın gömleğine sildi. "Bir an  gelmeyeceksin sandım. Sana hakaret edip kalpsiz dedim diye bana küstün sandım. Defne'yi seçtim diye beni ölüme terk ettin sandım."

"Ölmek mi istiyorsun?Senin burada ne işin var? Nasıl ne ara buraya geldin?"

"Anlatsamda inanmazsın ki."

"Oraya saklandığını biliyorum prenses. Çıkmaya ne dersin?  Sana diyorum Hayal Yiğitoğlu!" Adını seslenen adam tüylerinin dikwn diken olmasına neden olmuştu. Dudaklarını büzüp Savaş'ın arkasına dahada saklandı. Silah sesleri azalmak yerine dahada artıyor, yaralanan insanların inlemeleri duymazdan gelmesi imkansız bir hal alıyordu.  "Böyle olucağını bilseydik inan gelmezdik . Planımız bu değildi ki?" Gözlerini yumup başını Savaş'ın sırtına dayadı. Küçülüp kaybolmuştu. Elinden gelse  şurada buharlaşır kayıplara karışırdı. "Biz bambaşka şeyler düşünmüş ona göre plan yapmıştık."

Yerinde hafifçe doğrulmuş onlara nişan alan insanlara kurşun sıkıyordu Savaş. Duyduğu planımız kelimesi zihninde yankılanırken korkuyla Hayal'e baktı. "Planımız derken ? Sakın o mız ekinin Defne'yi kapsadığını söyleme bana."

Elini kulaklarından çekip dudağına örttü Hayal. İtiraf etmekten korktuğu gerçek Defne'nin tiz bağırışı ile ortaya çıkarken genç kızın aklında onları bu hale getiren şeyler vardı.

****On saat öncesi*****

"Daha ne kadar köşe kapmaca oynayabilirsin ki?" Dalları balkona kadar uzanan şeftali ağacına abandı Defne . Ulaşabileceği mesafede tek bir meyve dahi kalmamıştı.  Hayal'in silip süpürdüğü sadece yapraktan ibaret dalı çekiştirip yukarlardaki meyvelere uzanmaya  çalıştı.

  Hayal'in silip süpürdüğü sadece yapraktan ibaret dalı çekiştirip yukarlardaki meyvelere uzanmaya  çalıştı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Çömez DadıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin