"Ben halledebilirim, gerçekten tüm bunların gereği yok." Elinde kaşık kucağında tepsi ona yemek yedirmeye çalışan Rüzgar'a baktı mahçup bir şekilde Hayal.
Hastanede paçayı sıyırmak için yaptığı rol aşırı gerçekçi olmalıydı. Kendi başına yemek dahi yemesine izin vermeyen patronu elleri ile yedirmekte ısrarcıydı.
"İşe geç kalıcaksın, gerçekten ver bana. Ben kendim içerim. "
"İşe gitmeyeceğim. İzinliyim."
Ağzındaki çorbayı zar zor yutup öksürmeye başladı. Defne birkaç gün daha hastanede kalıcaktı. Çocuklar sabah erken saatte Alev ile okula gitmişti. Koca evde başbaşa kalmışlardı.
"İzin aldım diyorsun." Ağzına uzatılan çorbayı yutup gergin bir şekilde sırıttı. Ormanda yaşadıkları o tuhaf duygusal sahneden sonra nasıl davranması gerektiğini bilmiyordu. Eskisi gibi patron çalışan tavırlarına mı dönüceklerdi yoksa... Bu konuda konuşmamışlardı.
Hastanede doğru düzgün baş başa kalmamışlardı. Uyandığını öğrenen Deniz içeri dalarak ilk davetsiz misafir olmuştu. Sonra gerçek en yakın arkadaşı Defne ve diğer iki afacan içeri dalmıştı. Geri kalan zamanlardada sağ olsun sahte kankası Alev baş başa kallmadıklarından emin olmak için elinden geleni yapmıştı.
"Hayal..."
"Ahh!" Öne doğru eğilip kaşıktaki çorbayı yudumladı. "Pardon, dalmışım. "
"Beğenmediysen başka birşey yapabilirim. "
"Gerek yok , lezzetli olmuş." Tekrar dolan kaşığı boşaltıp gülümsedi. Rüzgar ile göz göze geldiklerinde ikiside kımıldamadan birbirini izlemeye başlamıştı.
Tuhaf tavırlar içinde birbirlerine bakıyorlardı. Eli ayağı titreyen Hayal ne yapması gerektiğine dair hiçbirşey bilmiyordu.
Daha önce defalarca birinden haşlanmıştı belki ama ilk defa bu kadar ileri gitmişti. Rüzgar'dan sadece hoşlanmıyor ona karşı daha derin duygular besliyordu . İlkler her zaman korkutucudur. Hayal'de ilk kez birine aşık olduğunu hissediyor korkuyordu.
"Hayal, seni ürkütmek, aceleci davranmak istemiyorum ama konuşmamız gerek. Tekrar benden köşe bucak saklanmanı istemiyorum. Ama konışmazsak..."
"Bence de konuşalım." Ellerini havada birbirine çarptı Hayal. Bir yandan sırıtıyor bir yandan konuyu dağatmak için saçmalıyordu. " Konuşucak çok şey var haklısın. Mesela.... mesela..." Bakışları Rüzgar'ın kucağındaki tepsiye değdiğinde " Çorbada zencefil var değil mi? "diye sordu. "Kokusunu alıyorum çünkü. Birazda nane atılmış gibi."
"Hayal..."
Asıl konuya odaklanmaya çalışan patronunun elindeki kaşığı alıp kendi kendine çorbayı içmeye başladı. Ağzı dolu olursa konuşamazdı. Konuşamayacak birine soru sormak mantıksız olacağından paçayı sıyırırdı.
"Yaşadıklarımızı konuşmalıyız. Ne hissettiğimi bilmeni istiyorum..."
"Sarımsak..." Kaşığı iyice doldurup Rüzgar'ın ağzına uzattı Hayal. Yapması gereken şeyin kendini değil Rüzgar'ı susturmak olduğunu fark etmişti. "Sarımsakta var gibi..." Rüzgar verdiği çorbayı yutamadan diğerini onu yutamadan bir diğerini tıkıştırdı.
Verdiklerini yutmak için çırpınan Rüzgar elini havada yakaladığında telaştan yerinde sıçramış çorbayı üzerine dökmüştü.
"Çok özür dilerim... gerçekten... istemeden oldu. Korkunca... özür dilerim."
Üstünü silmek için çabalayan kızın ellerini avcunun içine alıp gülümsedi Rüzgar. "Sıcak değildi Hayal."
"Ben..." Ona bakan kız yine sessizleşmiş dona kalmıştı. Mimikleri konuşmak için hazır olmadığını söylüyordu. "Yine kaçıcaksın benden değil mi?" Tek kelime etmemiş sadece yutkunmuştu. Yinede gözleri Rüzgar'a haklı olduğunu bağırıyordu. "Seni zorluyorum değil mi? Özür dilerim. Üstüne gelmemem gerek. O geceden sonra..."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çömez Dadı
HumorHerkesin hayatında kırılma noktaları vardır. Kimi için yüksek puanla üniversiteyi kazanmak, kimi için yüksek maaşlı bir işe kabul edilmek büyük bir olay olabilir ama Hayal için hayatın hazırladığı sürprizler bundan biraz fazlasıydı. İstanbul'un e...