5. Bölüm İşaret

9.3K 618 26
                                    


"Cehenneme gidecek kadar ne yaptım ki ben?" Kısa süre önce sırtında hissettiği soğuk toprak yerini nereden geldiğini bilmediği bir sıcaklığa bırakınca korkmaya başladı Defne. Kapalı gözlerini aralamak adına kırpıştırmış başarısız olmuştu. Tamam bedenini saran sıcaklık hep bahsettikleri cehennem ateşi olacak kadar güçlü değildi ama titreyen kollarını ısıtmayı başarmıştı. Belki de böylesi daha iyi diye düşündü. Sonuçta aşık olduğu adam ile öteki dünyada kavuşmayı planlıyorsa cenneti gözden çıkarmalıydı. Savaş kötü bir adamdı. Onlar için kanat takmış bir melek olsa da düşmanları söz konusu olduğunda soğuk kanlı bir katil, vurdumduymaz bir caniydi. Sahi Savaş şimdi nerededir diye düşündü. Genç adam muhtemelen eşyalarını hapishanede ki ranzasına yerleştirmiş volta atmaya başlamış olmalıydı.

"Aç gözlerini,Defne."

Hissettiği özlem onu rahat bırakmak istemiyor gaipten sesler duymasına neden oluyordu. Belki de o hep bahsettikleri cehennem vücudu yakan ateşlerden değil de kalbi dağlayan acılardan ibaretti. Bir daha Hayal'i de Savaş'ı da göremeyeceğini bilen zebaniler ona sevdiklerinin sesi ile işkence ediyor olabilirdi.

"Defne, sana gözlerini aç dedim." Yerde boylu boyunca uzanan kızı tüm gücüyle sarstı Savaş. Kolunda ki küçük bir sıyrık dışında hiç bir yara almadığı halde uyanmıyor, sadece genç adamın duyamayacağı tonda bir şeyler mırıldanıyordu. "Ya açsana şu gözlerini, beni delirtmeye mi çalışıyorsun?"

Korkularını yenmek adına yavaşça gözlerini açtı Defne  Görmeyi beklediği manzara kıpkırmızı bir oda ve etrafı saran ateşlerdi.

"Savaş..." dudaklarından çıkan tek kelime karşısındaki kişiye asla öğrenemeyeceği bir mutluluk vermişti. " Bu kadarı da abartı ama." Ona sıkıca sarılan genci itip neredeyse sürünerek uzaklaştı. "Tamam sesiyle işkence ediyorsunuz ama görüntüsünü kullanmak nedir canım." Yerde bulduğu ilk kaya parçasını karşısındaki zebaniye atarken "Benim Savaş'ım daha yakışıklı bir kere." dedi.

"Senin Savaş'ın?"

"Evet, benim Savaş'ım. Beğenemedin mi ne oldu?" Çenesini havaya kaldırıp duruşunu küstahlaştırdı. Karşısındaki zebaniye güzelliğinin fakında olduğunu göstermek adına saçlarını arkaya savurdu. "Gördüğün gibi ölüyken bile gayet taş bir hatunum."

"Sanıyorsam önemli olan senin kendini beğenmen değil, Savaş'ının seni beğenmesi." Savaş'ının kelimesini üzerine basa basa söylemişti genç. Yüzüne yayılan tebessüm gittikçe artarken genç kızı baştan aşağıya süzüyor gerçekten iyi olduğundan emin olmaya çalışıyordu.

"Bir dakika, bu çarpık gülümseme, bu alaycı bakışlar ..." Kanlı elleriyle bacağına güçlü bir cimdik attı. Hissettiği acı ölmediğini bağırırken etrafını kolaçan etmeye başladı. Kısa süre önce onu öldürmeye çalışan adamlar kıpırdamadan yerde yatıyordu. Sadece korumalar değil korkutucu emirler yağdıran kadında onlar gibi Savaş'ın gazabından nasibini almıştı.

"Öldüler mi? "

"Şey... " Elinde duran silahı hızla beline ceketinin ardına sakladı genç. Elleriyle rüzgarın savurduğu saçlarını karıştırırken "İyi yanından bakarsak sen yaşıyorsun ." dedi. "Kısa günün karı saysak ve ölü sayısını hesaba katmasak. "

"Tabi canım. " Oturduğu yerden yavaşça ayağa kalktı Defne Hala damarlarında dolaşan alkol yüzünden olsa gerek aşırı vurdumduymaz ve duygusuzdu. "GTA oynamak gibi bir şey zaten. Ortalık The Walking Dead'den bir sahneyi andırsa da..." Bir elini gencin omzuna koyup diğeriyle önündeki yüzden makas aldı. "...biz yaşadığımız için sorun değil. Sormam bile saçmaydı?"

Çömez DadıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin