"Bu ne şimdi?"
"Neye benziyor? Brokoli. " Camdan dışarı bakmayı bırakıp tezgahın yanındaki sandalyeye oturdu Defne. Sürekli kol saatini kontrol ediyor, ne kadar zaman geçtiğini hesaplamaya çalışıyordu.
"Sen sormadan söyleyeyim yanındakide karnabahar havuç ve Brüksel lahanası oluyor. " Küstah bir şekilde sırıtıp Deniz'e döndürdü yüzünü. Tedirgindi. Karakolda bir anda korku krizi geçiren Hayal gidiyoruz diye bas bas bağırmış hemen ardından Rüzgar ile başbaşa yemeğe çıkmıştı. Olası bir fikir değişikliğinde Hayal ile birbirlerini nasıl bulucaklarını düşünüp duruyordu. " Yemek için ne bekliyorsun seni sebzelere tanıştırmamı mı?"
"Sen bunlara yemek mi diyorsun? Ben inek değilim. "
"Söz bir dahakine portakallı ördek pişireceğim." Tabaktaki sebzelerden ağzına atıp tekrar ayağa kalktı. Yeniden camdan dışarı bakıyor gelen geçen arabaları izliyordu.
"Neden bu kadar gerginsin, bırak eğlensinler? Neden yollarını gözlüyorsun?"
"Peki ya sen Deniz bey? " Kollarını birbirine dolayıp küçük çocuğu baştan aşağı süzdü. "Sen neden bu kadar mutlusun? Hayal ile babanı gizliden gizliye bir araya getirmeye mi çalışıyorsun?"
"Yok öyle birşey"
"Tabi canım." Alayla başını salladı Defne " Hayal'e ondan nefret ettiğini yutturabilirsin ama bana asla." Gözlerini kısıp küçük çocuğa doğru yaklaştı. " Çaktırmadan gizliden gizliye o ikisini birbirine ittiriyorsun."
"Diyelim ki öyle bu seni neden rahatsız ediyor. Babama kafayı takmadın değil mi? Çünkü sana asla bakmaz."
"Biliyorum ." Gülümsedi. Daha ilk göz göze geldiği an Rüzgar'ın iyi bir adam olduğunu anlamıştı. Zira ona zor zamanlar yaşatsada bu afacanda sevimli ve masumdu. Defne'nin bu kadar üzülme tedirgin olma nedeni belkide buydu.
Hayal asla doğru düzgün bir aile ortamına sahip olamamıştı. Adem baba mükemmel bir babaydı. Sadece Hayal'e karşı değil ona Savaş'a hatta yanında çalışan insanlara bile kol kanat germiş sığınak olmuştu
Ama aile sıcaklığı sadece baba kız sevgisinden oluşmuyordu. Hayal her daim yalnız yemek yerdi mesela. Babası ve Savaş geç saatlere kadar dışarıda çalıştığından Defne'nin geç saatte dışarıda olması yasak olduğundan hep yalnız kalırdı.
Bu evde herkes aynı anda sofraya oturur, birlikte yemek yerdi. İlk sofraya oturduklarında arkadaşının gözünde gördüğü o parıltıdan ürkmüştü Defne.
Hayal dışarıdan bakıldığında güçlü biri gibi görünürdü. Oysa onu yakından tanıdığınızda ne kadar kırılgan olduğunu anlardınız.
Zamanı gelip gitmeleri gerektiğinde sadece üç çocuk ve babaları Rüzgar kırılmayacak, arkadaşıda yaralanıcak diye korkuyordu Defne.
"Ben dışarı çıkıyorum, bahçede gelmelerini bekleyeceğim."
"Gözüm üstünde ona göre."
"Tabi ufaklık. " Başını sallayıp sırıttı. Montunu üstüne geçirip bahçeye çıktı. Ay ışığı o kadar parlak o kadar güzel görünüyordu ki. Uzun uzun karanlığı delen ayı izledi. Yüzü gülmeye korkuları dağılmaya başlamıştı. "Sorun değil, birlikte olduğumuzda herşeyin üstesinden gelebiliriz."
Soğuk rüzgar esip saçlarını havaya uçurduğunda çoktan hasta olmuştu. Ellerimi yüzüne kapayıp ard arda gelen hapşırıkları bastırmaya çalışıyordu. Yurt dışına gitmemek için soğuk suya atlamış, ıslak bir halde onca yolu aşıp buraya gelmişti.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çömez Dadı
HumorHerkesin hayatında kırılma noktaları vardır. Kimi için yüksek puanla üniversiteyi kazanmak, kimi için yüksek maaşlı bir işe kabul edilmek büyük bir olay olabilir ama Hayal için hayatın hazırladığı sürprizler bundan biraz fazlasıydı. İstanbul'un e...