16. Bölüm İki Neden

6.1K 475 14
                                    

"Ne zaman uyanır, iyi olduğuna emin misiniz?" 

Alnı kıpkırmızı kesilmiş vaziyette uyuyan kıza baktı Rüzgar. Kolundaki saate bakıp "Dokuz dakika yirmi altı saniyedir baygın." dedi.

"Birazdan kendine gelicektir."

"Yine de bir hastaneye götürsek..." Revirde uzanan kız ürkmesine neden oluyordu Rüzgar'ın. Kızın başına bela açmak sık sık yaralanmak gibi bir hobisi vardı. Sandalyeyi yatağın yanına çekip üzerine oturdu.

Bu Hayal'i baygınken ilk izleyişi değildi. Genç kızı suda baygın gördüğünde de böyle yakından izleme fırsatı bulmuştu. Doktor Deniz'in dediklerini kabul etmek istemesede Hayal  Esra'ya çok fazla benziyordu.

Hal ve hareketleri tamamen Esra'nın aynısıydı. Esra gibi hayat dolu ve neşeli bir karakteri vardı. Ama içinde büyük hüzünler barındırıyordu. Güçlü görüntüsünün altında intiharı düşünücek acılar yatıyordu. Ne zaman ne yapacağı belli olmuyor her daim başına bela açıyordu. Elinde olmadan karşısındaki insanda bir koruma içgüdüsü oluşturuyordu.

Yaşına rağmen o kadar küçük gösteriyordu ki...

Sadece ruhu değil dış görünüşüde Esra'yı andırıyordu. Küçücük burnu iri mavi gözleri sürekli gülen pembe dudakları...

Doktor Deniz'in kestiremediği tek şey bu benzerliğin Rüzgar'ı nasıl etkilediğiydi. Kızı yakından tandıkça onun Esra'ya ne kadar benzediğini gördükçe mutlu oluyordu. Çocukları için mükemmel bir dadı değildi belki ama mükemmel bir arkadaş olabilirdi. Anneleriyle vakit geçirme imkanları çok az olan üç çocuk her akşam Rüzgar'dan aşk hikayelerini duymak isterdi. Annem nasıl biriydi dediklerinde Hayal'i gösterebilir tıpkı dadınız gibi masum kırılgan bir insandı diyebilirdi.

"Ne oldu bana?"Etrafına bakındı sersem bir şekilde Hayal. Başı zonkluyordu. Görüntüsü bulanıktı. Ellerini yumruk yapıp gözlerini ovuşturdu. Bulanık görüntü hafiften netleşmeye başlamış gözü ışığa alışmıştı.

"Rüzgar bey, yine mi siz?" Sesi aşırı imalı ve bıkkın çıkmıştı. Yılanın sevmediği ot burnunda biter misali kaçtıkça patronunun eline düşüyordu.

"Malesef, yine ben..."

Adamın kırgın yüzüne aldırmadı. Canı acıyordu. Yavaşça oturur pozisyona geçti. Sırtının arkasına yastık koyan Rüzgar'a bakıp tebessüm etti. Kim olduğunu bilse o yastılarla onu boğmayı seçeceğinden adı gibi emindi.

Başka bir şeye gerek yoktu. Ehliyetsiz araç kullandığını o araca üç çocuğunu bindirdiğini öğrense direk kodese tıkardı. İç sesi çocuklar demişken diye bağırıyordu. Hafiften tedirgin olmuştu. Tamam baş belası tiplerdi ama daha küçüklerdi. Yüksek IQ'lu Deniz'in daha çok insanı aşağılaması lazımdı. Duru'nun okuması gereken sayısız masal vardı. Atlas... Üçüncüye uygun bir neden bulamamıştı."Çocuklar, onlar nasıl? Neredeler şuan?"

"Dersteler şuan. Merak etme iyiler."

Zoraki gülümseyip arkasına yaslandı. O şu yatakta baygın yaralı yatarken veletler derse girmeyi seçmişti. Kimsen yok kızım senin diye düşündü. İyice yanlızları oynamaya başlamıştı. Öyle ki daha dün tanıdığı üç çocuk başında beklemedi diye kırılıyordu. Sahip olduğu tek şey ara sıra ona uğrayan Savaş'tı. Oda eski Savaş gibi değildi zaten. Defne'nin gidişi depresyona girmesine neden olmuştu. Kabul etmese reddetsede Hayal Savaş Yiğitoğlu'nu çok iyi tanıyordu.

Kalkmaya çalışan kıza destek olmaya çalıştı Rüzgar "Kalkabileceğine emin misin? Biraz daha dinlenseydin?"

"Sorun değil, evde dinlenebilirim." Ağırlığını patronuna verdi Hayal. Dönen başı yüzünden düşmemek adına Rüzgar'ın dibine girmişti. İki eliyle sıkı sıkı koluna yapışmış başını omzuna dayamıştı.

Çömez DadıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin