"Nohutlu pilav, tükürük köftesi diyorsun." Rüzgar'a bakıp gülümsedi Hayal. Elleri ceplerinde duran adam birkaç saat önce şuçluyu döven polise nazaran o kadar masum o kadar sevimliydi ki.
"İstersen restorana geçebiliriz."
"Yok burayı sevdim." Sahilde dolanan aileleri inceliyordu Hayal. En son ne zaman bu insanlar gibi hiçbirşey düşünmeden eğlenmişti. Onun hayatında eğlence kelimesi hep kapalı kapılar ardında yapılan partilerden ibaret olmuştu. Ölümden zerre korkmayan herkesin bir vadesi olduğunu söyleyen babası söz konusu o olunca aşırı hassastı. Her yere Savaş ile gitmesine izin vermiş kızını belaya bulaştırmamak için dışarıda yan yana gelmemişti. "Ne güzel değil mi?"
Babasının elinden tutmuş kız çocuğuna bakıp iç çekti. Küçük kız baloncudan balon şeçerken o kadar mutlu duruyordu ki. Dışarıdan biri baksa Hayal'in çocuk sahibi olmak istediğini düşünebilirdi. Oysa genç kızın özlemini çektiği şey ne mutlu bir evlilik nede ona böyle bakan tatlı bir kız çocuğuydu.
Babasını özlemişti. Bir kez bile bu kız çocuğu gibi özgürce babasına sarılamamıştı. Açık havada babası ile gökyüzüne bakıp sohbet etmemişlerdi. Hep kapalı kapılar ardında hep gizli saklı . Sanki suçmuş günahmış gibi.
" En sevdiğin renk ne? "
"Efendim?" Küçük çocuğu izlemeyi bırakıp Rüzgar'a döndü. "Yeşil neden sordun ki?"
"Yeşil olsun lütfen."
Baloncudan balon alıp ona uzatan patronuna şaşkın bir şekilde "Bana mı aldın?"diye sordu Hayal. Tıpkı az önceki küçük kıza babasının yaptığı gibi balonu bileğine bağlamış "Kaçırma, kaçırırsan .... yenisini alırım." demişti.
"Ben çocuk değilim. Benim için balon almana gerek yoktu. " Banka oturdu Hayal. Büyük olgun bir insan gibi görünmeye çalışıyordu. Sonuçta sayısız sertifikası olan bilmem kaç dil bilen Hayal Fidan'dı şuan.
"Ben senin için yapmadım ki? Biraz daha baksaydın küçücük kız korkudan suya atlayacaktı. Göz göze geldiğinizde babasının arkasına saklandı."
"Olmadı öyle bir şey." Dudaklarını büzüp kollarını birbirine doladı. "Abartıyorsun."
"Abartmıyorum. Hem birilerinin seni mutlu etmek için sana birşeyler yapmasında bu kadar büyütülecek ne varki? "
"Abartıyorsun, hem nereden çıkardın balonu kıskandığımı? Belki hep öyle bir kızım olsun istiyorumdur. O zaman ne yapacaksın? Bana kızı mı alıcaksın?"
"Zaten evde bir tane kızımız var. Şimdilik balon ile yetinelim."
Ne dediğinin farkına varmayan Rüzgar Hayal'in ayranını çalkalıyor, ekmeğinin kağıdını kıvırıyordu. "Şuradan tut. O zaman dökülmez."
"Çocuk değilim ben. " Uzatılan ekmeği alıp koca bir ısırık aldı Hayal. Ağzında dağılan köftenin müthiş tadı ona Savaş'ı hatırlatmıştı . İlk sokak köftesini ona Savaş ısmarlamıştı. Köfteye tükürük köftesi dendiğini duyduğunda aşırı tiksinmiş, gerçekten tükürükle yapıldığını sanmıştı. "Az önce de balona değil aileye özendim."
"Ailen yurt dışında olduğu için onları özledin değil mi?"
Kısık gözlerle Rüzgar'a baktı Hayal. Öz geçmişine dair pek bir bilgisi yoktu. Mızmızlanmak ile o kadar meşguldü ki Savaş'a birkez olsun bu Hayal Fidan kimdir neyin nesidir diye sormamıştı.
Sonuçta her insan evladının bir ailesi olurdu değil mi?. Hayal Fidan'ında bir yerlerde bir babası bir annesi olmalıydı. Bu konuda tek bir şey bilmediği halde nasıl yalanını devam ettirecek Rüzgar'ı kaldırabilecekti ki. İlk iş Savaş ile konuşmalı herşeyi öğrenmeliydi. "Neden birkez bile arkalarında duran annesine özendiğimi düşün müyorsun? Belki hep öyle bir kız çocuğum olsun istemişimdir. Belki çocuk özlemi çekiyorumdur."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çömez Dadı
ComédieHerkesin hayatında kırılma noktaları vardır. Kimi için yüksek puanla üniversiteyi kazanmak, kimi için yüksek maaşlı bir işe kabul edilmek büyük bir olay olabilir ama Hayal için hayatın hazırladığı sürprizler bundan biraz fazlasıydı. İstanbul'un e...