8. Bölüm Sorgu

8.4K 588 45
                                    


"İyi olduğuna emin misin?" Doktor arkadaşına baktı endişe dolu bir suratla Rüzgar. Yaralı kızı kollarında hastaneye taşımış acilde yanından ayrılmak zorunda kalmıştı.

"Şuan için durumu iyi. Bacağında küçük bir çatlak oluşmuş, alçıya aldık. onun dışında aldığı yeni yara bereler ve morluklar dışında sağlam kızmış." Arkadaşının omzuna vurdu alayla doktor Deniz "Hastaneden kaçıp daha beter yaralanarak geri döndü. Bu deniz kızı biraz yaramaz sanırsam?"

"Deniz kızı?" Arkasına döndü sinirle Rüzgar genç kıza taktığı lakabı söyleyenin oğlu olduğundan adı gibi emindi.

"Hiç bana bakma öyle baba." Kız kardeşinin arkasına saklandı Deniz acele ile. "Ben sadece Duru'ya söyledim."

"Doğru mu baba?" Koşup babasının kucağına zıpladı küçük kız. "O abla deniz kızı mı?"

"Şey..." Kahkaha atan oğluna eve gittiğinde alacağı cezaları hatırlatan ikaz dolu bir bakış atıp arkadaşına döndü. "Madem iyi neden göremiyorum. Odaya almışsınız hemşireler dedi ama..."

"Şuan sorguda."

"Ne sorgusu?"

"Arabada ölen kız..." Adamın kucağında ki kıza bakıp iç çekti genç doktor. Üç ufak çocuğun arasında kötü şeylerden bahsetmek zorunda kalmıştı. "Hayal Yiğitoğlu'ymuş. O yüzden senin Deniz Kızı sorguya alındı."

"Yiğitoğlu mu?"

****

"Konuşabileek durumda olduğunuza emin misiniz?"

"Şeey..." Karşısında dikilen Savaş'a kekeleyerek baktı Hayal. En yakın arkadaşının üzerinde duran polis kıyafetlerine bir anlam verememişti. Bir yanı Defne'nin iyi olup olmadığını sormak istesede susması gerektiğini biliyordu. "Konuşabilirim."

"Siz dışarıda beni bekleyin." Hastane polislerine dışarı çıkmalarını emredip yatakta yaralı yatan kıza döndü "Sorularıma başlıyorum."

"Neler oluyor Allah aşkına." Kapanan kapıyla rahatlamış içinde tuttuğu soruları bir bir sormaya başlamıştı Hayal "Defne nerede, iyi mi?"

"İyi merak etme." Elinde tuttuğu defteri yere fırlattı Savaş. Bir eliyle kravatını gevşetirken diğeriyle ortadan ayırdığı saçlarını dağıtıyordu.

"Nerede onu görmem lazım."

"Bir süre görüşebileceğinizi sanmıyorum." Genç kızın yanına yatağa oturdu yavaşça. Ayaklarını kızın üzerine uzatıp "Haberin olsun diye söylüyorum." dedi . "Hayal Yiğitoplu o kazada öldü. Aşağıda morgda yatıyor."

"Ben kimim o zaman?" Neredeyse çatlak ayağının üzerine yatan genci yere itti sinirle Hayal.

"Sen Hayal Fidan'sın" Düştüğü yerden kalkıp "Şu arabasına bindiğin kadın." dedi Savaş. "Bir süre onun yerine geçmen gerekiyor. Adem baba her şeyi halletti."

"O nerede?"

"Bilmiyorum."

"Tabi, bilmiyorsun." Dediklerine zerre inanmadığını belli etmek adına koca bir kahkaha attı Hayal. "Peki sen ne yapacaksın?"

"Bir süre kayıplara karışacağım." Yere attığı defreti alıp dağıttığı tipini düzene sokmaya çalıştı Savaş. "Defne'yi merak etme. Annesi onu yurtdışına götürme kararı aldı."

"Ne?" Odada yankılanan sesine aldırmadı Hayal. Herşey nasıl olduysa olmuş dünyası savaş alanına dönmüştü. Masum olduğu halde katil olmakla suçlanıyordu. En yakın arkadaşı sürgün cezasına çarptırılmıştı. Abisi sayılan Savaş inine çekilmek zorunda kalmıştı. Babası ondan vazgeçeli uzun zaman olmuştu ve en önemlisi Sevda canını yakmayı başarmıştı. Şimdi genç kız öldüğüne babasıda komaya girdiğine göre tüm mal varlığı onun ellerine kalmıştı. "Kim bu Hayal Fidan? Kimi kimsesi yok mu? Ya birileri anlarsa?"

Çömez DadıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin