Seni ilk gördüğümde yok oldum, yalan oldum
Baktım gözlerine ah o anda talan oldum
Sona kalan oldum..
Mevsimler geçerken temmuz gelir giderken
Çok istedim yanımda sen yoktun..
Yıllar binler olmuş adaletin kaybolmuş
O yeşil gözlerinde ben yoktum..
Yine kayıp bir yazdı ellerin bembeyazdı
Baktım gözlerine ah onda seni yazdı
Sadece seni yazdı..Mevsimler geçerken temmuz gelir giderken
Çok istedim yanımda sen yoktun..
Yıllar binler olmuş adaletin kaybolmuş
O yeşil gözlerinde ben yoktum..
Paul’un coşkulu sesinin ardından en az onun kadar güzel, melodik bir ses daha duydu Robert.
“Hoş bulduk tatlım.”
Robert sesin sahibini merak ederken Jackson, Robert’in oturduğu salonun kapısında belirdi.
“Hey Rob bu ne güzel sürpriz hoş geldin dostum.”
“Hoş bulduk Jazz. Nasılsın görüşmeyeli?”
“Bildiğin gibi.Ya sen?
“Ben de bildiğin gibi.”
Jackson bunun ne demek olduğunu biliyordu. Sadece iş, iş ve iş..
“Bu koku da ne böyle? Biri parfüm şişemi mi kırdı?” diye sordu Jackson etrafı koklayarak.
“Hayır. Paul Kristen’a güzel kokmak için hepsini üzerine sıktı.” dedi Robert gülerek.
“Bu çocuk tam bir kazanova.” diye karşılık verdi Jackson.
“Kesinlikle.”
“Üzerimi değiştirip geliyorum.” dedi Jackson merdivenlerden çıkarken. Robert kafa sallamakla yetindi sadece.
O sırada birini kolundan çekiştirerek salondan içeriye girmeye çalışan Paul’a döndü gülümseyerek. Paul, Robert’in bugüne kadar hiç görmediği mutlu bir ifadeyle arkası ona dönük olan kızın elini tutmuş, onu salona sürüklemeye uğraşıyordu. Bu duruma içinden kahkahalar attı Robert. Sonra da arkası ona dönük kızı süzdü.
Kız Robert’i fark etmemişti. Kızın üstünde rengi büyüleyici bir yeşillikte mini bir elbise vardı. Robert kızın vücut hatlarının çok güzel olduğunu fark etti. Omuzları, kolları, sırtı, düzgün bacakları birbiriyle orantılı ve en önemlisi de kızıl-kahve saçları parlak ve göz alıcıydı. Robert kızı incelerken kız onu fark edip hızlıca arkasına döndü. Kızın ani dönüşünden sonra Robert ayağa kalktı ve hayatını değiştirecek ilk adımı atıp, kızın zümrüt gibi parlayan yemyeşil gözlerine baktı.
O anda zamanın durduğunu hissetti Robert. İçinde anlamını bilmediği bir şeyler harekete geçti ve bir anda ayaklarından saçlarına kadar alev aldığını hissetti. ‘Yanıyorum’ diye düşündü Robert. ‘Yanıyorum..’
Bir şey söylemek istedi ama yapamadı. Bir türlü uzun yıllardır hatta küçük bir çocukken bile rahatlıkla yaptığı şeyi yapamadı. Tek kelime bile edemedi. Öylece kalakaldı ve kendini toparlamaya çalıştı fakat olmuyordu bir türlü. Kız ona şaşkınca bakıyordu.
‘Lanet olsun’ dedi içinden. ‘Lanet olsun toparla kendini Robert!’ Şimdi de içinden kendine emirler yağdırıyordu fakat bir türlü konuşamıyordu. O konuşmayınca kız ona biraz daha yaklaşarak bembeyaz ve küçücük elini uzattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÜÇÜK SEVGİLİM
Hayran KurguHayatın tam ortasında büyülü bir aşk.. Tek sorun yaş.. Aşkın yaşı olur mu peki?