BEN ELİMİ KİRLETTİM!

54 7 0
                                    

Gözlerim güneşin doğuşuyla aralanırken yanımda bir kıpırtı hissettim. Aniden yerimden sıçrayıp ayağa kalkmaya çalıştım. Fakat ayağım kayınca belimden tutan eller düşmemi engellemişti. Kafamı çevirip belimden tutan ellere baktım. Bu Emre'ydi. Emre "Günaydın." derken beni hafifçe geriye çekti. "Sanada" deyip ayaklarımı kendime çektim. Emre "İki gündür neredeydin?" diye sorunca gözüm dolmaya başlamıştı. Ne diyebilirdim ki. Seneler önce terk ettiğim kardeşimin yanındaydım diyemezdim. "Hesap vermek zorunda değlsin Ada! Bunu unutma!" diyen iç sesime hak vermiştim. Düz ses tonumla "Sanane." dedim. Emre'nin suratı asılmıştı. Kırılmış olmalıydı. Ayağa kalkıp gitmek için yeltendim fakat Emre'nin kolumu tutup çekmesiyle kalktığım yere geri oturdum. "Ne istiyorsun Emre?!" dedim. Emre tekrar kırılmıştı. Bu sözümde ne vardı ki kırılacak? Bana doğru dönüp "Küçük beyinli nereye gitti?" diye sordu. Açıkçası şaşırmıştım. "Ne bilim ben nereye gittiğini?" dedim. Neden ona kızgın olduğumu bilmiyorum. Nedense sevgilisiyle tanıştığım gün Emre'ye kırılmıştım. Neden kırılmıştım Emre'ye. Neden içimde bi yerde onun benim yanımda olmasını delice isteyen bi istek vardı?! "Ada niye böyle yapıyorsun? Ne oldu?" diyen Emre'den bakışlarımı kaçırdım. "Ada bence onu sevdiğini söylemelisin." diyen iç sesime sert bi tokat attım. Onu sevmiyorum ben. Onun sevgilisi var tamammı iç ses!

"Hey sana diyorum Ada ne oldu?"

"Yok bir şey Emre!"

"Ada yapma ama ben senin küçük beyinlin değilmiyim?"

"Sen benim hiç bir şeyim değilsin Emre!"

Emre'nin gözleri yuvalarından fırlayacak gibi olmuştu neden öyle dediğimi bilmiyorum. Sadece ağzıma geleni söylemiştim. Hızlıca ayağa kalkıp motoruma ilerledim. Arkamdan gelen Emre'nin ayak seslerini duyuyordum. Emre bana iyice yaklaştığında kolumu tutup çekti. O sırada yaralı yerimden tuttuğu için istemsizce inledim. Emre'de eline gelen sıvıya -kanıma- bakıyordu. "Ada bu ney?!" dedi korkakça. Düz bir ses ile "Kan" dedim. İlerlemeye devam ettim. Çantamdan yırttığım tişörtümün diğer kolunu yırttım. Yaramın üzerindeki kana bulanmış bezi çıkarıp attım. Yaramın kanaması durmuştu ama kapanmamıştı. En ufak bir darbede tekrar kanayabilirdi. Nazikçe yırttığım parçayı yaralarımın üzerine bağladım. Emre şoktan çıkıp anca yanıma gelebilmişti. "nasıl oldu bu? Kim yaptı? Dün neredeydin? Cevap ver ada!" diyen Emre bu sefer gerçekten ciddi ve endişeli görünüyordu. "Sana hesap vermek zorunda değilim!" dedim.

Emre "Zorundasın!" dedi tehditkar bir ses tonu ile.

"değilim" dedim inatla.

"Öylesin!"

"değilim"

"öylesin!"

"Neden?" dedim. Cümleyi bozarak o sıra donup kaldı. Oysaki daha kolay cevap vermesini beklerdim.

Emre "Çünkü benim için d..değerlisin." dedi. Son cümlesini kekeleyerek. Ben onun için değerli değildim. Eyer öyle olsaydım büyük ihtimal kekelemezdi. Değil mi?

"Hayır değilim ben senin için değerli değilim hatta ben kimse için değerli değilim!" derin bir nefes aldım. Ve geri verdim. Emre ellerini omuzlarıma koyup sıvazladı ve sarıldı. "Sen benim için çok değerlisin Ada." dedi. İçime bir huzur oturmuştu kollarımı omzuna dolayıp sıkıca sarıldım. Bu bana iyi gelmişti. Hemde çok iyi. Belkide tek ihtiyacım olan buydu. "Ama onun sevgilisi var Ada! Bu kadar yakın olmamalısın!"

Aniden kollarımı çekip motoruma ilerledim. Kafamı kaldırdığımda şok olmuştum. Olamaz! Olamaz! Olamaz!

"Naber güzelim!" diyen kişi Güney'di. Kardeşimin üvey abisı. Arkasında siyah bir araba vardı. İçinden ona yakın bir sürü takım elbiseli adam çıkmıştı. Bayılttığım adamda dahil. En son içlerinden kardeşim -Nehir- çıktı.

Nehir "Nasılsın ablacım. Hadi gel!" dedi. Boğazıma oturan yumruyu yutkunarak gidermeye çalıştım. Arkamda duran Emre'ye baktım. Şaşkınlıktan ölecek gibiydi. Emre'ye "Koş Emre bunu görmene izin veremem!" dedim kısık bir ses ile. Emre'nin yanına koşar adımlarla gidip onu geriye doğru ittirmeye başladım. "koş emre hadi koş ben sana yetişirim sen buradan uzaklaş!" dedim. Emre koşar adımlarla uzaklaşırken yattığım yere gittim. Silahi elime alıp Emre'nin görüp görmediğine baktım. Görmüyordu. Sanırım.

Silahın şarjörü doluydu. Cebimdede yedek şarjörler vardı. Bir de çakı. Silahı onlara tutup "Benden uzak durun!" diyip olabildiğim gücümle koşmaya başladım. Arkamdan gelen ayak seslerini duyabiliyordum. Uçurum gittikçe daralıyordu. Ve bu benim koşmamı engelliyordu. Emre yoktu sanırım gitmişti. Ona zarar gelmesini istemezdim. Uçurum çok daralmıştı. Adımlarımı dikkatli atmalıydım yoksa öle...

Düşüncelerim yarım kalırken küçük bir mağraya çekilmiştim. Emre mağranın önüne büyük bir taş yuvarladı ve yere oturup bağdaş kurdu. Bense nefesimi düzene sokmaya çalışıyordum. Emre "Şimdi her şeyi anlatıyorsun." dedi ve bakışları elimdeki silaha kaydı. "O elindeki silah mı?" dedi. Titrek bir ses ile. Silahı belime sokup yanına gittim. Önüne oturup bağdaş kurdum. "Bak emre şimdi hiç sırası değil buradan gitmeliyiz!" dedim. Cebimdeki çakıyı Emre'ye uzatıp "Al bunu sana her şeyi anlattığımı düşünüp senide yakalamak istiyecekler kendini savunursun!" dedim donuk bir sesle.  Emre elimdeki çakıyı alıp başını olumlu anlamda salladı.
Şu anda Emre'nin ellerinde benim yaramın nedeni duruyordu. Umursamamalıydım. Umursarsam üzülürdüm , üzülürsem güçsüz kalırdım. Güçsüz kalırsam ölürdüm. Ölürsem hiç bişey olmazdı. Belkide ölmeliyim...

Emre ayağa kalkarak "Bi çıkış biliyorum takip et beni!" dedi ve mağranın karanlık tarafına ilerledi. KARANLIK kulağa hoş geliyor. Ayağa kalkıp Emre'nin arkasından ilerledim. Çıkışa geldiğimizde takım elbiseli üç adam kapıda duruyordu. Bizi görmemeleri için karanlıkta duruyorduk. Emre'ye "Emre şimdi ben ufak bi taş atıcam onlarda taşın olduğu yöne gelecekler sonra üçünüde temizliyeceğiz. Tamam?" dedim. Yerden bir taş almak için eğildim fakat Emre kolumdan tutup "Ama katil oluruz hem polisler bizim yaptığımızı öğrenirse hapse gireriz!" dedi. Elimi Emre'nin omzuna koyarak "Merak etme! Bunlar mafya adamları ve mafya adamları ölürse ortada hiç delil bırakmayacak kadar temizlenirler. Sonuçta mafya babasıda yakalanmak istemez değilmi? Hem bizim suçumuz yok ki onlar bizi öldürmek istiyorlar!" dedim. Elime aldığım taşı aydınlık tarafa yuvarladım. Tam da tahmin ettiğim gibi adamlar bize doğru gelmeye başladılar. Silahımda susturucu olduğu için şanslıydım. Adamlar tamamen mağraya girdiklerinde karşılarına çıkıp silahımı doğrulttum. Aslında korkuyordum hemde çok...

Adamlar ne yapacaklarını bilemezken kaçmaya başladılar arkalarından "Eyer bu mağradan çıkan olursa ölür!" dedim keskin bir sesle. Adamlar olduğu yerde donup kalırken Emre'ye "Hiç yardımcı olmuyorsun!" dedim. Emre karanlığın içinden çıkıp yanıma geldi. Emre adamları karanlığa çektikten sonra diz üstüne çöktürdük. Ardından gözümü kapattım ve hepsinin kafasına bir tane sıktım. Elimi kirlettim. BEN ELİMİ KİRLETTİM! Yaptığım şeyin şokuyla gözümden bir yaş düştü oysa bu kadar canımın yanacağını düşünmemiştim. Emre beni sarsıp dışarı çıkardı. motorlarımıza koşup bindik. Silahı çantama atıp , çantamı sırtıma taktım daha sonra gaza köklenerek uçurumdan uzaklaştım. Gözümdeki yaşlar hala dinmemişti. Çok soğukkanlılıkla yapmıştım ve hala nasıl yaptığıma inanamıyordum. Emre ile Sahile gelmiştik ve o kız Sepultura ile bank ta -Sepultura ile benim oturduğum bankta- oturuyordu. Bizi gördüğünde koşarak Emre'nin boynuna sarıldı. Daha sonra öptü. Dudağından... Emre'nin gözleri gözlerime denk geldiğinde bir damlada onun için aktı. Onlar arkada boklarına devam ederken ben Sepulturanın yanına oturdum. "Sepultura ben. B..ben çok kötü bir şey yaptım. Ben elimi kirlettim Sepultura. Hemde sana bahsettiğim sırdaşım olan uçurumda! İşte en büyük sırrıma o şahitlik yaptı. O uçurum ellerimi kirlettiğim anıma şahitlik yaptı. Şimdi Sepultura bana çok kızıcaksın biliyorum ama yapmam gerekiyordu. Yoksa Emre'yide alırlardı. Onu öldürmelerine izin veremezdim. Görüşürüz sepultura." dedim. Ve bir göz yaşı daha akıttım.  Kısık bir ses ile "Belkide görüşemeyiz." dedim. Emre Deniz'e bahaneler uyduruyordu. Emre'ye baktığımda Emrenin gözleri gözlerimi buldu. Ama gözlerimi çektim. Göz yaşlarımı elimin tersiyle silip derin bir nefes aldım. Motorumu alıp sahilden uzaklaştım. Emre'nin ne kadar adımı bağırışını duysamda artık çok geçti onu daha fazla kötüleştirmemeliydim. Ona zarar vermemem gerekir.

Zaman ayırdığınız için teşekkürler. <3

pitbullHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin