Onbeşinci Mektup

99 9 5
                                    

Benim ciğerim hep başkalarına yandı...

Hani çok sevdiklerinin bir derdi olur ya ama sen derman olamazsın? İşte tam öyle bir durum. Can bildiğim, canımdan can bildiğim birinin öyle bir derdi var ki... Yukarı tükürsen bıyık, aşağı tükürsen sakal. Çıkılmıyor bu derdin içinden. Ve o insan gözümün önünde eriyip gidiyor. Benimse ruhum daralıyor, içim darlanıyor, yüreğim yanıyor ama elimden hiçbir şey gelmiyor... Zaten ne gelebilir ki? Ben kendi derdime yetmezken başkasının derdine nasıl yeteyim? Nasıl yetişeyim? Olmuyor, olmuyor ve bu beni kahrediyor, içten içi yiyip bitiriyor.
Tam böyle vakitlerde sana daha da fazla ihtiyaç duyuyorum. Gelsen, belki bir çıkar yolu sen bulursun, gelsen belki benim yükümü az da olsan sen hafifletirsin?
Ama ne demişler olmayacak duâya Âmin denmezmiş.
Sen gelmeyeceksin, bu derde bir çare bulmayacaksın, ben kendimden çok yine başkalarının derdine yanacağım. İşte ben buyum. Kendi derdini bir kenara iten başkalarınınkini yüklenen. Ama herkes sadece kendi derdini taşıyabilirmiş ben de bu nedenle kendi derdimin altında değil başkalarının derdi altında ezilip kalıyorum. Ağır geliyor. Ağır gelen onların derdi değil onların acısı. Başkalarının acısını yüklenmek ne acıymış... Kendimi kaybedecek raddeye geliyorum bazen ama onu bile başaramıyorum. Kendime bile yetmezken başkalarına yetmeye çalışmak insanın ciğerini parçalarmış demek ki...

Sana Yazdığım MektuplarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin